Anadolu’ya yeni rektör

ANADOLU Üniversitesi benim için bir tür ‘baba ocağı’. Orada okudum, orada yetiştim, araştırmacılığı, hocalığı, üniversite kültürünü orada öğrendim.

Haberin Devamı

Bir üniversitenin çalışmaları ile yakın çevresini ve Türkiye’yi nasıl değiştirebileceğini orada çok yakından gözlemledim. 25 yılda Anadolu Üniversitesi çok şey kattı bana, ben de onun yüzünü hiç kara çıkartmadım.

Orhan Oğuz efsane rektör Yılmaz Büyükerşen Anadolu Üniversitesi’nin temelleri atan, yeşerten, devleştiren eğitim girişimcileri. Engin Ataç’ın sekiz yıllık rektörlük döneminde de Anadolu Üniversitesi hiç durmadı, gelişti, büyüdü. Ataç çıtayı çok yükseklere taşıdı.

Yeni rektör Fevzi Sürmeli Dün ‘havacı rektör’ başlığına bakmayın. O aslında iyi bir karacı. Türkiye’nin önemli muhasebe bilim adamlarından. Havacılığı Türkiye’nin ilk Sivil Havacılık Yüksek Okulu’nun kuruluşunda yönetici olarak rol almasından ve sivil havacılık alanında yaptığı çalışmalardan geliyor.

Fevzi Sürmeli de Anadolu Üniversitesi’nin Atatürkçü, çağdaş, yüzü batıya dönük kültürü ile yoğrularak yetişmiş deneyimli bir eğitim yöneticisi. Bu nedenle de neredeyse Üniversitedeki oyların tamamını alarak rektör seçildi ve atandı.

Sürmeli döneminde de Anadolu Üniversitesi’nin büyük ataklar yapacağında kimsenin şüphesi olmasın. En önemlisi de Anadolu’nun Atatürkçü, çağdaş, yüzü batıya dönük kültürü korunacak ve pekişecektir. Şu günlerde bundan daha önemlisini de düşünemiyorum.

Tebrikler Anadolu Üniversitesi’ndeki arkadaşlarıma, dostlarıma, hocalarıma, tebrikler hocama.

İş: Ne Türkiye’den ne de bankadan vazgeçtik

GEÇEN hafta Pazar günü ‘İş’ten Türkiye gitti’ başlıklı bir yazı yazmıştım. İş bankası Halkla İlişkiler Müdürlüğü’nden yanıt geldi. Diyorlar ki:

‘Yazınız üzerine Bankamız kurumsal kimliğinin güncel uygulamalarını sizinle paylaşmayı istedik. Öncelikle belirtmek isteriz ki; Türkiye İş Bankası ne Türkiye’den vazgeçti ne de bankadan.

Bankamızın bireysel bankacılık markalarından biri olan Maximum Kart için yeni bir kurumsal kimlik geliştirilirken genel iletişimimizde kullanılan görsel ögelerine de bir disiplin getirdik.

Türkiye İş Bankası, kurumsal iletişiminde ‘Türkiye İş Bankası’ logosunun bütününü kullanmaya devam edecek ve bu kimliğin uygulandığı tüm alanlarda (Şube cepheleri, kurumsal kimliği taşıyan evraklar vb.) bundan sonra da bu konuda bir değişiklik olmayacaktır.

Türkiye’nin en köklü ve en bilinen amblemlerinden biri olan ‘İŞ’ işareti ise bankamızın sahip olduğu ve olacağı diğer markaların tümümün iletişiminde Bankaya aidiyeti vurgulamak üzere ‘bütün logodan’ bağımsız olarak tek başına kullanılacaktır.’

Anlayacağınız üzere Türkiye İş Bankası ‘eski köye yeni adet’ getiriyor. Kuşkusuz getirilen her ‘yeni adet’ gibi karşısında direnişçilerini de bulacaktır. İş Bankası direnişçilere kulak asmayıp doğru bildiği yolda devam etmeli.

