Aklıma takılanlar

Teknoloji ve Türkçe ilişkisine aklımı fena halde takmış durumdayım. Teknolojideki hızlı gelişmenin konuşma ve yazma dilini etkilemesi kaçınılmaz. Bu etkileşimden şikayetçi değilim.

Dil de yaşayan bir organizma gibi sonuçta. Her yaşayan organizma gibi çevresiyle etkileşim içinde. Bu etkileşimler sonucunda evrim geçirmesi de kaçınılmaz. Ama bu etkileşimin olumlu yönde olması için çaba göstermek hepimizin görevi. Bu sorumluluğu en fazla hissetmesi gereken meslek gruplarından biri de medya. Ve işte teknolojinin Türk dili üzerindeki etkileri konusunda medyada gözüme çarpanlar...

Faks artık eski bir teknoloji sayılır. Neredeyse herkesin yaşamına girdi. Bu teknolojinin yaşantımıza girdiği yıllarda Türkçe bir karşılığı bulunamamış ne yazık ki. Neticede ''faks'' diye bir kelime girmiş Türkçe'ye. Olabilir, Türkçe bir karşılık bulunup halk tarafından tutmuş olsaydı daha iyi olurdu ama 'faks' da kabulümüzdür. Ama artık Türkçeleşen bu kelimenin ''fax'' şeklinde İngilizce yazılmasını anlayamıyorum.

Önce iğneyi kendimize, Hürriyet'e batırayım. Okur Temsilcisine Mektuplar köşesi de dahil olmak üzere, Hürriyet'teki pek çok köşenin logosunda ''Faks'' yerine ''Fax'' yazıyor. Bu köşeler arasında Fatih Altaylı, Yalçın Bayer gibi Türkçeye gösterdikleri özenden emin olduğum yazarlar bile var.

Haliyle aklıma takılıyor: Acaba Fatih Altaylı ya da Yalçın Bayer ya da köşesinin tepesinde ''fax'' yazan yazarlar, İngiliz ve ABD'li okurlarından mı faks bekliyorlar, yoksa bu kelime logolara öyle bir zamanlar, birileri tarafından konulmuş, sonra da unutulmuş mu?

''E-mail'', Türkçesiyle ''e.posta'' nispeten yeni bir teknoloji. Ama gazetecilerin hayatına gireli neredeyse sekiz sene oluyor. e-mail'', ''fax''a göre çok daha şanslı çünkü yaşantımıza girmeye başladığı daha ilk günden beri ''e.posta'' karşılığı üretilmiş ve yaygın şekilde kullanılmış. Gerçi ''posta'' kelimesi de yabancı kökenli bir kelime ama artık Türkçeye girmiş ve anlamı herkes tarafından bilinen, yazıldığı gibi okunan sorunsuz bir kelime.

Fakat son birkaç yıldır ne olduysa oldu, bazı yazarlar ''e.posta'' yerine ''e-mail'' diye yazmaya başladılar. Gazeteleri karıştırıyorum ve birçok yazarın logosunda ''e-mail'' yazdığını görüyorum. ''Fax'' kelimesinde Hürriyet ne kadar iddialıysa, ''e-mail'' kelimesinde de Sabah o kadar iddialı. Hıncal Uluç, Abdurrahman Yıldırım, Savaş Ay, Ahmet Hakan, Şelale Kadak, Yüksel Aytuğ ve daha birkaç Sabah yazarının apoletinde ''E-mail'' yazıyor.

Haliyle aklıma takılıyor: Acaba ''e-mail'' apoletli bu yazarlar ''e-mail'' kelimesinin artık Türkçeye girmiş olduğunu mu düşünüyorlar? Eğer öyle düşünüyorlarsa neden okunduğu gibi ''imeyl'' diye yazmıyorlar? Yoksa bu da ''fax'' örneğinde olduğu gibi, logolar yapılırken öyle uygun görüp, yazan bir işgüzarın marifeti mi?

Sekiz yıldır yayınlanan bu sayfayı hazırlamaya başladığım ilk günden beri, yabancı kaynaklı yeni teknolojik terimlere Türkçe karşılıklar uydurmaya çalışıp, kullanırım. Kimi tutar, kimi tutmaz. Örneğin ''web site'' yerine ''İnternet sitesi'', ''search engine'' yerine ''arama makinesi'', ''to hack'' yerine ''haklamak'', ''homepage'' yerine ''ana sayfa'' gibi terimler yaygın kabul gören buluşlarımdan bir kaçıdır. Buna karşılık kabul görmeyen önerilerim de çok olmuştur. Ama İngilizcesini kullanmaktansa, yeni bir karşılık uydurup kullanarak önermeyi hep daha doğru ve sorumlu bir davranış olarak görürüm.

