GeriEtkinlikler Yonca Evcimik, Hürriyet Aile’ye İçini Döktü
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi

Yonca Evcimik, Hürriyet Aile’ye İçini Döktü

Yonca Evcimik, Hürriyet Aile’ye İçini Döktü

Amy Winehouse tartışmasında son nokta!

1991 yılında Abone adlı albümüyle müzik dünyasına hızlı bir giriş yapan Yonca Evcimik, şu sıra Huysuz’la Dans Eder misin? yarışmasında jüri üyesi olarak yer alıyor. Hem kariyeri hem de özel yaşamına dair sorular yönelttiğimiz Evcimik, son günlerdeki Amy Winehouse ile ilgili yaptığı yoruma da açıklık getirdi.

Yonca Evcimik ile dansa yeni bir bakış geldi mi?

İlk olarak TRT’de tanındım ben de. Yurt dışındaki gelişmeleri yakından takip ederek dansçılarla birlikte koreografik street dansı, özgür giyinmeyi ve sokaktaki slang (argo) konuşmasına benzer bir tarzı getirdim. Gençler hafif müzik ve aranjman dediğimiz türü artık çok benimsemediği bir çağda, bir şeyler yapmak istiyorlardı ama Türkiye’de arabeskin çok yoğun olduğu bir dönemdi o zaman. Bunun için Abone ve dansçılar bir çığır açmış olarak yorumlandı. Dolayısıyla kendimi çok şanslı hissediyorum. Benim hayatımdaki en büyük değişimlerden bir tanesidir 1990 yılı ve Abone’nin piyasaya çıkması.

8.15 Vapuru Türkiye’deki ilk single albüm müydü?

Evet. Unkapanı’nda single diyordum, “negıl?” diye soruyorlardı, hiç haberleri yoktu. O nedenle cesaret edemeyip sadece 200 adet sürülmüştü piyasaya ama daha sonra 250 bin sattı :)

Dans yarışmasında yaptığınız iş için eğitmenlik diyebilir miyiz?

Burada eğitmenlik yapmıyorum, sadece bildiğim konu hakkında yorum yapıyorum. Eğitmen olmak için o çocukları yetiştiriyor olmam lazım. Koreografi yapmak da değil bahsettiğim. Ama yarışmanın eğitim kısmı da var. Çok kısa sürede çok şey öğreniyorlar. Çünkü onlar sadece koreografiyi öğrenmiyorlar. Klasik bale dersi bile veriyor Ömür hoca onlara artık.

Yonca Evcimik, Hürriyet Aile’ye İçini Döktü

Bu dönemki yarışmacılar içinde favoriniz kim?

Ben Ebru’yu çok başarılı buluyorum fizik olarak da dans olarak da. Eylül var bir de bayan yarışmacılardan beğendiğim. Erkeklerde ise Ali. Geçmişinde boks ve güreşle ilgilenmiş, dansla hiç ilgisi yok Ali’nin ama Allah vergisi bir yeteneği var, hemen algılıyor, kendi estetiğini katıyor. Diğer dans yarışmalarımızda da vardı böyle arkadaşlarımız ama ben Ali kadarını görmedim daha. Ayrıca Kürşat da hayranlıkla izlediğim biri. Ayağında platin var, dalağı yok ve bir sürü badire atlatmış ama onun kadar esneğini görmedim.

Huysuz Virjin ile aranızdaki atışmalar doğaçlama mı?

Tamamen doğaçlama hatta geçen program şunu keşfettim: Seyfi Bey ve bu program sayesinde beynim çok hızlı hareket etmeye başladı, hazır cevap oldum. Eskiden donup kalıyorken şimdi açıldım hatta ona çanak tutmaya bile başlamışım. Çünkü öğrendim artık nereden ne geleceğini.

Kendinizi Show Girl olarak tanımlıyorsunuz. Nedir bu Show Girl?

Küçük yaşlarda Rafaella Carra’yı çok izlerdim, “Büyüyünce böyle bir şey yapmak istiyorum” derdim. Konservatuarda dans eğitimi, piyano şan eğitimi de aldım. O yıllarda Türkiye’de müzikal devri başladı ve beni Yedi Kocalı Hürmüz’e dansçı olarak çağırdılar. Ardından Devekuşu Kabare geldi. Tüm bu yoğrulmalardan sonra geriye bir tek müzik kalmıştı. 90’lı yıllarda Madonna gibi örneklerin olması da bana yeni pencereler açtı ki ben başladığımda Madonna henüz yoktu. Dans, müzik, sahne… Hepsini bir arada yapmaktan zevk alıyorum ve evet, ben bir Show Girl’üm. 

Show Girl kavramının Türkçesi yok. Dans edip şarkı söyleyen sanatçı gibi bir karşılığı var. Bence şu anlama geliyor: Sahne üzerinde dans etmeniz, şarkı söylemeniz, dansçılarla da görsel anlamda göz doyurmanız, duyumsal anlamda kulak doyurmanız gerekiyor.

  

Yonca Evcimik, Hürriyet Aile’ye İçini Döktü
  

Hilal Cebeci de Show Girl mü sizce?

Onun yaptıklarının adı da şov. Artık dikkat çekmek için yapılan bir gösteri olarak algılanabiliyor ve o anlamda şov yapıyor denilebilir.