Kurum ve ürünler için farklı kimlik uygulanması şu an için doğru bir uygulama. Türkiye İş Bankası’nin kimliğinim üzerindeki biriken tozları şöyle bir üfleyip alması, ve daha ‘dinamik’ bir görünüme kavuşmasının tam zamanıydı.

Bir süre sonra (üç yıl diyelim) reklam kampanyalarında daha fazla öne çıkacak ‘İŞ’ kimliği nedeniyle Banka kimliği biraz demode kalabilir. Burada yaşanacak algısal farklılık İş Bankası’nı yeni kimlik değişimi kararlarına zorlayabilir. Benden uyarması.

Gelen yazının altında her İş Bankası’ndan gelen yazıda olduğu gibi yine çift imza var.Şebnem Erverdi Grup Müdürü, Bülent İnan Müdür. İş Bankası bir de şu ‘bürokratik banka’ imajı veren uygulamadan kurtulsa.

İçeride yazışmalar çift imzalı olabilir, hiç olmazsa dışarıya tek imzalı gelse. Milyonlarca dolarlık bir kredi onay yazısı değil ki bu, bir bilgilendime yazısı ve bir kişi imzalasa da İş Bankası’ndan gelen ‘resmi’ yazı olduğuna ikna oluyorum.

dDf’i ihaleye sokmayan Mumcu

HAFTANIN ikinci yanıtı Turizm Bakanlığı’ndan. Aslında gazeteye bir hafta önce gelmiş ama bir karışıklık nedeniyle benim elime yeni ulaştı. Yazının ilk bölümünde bu yıl turizm tanıtım ihalesine 40 firmadan 49 teklif geldiği belirtiliyor. Sonra da projelerin görsel tasarım ve sunum olmak üzere iki aşamada değerlendirmeye alındığı..

Ve dDf’in ihale yasağına açıklık getiriliyor:

‘Sizin de belirttiğiniz üzere dDf 2006 reklam ihalesinde yer almadı. Bunun nedeni de; 2002 yılında gerçekleşen, reklam ihalesi dışındaki bir Bakanlıkça alınan bir hizmetten ötürü (iki üç dianın geç teslimi) Erkan Mumcu’nun bakan olduğu dönemde yetki verdiği ve 15.01.2005 tarihinde onayladığı Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından hazırlanan soruşturma raporu ve Bakan onayı neticesinde; 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 84’üncü maddesi gereğince tüm kamu ihalelerinden yasaklanmasıdır.

Ancak söz konusu yasaklama kararı 2005 yılı reklam ihalesi tamamlandıktan ve sözleşme imzalandıktan sonra gerçekleştiğinden 2005 yılında ihaleyi kazanan dDf ile kampanya sürdürülmektedir.

2006 yılında da gerek görülen hallerde telif hakları bakanlığımız ait olan dDf çalışmaları da kullanılacaktır. Son günlerde, basın-yayın organlarında 2006 yılı reklam kampanyası diye yer alan çalışmaların 2005 yılın ait olduğu doğrudur. 2006 eskizleri yeni ajans tarafından hala çalışılıyor..’

Turizm Bakanlığı Halkla İlişkiler Danışmanı Tayfun Yahşi’den gelen yazıdan anlıyoruz ki dDf’i ihale dışında bırakılma kararı Erkan Mumcu’nun başının altından çıkmış. Hani dDf’le Erkan Mumcu arasında organik bir bağ vardı!

Geçen hafta da yeni ihaleyle ilgili şikayeti olan hiç kimseye rastlamadık. Bu konuyu artık uzatmanın anlamı yok. ‘Uyuyor, diyet yapıyor’ falan diye hafiften iğneliyoruz ama bakan Koç da hakkıyla tanıtım ihalesini sonuçlandırmış işte. Bir de 2006 reklam çalışmaları iyi çıkarsa Koç’u kutlamaktan başka yapacak bir şey yok.

Çekirgelik

Haberin Devamı


Çoğu İnsan yöntemler konusunda inatçıdır ama peki sonuç için inat eder

(Nietzshe)

Yazarın Tüm Yazıları