Bu yılın başında CNN-Türk'te Üçüncü Kuşak isimli bir program hazırlayıp, sunuculuğunu da yapmaya başladığımda, yazılı basında karşıma çıkmayan bazı sorunlarla karşılaştım. Örneğin GPRS, GPS gibi İngilizce kısaltmaların okunuşları sorun olmaya başladı. Yine yazarken kılçık çıkartmayan ''@'' işaretinin nasıl okunacağı da sorun oldu. Bu işaret İngilizce'de ''at'' (okunuşu et) olarak telaffuz ediliyor. Türkçe karşılığı ''de'', ''da'' eki. Yani İngilizce ''yurtsan et hurriyet dat kam dat ti ar'' dediğinizde, ''hurriyet.com.tr'de yurtsan'' gibi bir anlamı oluyor. Bu işareti sunuculuk yaparken ''et'' gibi bir saçmalık yerine ''adres işareti'' diyerek okumaya başladım. Programın metninde geçen ''@'' işaretlerinin de seslendirme sırasında ''adres işareti'' diye okunmasını istedim. Program yönetiminden itiraz geldi, ''sen bildiğin gibi oku ama bizim prensiplerimiz, standartlarımız var, bu işaret her programda ''et'' diye okunur, değiştiremeyiz''.

Haliyle aklıma takılıyor: CNN-Türk'te acaba her programda ''otomobil'' mi deniliyor ''araba'' demek yasak mı, ''ekonomi'' mi deniliyor ''iktisat'' ya da ''tasarruf'' demek yasak mı?


Hepsinin yeri ayrı


İnsanlar gün boyu yanlarından eksik etmeyecekleri cep telefonunun modelini seçerken, en çok tasarımına önem veriyorlar. Kimi kullanıcılar ise lükse önem veriyor, en pahalı, en gösterişli modelleri tercih ediyorlar. Bazıları teknolojik özelliklere dikkat ederken, bazıları kullanım kolaylığına, bazıları boyutlara ve hafifliğe, bazıları da fiyata dikkat ediyorlar. Piyasada satılan birbirinden çok farklı özelliklere sahip telefonları haftalarca kullanıp, test ettim. İşte size cep telefonu seçiminizi kolaylaştıracak bazı ipuçları...

Siemens SL55

Çok yeni bir model olduğu için diğer modellere göre daha kısa bir süre test edebildim. Bu telefonun en önemli özelliği bence şıklığı ve zarifliği. Çok küçük ve hafif bir model olan Siemens SL55 daha çok şıklığa önem veren kadınlara hitap ediyor. Ancak irice bir çakmak büyüklüğünde olan boyutu, yazın blucin ve tişörtten başka bir şey giymeyen özgür ruhlu erkekler için de ideal. Blucinlerin çakmak cebinde kaybolacak kadar küçük olan bu model, sürgülü tuş takımına sahip. Ancak minyatür boyut, tuşların kullanımını zorlaştırmış. GPRS ve Multimedya Mesaj desteğine sahip SL55'in İnternet tarayıcısı ve e.posta yazılımı oldukça başarılı. Ancak e.posta yazılımının birden çok e.posta hesabını desteklememesi önemli bir eksiklik olarak göze çarpıyor.

Kimlere göre: Şıklığa, lükse, sükseye önem verenler. Küçük ve hafif telefonları tercih edenler.

Nokia 5510

Test ettiğim telefonlar arasında nispeten daha eski bir model olmasına karşılık diğer hiçbir modelde bulunmayan bazı kolaylık ve özellikleri sunmasıyla dikkat çekiyor. Görünüşünden de anlaşılacağı üzere bu model mesaj servislerini sık kullananlar için ideal. Tüketiciden hak ettiği ilgiyi bulamayan Nokia 5510'u kısa mesaj servisini sık kullanan kullanıcı tipine hararetle tavsiye ederim. Nokia 5510 radyosu ve MP3 çalarıyla öne çıkıyor. Bu özelliğiyle, cep telefonu ve Walkman'i ayrı ayrı taşımaktansa, tek ve hafif bir cihazla her iki fonksiyona birden sahip olmayı tercih edecek sportmen kullanıcılar için de ideal. Telefonun yüksek kapasiteli belleğine 2 saate kadar CD kalitesinde müzik yüklemek mümkün.