Ama bu manaları birbirinden ayırmak lazım. Birçok insan onun “saf” olduğunu düşünürken ben aksine çok zeki olduğunu düşünüyorum. Nasıl gündem yaratacağını, unutulduğu zaman kendini nasıl hatırlatacağını biliyor. Bence istediğimiz kadar yargılayalım (hakkımız olmadığı halde), bir vesileyle gündeme gelen ve insanlar tarafından bilinen biri varsa, bunun bir sebebi de vardır.

Amy Winehouse ile ilgili de çoğunluğun aksine bir görüş ortaya attınız. Hala arkasında mısınız “Su testisi su yolunda kırılır” iletinizin?

Tamamen arkasında duruyorum. Ölüm haberini öğrendiğimde çok üzüldüm ve etkilendim. Çünkü bütün bu bana saldıran insanlardan daha fazla Amy Winehouse hayranıyım ve dinliyorum. Ama şu da var ki, neden öldüğü aşikar; uyuşturucudan. Ardından Twitter’da paylaştım o iletiyi, hiç düşünmedim üzerine. 15 dakika sonra arkadaşım aradı, “Herkes sana saldırıyor Twitter’da” dedi. Biri Hıncal Uluç örneğini söyleyene kadar da anlamadım nedenini. Defne ile ilgili bu yorum yapıldığında ölüm nedeni hala belli değildi ve belki hala belli değil.

Ben Amy ile ilgili sözümün arkasındayım hala. Uyuşturucudan öldü ve dünyada bunun gibi bir sürü değer uyuşturucudan ölüyor ve su testileri de su yolunca kırılıyor. Dolayısıyla ben bunu o yürekle yazdım. Bunların bastırılacağı yerde konuşulması lazım, ki gelecek nesillere ne kadar yanlış olduğunu aktarabilelim. Şunu belirteyim; destekleyenler köstekçilerden daha fazla.

     

Yonca Evcimik, Hürriyet Aile’ye İçini Döktü
     

Biraz da ev hayatınızdan bahsetsek… Yalnız mı yaşıyorsunuz?

Bizim ailemiz çekirdek bir aile; ablam, annem ve ben artık köpeklerimiz ve kedimiz. Hepimizin ayrı evi var aslında, uzun zamandan beri ayrı yaşıyoruz. Ben zaten bir evlilik geçirdim, o evlilikten sonrada bir daha geriye dönmedim. Ablam da belli bir zamandan sonra
kendi evine ayrıldı. Ben evimde iki köpeğim, ablam bir köpeği ve annem de kedisiyle yaşıyor.

Ayrı ayrı kalabalık bir aileyiz. Bir de birbirimize çok yakın yaşıyoruz. Yürüme mesafesinde 3-4 dakika en fazla. Benim doğduğum büyüdüğüm evde yaşayamaya annem devam ediyor, biz de onun çok yakınlarında yaşamaya devam ediyoruz. Dolayısıyla küçüklüğümüzden beri süre gelen pazar kahvaltıları yine her pazar olmaya devam ediyor. Gün içinde 2 kere 3 kere zaten uğruyoruz anneme, orada buluşuyoruz, akşamüstü çayımızı içiyoruz. Dolayısıyla o geleneklerimizden hiç vazgeçmedik. Babamı kaybettikten sonra daha da kenetlendik birbirimize biz.

Çocuk yapmayı düşünüyor musunuz?

Çocukları seviyorum. Onlar da beni seviyorlar. Ben ne yapsam önce onlar algılıyorlar ve bir an önce arkasına düşüyorlar işin. Ancak sırf çocuk doğurmaya endeksli olmadım hiç. İçimdeki çocuğu yaşattığım için ya da ailenin küçük kızı davrandıkları için belki de. Bir de beni çok sevdikleri için etrafımda çok sayıda çocuk var. Hangisi bilemiyorum. Şimdi çocuk sahibi olmam için ne çok geç ne de erken, orta bir yerdeyim. Olur mu, olmaz mı bilemem ama deneyebilirim her an.

      

Yonca Evcimik, Hürriyet Aile’ye İçini Döktü
      

Kariyerinizde de bu “her an olabilir”leri görebilir miyiz? Mesela oyunculukla ilgili var mı bir projeniz?

Aslında istiyorum, özledim. Son olarak Çılgın Bediş dizisinde rol aldım. Şimdi de çok içime sinen bir proje olması lazım. Çılgın Bediş’i oynarken ekstra bir yeteneğe ihtiyacım yoktu, bana benziyordu zaten. Bu anlamda da bir şeyler yapmak, olabilecek iyi bir şeyin içinde olmak, kendimi zorlamak, sınırlarımı zorlamak isteyebilirim. Bu bahsettiğim tamamen televizyonla ilgili. Çok teklif geldi tiyatro için ama müzikallerden sonra tiyatro kesmez beni diye düşünüyorum.

Yeni albüm çalışmaları var mı yakın zamanda?

5-6 tane şarkı hazırdı ve tam bir albüme girişecekken Başbakan’ın “Davetimize gelin” demesiyle askıya almak zorunda kaldım. Ama şimdi ufak ufak tekrar başlıyorum, 2 şarkı üzerinde çalışılıyor. Belki bir single ile girip ondan sonra albüme çevirebilirim, karar aşamasındayım.

Paylaşımlarından ötürü Yonca Evcimik’e teşekkür ederiz.

Röportaj: Hanife Yaşar

False