Bir kadının parmak izi: Şebnem Ferah

Türkiye onu “bir deli kızın uyanışı” ile tanıdı. Gelinlik giymeden dünyadan vazgeçen kadınların çığlığını duyurduğu esnalarda, Sezen Aksu’nun sesinde yaşayan “Ünzile”nin silüetiyle karşılaşmıştık ilk kez.

Haberin Devamı

Gecenin karanlığında yolda yürüyen kadınların, pır pır ederek yanan ışıklara, dar sokaklara ve muhtemelen yabancı bakan yüzlere karşı en büyük direnişi oldu sesi.
En çok sesi çıkanın daima haklı bulunduğu kaotik dünya gündeminde, sohbetlerinde mütevazılığıyla, şarkılarında attığı haklı çığlıklarıyla anlattı ortak dertlerimizi.

¡¡¡

Elleri kıymetli bir yazarın kitabında okumuştum hayat hikayesini.
Doldurttuğu karışık kasetleri, Yalova’da bisikletini verip karşılığında aldığı gitarını, İngilizce şarkılar yazdığını, 80’lerin sonunda ODTÜ Ekonomi’den İstanbul’a uçarak kendini müziğe adamasını, kemancı yıllarını, Sezen Aksu ile kesişen yollarını ve daha birçok şeyi...
Türkiye’de davul ve bas gitarın böylesine güçlü duyulduğu o ilk albüm hikayesini...
Ülke daha rock müzikle yeni tanışıyor, içine girdikçe, eşeledikçe şahane ustalar tanıyordu. Şebnem Ferah albümüyle artık onları da bilmeyen kalmayacaktı elbette...

¡¡¡

“Parmak İzi” albümünün her şarkısı bambaşka bir hikaye anlatıyor ama aynı insan konuşuyor hepsini.
İçinde bulunduğumuz ve belki de hapsolduğumuz tüm öğretilmişlerden soyunarak, giymekten bir türlü sıkılmadığımız, bazılarını şık gösterirken bazılarını da nasıl leşe çevirdiğine tanık olduğumuz insan postunu tasvir etmiş adeta.
Tüylerim diken diken, içimin ve vicdanımın her zerresini hissettiğim bir yüzleşme yaşattı albüm.
Uzun bir aradan sonra herkesi karşısına alıp “Bir şeyler oluyor! Farkında mısınız!” diyor adeta.
Pasaj Müzik’ten çıkan albüme Demir Demirkan da gitarıyla konuk olmuş. Buket Doran, Metin Türkcan, Tarkan Gözübüyük, Serdar Barçın, Kerem Özyeğen, Aykan İlkan, Ozan Tügen ve birçok muhteşem müzisyenin eşliğinde aylardır zelzele halinde sallanan o Babajim Stüdyosu’ndan Şebnem Ferah’ın olağanüstü albümü çıkacakmış meğer. Ne şanslıyız!
Not: “Sözde Namus”, “Koridor”, “Vicdan” ve “Koyu” favorim...

Haberin Devamı

NEYİ ÖZLÜYORUZ GERÇEKTEN?

Şöyle bir haber okudum:
“2015 ile 2017 yılları arasında, 34 şehirden 15 bin 918 kişi baz alınarak hazırlanan rapora göre, Türkiye’de her dört kişiden üçünün geçmişe özlem duyduğu belirlendi.
Ajans Press’in gerçekleştirdiği ‘Türkiye Anlama Kılavuzu’ araştırmasından ve medya yansımalarından derlenen bilgilere göre, Türkiye’de her dört kişiden üçü geçmişe özlem duyuyor. Böylece ‘Eskiden insanların daha mutlu olduğunu düşünüyorum’ diyenlerin oranı yüzde 76 olarak saptandı.”
Ne enteresan. Kısa bir süre önce köşeme geçmişle alakalı özlediğim çokça şey yazmıştım. Bugün radyoda da aynı şeyden bahsettim.
Neyi özlüyoruz biz? Tam olarak ne bekliyoruz kendimizden, yaşadığımız andan.
Bence üretimi özlüyoruz. Özgün bir şeyleri... Kapıya dayanan yenilik sevdamızı... Esirgenemeyişimizi, bir tanecik oluşumuzu özlüyoruz.
Neyi sevmediğimizi bilme özgürlüğünü...
Sahi biz en çok neyi özlüyoruz?

Haberin Devamı

HAFTANIN DETAYLARI

BİR HATIRLATMA: Dün gelen erken seçim haberiyle ilgili fikrim, hatta her zaman değişmez fikrim: Oyunuzu mutlaka kullanın.
BU SIRA OKUDUĞUM: Başımı Ferhat Uludere’nin kitaplarından kaldıramıyorum. Saplanıp kalıyorum son zamanlarda. Size de tavsiyemdir.
BU SIRA
BEKLEDİĞİM: Tuna Kiremitçi’nin albümünü sabırsızlıkla bekliyorum.
HÂLÂ ANLAM VEREMEDİĞİM KAVGAMIZ: Uber ve taksi kavgası. Bitsin artık. Böyle tuhaf konu görmedim, duymadım. Her kilometresine para yazan sistemle insanlık değişmez, dönüşmez. Şu ülkede insanın insana kaba davrandığı her şey bitsin. Alın size bedavadan çözüm.

Yazarın Tüm Yazıları