Kimlere göre: Kısa mesaj servisinden sıkça yararlananlar. Spor yaparken müzik dinlemeyi seven ve cep telefonlarını yanlarından ayırmak istemeyenler.

Nokia 7650

Denediğim telefonlar içinde, kişisel beklentilerime en fazla cevap veren modeldi. Büyük renkli ekranı ve mükemmele yakın e.posta yazılımı bu tip bir komünikasyon cihazından beklediğim en önemli iki özelliği fazlasıyla karşılıyordu. Fotoğraf makinesinin, cihaza gömülü olması benim için bir başka artı değerdi. Fotoğraf makinesinin gömülü olması, büyük ekran, yüksek bellek gibi özelliklere sahip olmanın bedeli cihazın boyutlarının büyüyüp, hantallaşması. Mont ve palto giydiğim kış aylarında boyut ve ağırlık benim için sorun olmadı. Ama bu modeli yazın deneseydim, ne derdim bilemiyorum.

Kimlere göre: E.posta mesajlarına her yerden, her zaman ulaşmak isteyenler. Cep telefonlarını pratik bir fotoğraf makinesi olarak da kullanma arzusunda olanlar. Fonksiyon zenginliğini, taşıma kolaylığının üzerinde tutanlar.

Siemens S55

Fonksiyon zenginliği, şıklık ve taşıma kolaylığı gibi farklı özellikleri tek bir cihaz üzerinde birleştirmeyi başarmış bir model Siemens S55. E.posta yazılımındaki bir hata, mesaj alırken takılıp kalmalara neden oluyordu zaman zaman. Siemens yetkilileri bunun denediğim telefonun, Türkiye'ye ilk gelen prototiplerden biri olmasına bağladılar. Söylediklerine göre yeni versiyon gelip, yüklendiğinde bu hata ortadan kalkacakmış. SL55'de de aynı yazılımların yeni versiyonlarının kullanılıyor olması ve bu hataya SL55'de rastlamamış olmam, haklı olduklarını gösteriyor. Cebimden her çıkarttığımda şıklığıyla etrafımdakilerin dikkatini çekmeyi başardı.

Kimlere göre: Hem şık, hem teknolojik ürünleri sevenlere. Çok fazla teknolojik özellik uğruna taşıma kolaylığından fazla ödün vermek istemeyenlere. Teknoloji, şıklık ve taşınabilirlik arasında denge isteyenlere.


F klavyeye Global destek

F klavye kampanyasına sorumlu duyarlılık gösterenler arasına Global Menkul Değerler de katıldı. Müşterilerinin, İnternet üzerindeki sanal şubeye kendi özel şifrelerini kullanarak güvenli giriş yapmasını sağlayan ekranda kullanılan sanal klavyeye Türkçe F seçeneği de eklendi. Global Menkul Değerler'in İnternet şubesi giriş ekranında daha önce sadece uyduruk Q klavye seçeneği vardı. Global'in Türkçe klavyeye alışkın müşterileri yeni klavye seçeneği sayesinde şifrelerini artık alışık oldukları F klavye düzeneğini kullanarak da girebilecekler. Global'in müşterilerine sunduğu bir başka İnternet yeniliği ise teknik analizlerde iyi sonuç veren hisseleri müşterilerin ekranına anlık mesaj olarak ileten Global Messenger yazılımının yeni 3.3.1.1 versiyonu oldu. global.com.tr


Sağlıklı tuzla sağlıklı tarifler

Yemeklerde kullandığımız normal sofra tuzu, vücut için gerekli temel besinlerden biri olmasına rağmen günlük ihtiyaçtan fazla kullanıldığında sağlık üzerinde olumsuz etkileri de oluyor. Sodyum kloridden oluşan normal sofra tuzu yerine kullanılan ve Türkiye'de bir süredir büyük marketlerde de bulunan düşük sodyumlu LoSalt'un İnternet sitesinde sağlıklı tuz kullanımıyla ilgili yararlı bilgiler veriliyor. Bu bilgilerin yanı sıra sitenin sürpriz bir bölümü de var. Fantastik Yemek Tarifleri başlıklı bölümde birbirinden leziz yemek tarifleri sunuluyor.

www.losalt.com, www.losalt.com/losalt_info/recipe_menu.htm
Yazarın Tüm Yazıları