AKP’de Kemalizm’in temsilcisi benim

Yakın dönem Türk siyasi yaşamında çok önemli yeni olan SODEP’in gizli kurucusu ünlü işadamı İbrahim Cevahir, ANAP’a neden girip ayrıldığını ve daha sonra niye AKP’ye katıldığını Yener Süsoy’a anlattı.

‘Gelmiş geçmiş en demokrat siyaset adamı İsmet İnönü’dür’ diyen Cevahir, AKP içinde sosyal demokrat ve Kemalist kanadı temsil ettiğini söyledi.

İsmet Paşa hayranı sosyal demokrat olmakla övünürsünüz. Ama 1952’de girdiğiniz CHP’den ayrıldınız. SODEP’in gizli kurucusu oldunuz, Erdal İnönü’yü siyaset sahnesine çıkardınız ve ayrıldınız. ANAP’a katıldınız ve ayrıldınız. En son AKP’ye geçtiniz, şimdilik yerinizdesiniz. Siyasette aradığınız nedir?

- Ben sadece sosyal demokrasiye inanırım. Çalışma odamı gördün, duvarda rahmetli İsmet İnönü’yle 19 yaşında Ankara’da çekilen fotoğrafım asılı. Türkiye’nin gelmiş geçmiş en demokrat siyaset adamı İsmet İnönü’dür. Onun dışındakilerin hemen hepsi demokratlığın ırzına geçmişlerdir. SODEP’i de ben kurdurdum, Erdal Bey’i ben siyasete soktum ama, SHP iktidara geçince dedikodular başladı. Yolsuzluk dosyalarını Erdal Bey’in önüne koydum ama, hiçbirinin üzerine gidilmedi. Baktım olacak gibi değil, partiden ayrılmayı uygun buldum.

RAKI DA İÇERİM, 5 VAKİT NAMAZIMI DA KILARIM

Sonra Mesut Yılmaz’ın baskısıyla ANAP’a girdim. Ardından sosyal demokratların adresi yıkıldığı için, ben yeni adresi AKP’de buldum. Tayyip Bey’i RP Beyoğlu İlçe Başkanlığı’ndan tanırım, çok akıllı adamdır. O inançlı insan, bar, pavyon dolaşıp her çeşit insanla sohbet ederdi. Belediye başkanlığında başarılı oldu Allah için. Tayyip Bey’i mahkûm eden Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı (Vural Savaş) ile Ankara’da bir düğünde beraber olduk. O kızıyla gelmişti, ben de bir arkadaşımla beraberdim. Dedim ki ona; ‘Adamı Türkiye’yi bölmekle, parçalamakla mahkûm ettin. Adamın nüfus kağıdına hiç bakmadın mı, o nüfus kağıdında bölücülük olur mu?’ Başsavcı iki gözünü yumdu; ‘O konuşma Rize’de olsaydı hiçbir şey olmazdı, Siirt’te okumamalıydı’ dedi. Ben AKP’de sosyal demokrat kanadı ve Kemalizm’i temsil ediyorum. Allahım ve Kuranım olmasın ki, Atatürk’ü unuttuğum bir gün yoktur. Laikliğe ve Kemalizm’e karşı gelmeye hiç kimsenin gücü yetmez. Rakı da içerim, şarap da içerim, beş vakit namazımı da kılarım, o benimle Allah arasında.

SHP-DYP HÜKÜMETİNİ NASIL KURDURDUM

1991 seçimlerinden sonra Demirel, 49. hükümeti SHP koalisyonuyla kurmak istedi ama, görüşmeler tıkandı. O günlerde Ankara’daydınız, sizden kim ne istedi?

-
Meclis başkanlığına seçilen Cindoruk bir gece yarısı beni evden aradı. ‘Süleyman Bey, bu konuda sizin bir yardımız olup olamayacağını sordu’ dedi. Kendisinden biraz zaman isteyip önce Erdal Bey’i aradım. ‘Benden böyle bir şey istiyorlar, ne yapayım?’ diye sordum. Bana ‘Aman Cevahir, ne yaparsan yap hallet bu işi’ dedi. Arkasından Süleyman Bey’i çevirdim, hatırımı sorduktan sonra son durumu anlattı; ‘SHP’yle koalisyon kurmak için her şeyi hazırladım. Sayıya göre 8 bakanlık olması gerekirken, 11 bakanlık verdim. Gürkan itiraz etti, 15 bakanlık isteyince görüşme kesildi.’ Kendisine ‘Beyefendi, haddim değil ama, bir bakanlık daha verme müsamahasını bana gösterir misiniz?’ dedim. ‘Tamam ama, yatırım bakanlığı olmaz’ dedi. Anadolu Kulübü’nde bezik oynuyorum, Moğoltay telaşla geldi. ‘Erdal Bey Dışişleri’ni verip Milli Savunma’yı aldı, Hikmet kabine dışında’ dedi. Olacak iş değil, 45 gün sonra kurultayımız var. Hemen Erdal Bey’in yanına gittim. ‘Bu sana kurultayı kaybettirir, Dışişleri Bakanlığı, Başbakanlık’tan sonra en önemli yerdir’ dedim. Oradan çıkıp Demirel’in odasına gittim. ‘Beyefendi Dışişleri’ni bize veriyorsunuz, yakında kurultayımız var, Hikmet Çetin’i Dışişleri Bakanı yapmazsak zor durumda kalırız’ dedim. Demirel ‘Ben istemedim, Erdal Bey kendisi verdi’ dedi. Masasındaki telefondan Erdal Bey’i aradım, karşılıklı konuşturdum. İki bakanlık o dakika değiş tokuş edildi.

Sunay Evren’e kırgın gitti

Cumhurbaşkanı rahmetli Cevdet Sunay’la Çaykara hemşeriliğinin yanı sıra hısımlığınız da var.

- Evet öyle, Allah gani gani rahmet eylesin. Onunla ilgili bir hatıramı anlatacağım sana. Vefatından önce kendisini Haydarpaşa Numune Hastanesi’ne yatırmıştık. Birkaç gün bana dedi ki, ‘Bizim Haydarpaşa Asker Hastanesi’yle buranın arasını ölçer misin?’ dedi. İçimden paşanın aklına bir şey mi oldu acaba diye geçirdim. Sonra gidip adımlarımla ölçtüm, tekrar odaya döndüm ama, bir şey söylemedim. Bir saat geçmişti ki ‘Ölçtün mü İbrahim?’ diye sordu. ‘Ölçtüm paşam, 230 metre’ dedim. Acı acı tebessüm etti. Sonra öğrendim. Meğer Cumhurbaşkanı Kenan Evren hemen karşımızdaki Asker Hastanesi’ne uğramış, Sunay’ı ziyarete gelmemiş.
Yazarın Tüm Yazıları