Aferin oğlum Hasan!

Emin ÇÖLAŞAN
Haberin Devamı

Önceki gece, mübarek Kadir Gecesi. Müslümanlar için önemli bir gün. Allah'a yakaracaklar, dua ve ibadet edecekler. Ruhları yıkanacak, günahlarından arınacaklar.

Fakat gelin görün ki, Türkiye'nin bazı yerlerinde bu kutsal gece bile birilerinin siyasi çıkarlarına alet ediliyor. Örneğin Ankara'nın en büyük camii olan Kocatepe'de daha önceden sözleşip toplanan birkaç yüz kişi, bu kutsal gecede hem Allah'ın evini, hem de oraya ibadet için gelen müminleri kullanıp siyasi gösteri yapmaya kalkışıyor.

Aynı durum İstanbul'un bazı camilerinde de gözleniyor. Yine aralarında sözleşmişler, eylem yapmak için camiye geliyorlar ve teravih namazı sonrasında türban gösterisi yapıyorlar.

O gece camilere akın eden yüz binlerce Müslüman arasında sadece birkaç yüz kişinin marifeti!

Dini siyasete alet etmek!

Küçücük kız öğrencilerin sırtından oy avcılığına çıkmak!

***

İşin daha da vahim yanı, Ankara'daki cami eylemcilerinin yanında bizim Hasan Celal Güzel de var. Bu şahıs geçen gün Bursa'ya gidip olmayan partisi adına miting düzenleme girişiminde bulunmuştu. İzin alamadı. Amacı imam hatip öğrencisi küçük kızlara destek vermekti!

Aslında onun bir partisi var! Adı sanı olmayan bir tabela partisi. (Bu aşamada partinin adını anımsayamadım, Ankara İstihbarat Şefimiz Yaşar Sökmensüer'e sorup öğrendim).

Yeniden Doğuş Partisi.

İşte bu Hasan Celal Güzel, bu ‘‘parti başkanı’’, Kocatepe Camii'nde eylemcilerin yanında boy gösteriyor. Bütün amacı, gündemde kalıp önümüzdeki seçimde Fazilet Partisi'nden milletvekili olabilmek. Yakında gazetelerde okuyacaksınız:

‘‘Kendini fesheden Yeniden Doğuş Partisi, Fazilet'e katıldı. Partinin dört masası, 24 sandalyesi, iki bilgisayarı ve tabelası Fazilet'e devredildi. Hasan aday oldu.’’

Bizim Hasan, zamanında Demirel'in adamıydı. Onun karşısında esas duruşta bekleyip emirlerini alırdı. Tıpkı aynı partiden milletvekilliğine soyunan ve oğlu halen firarda olup Amerika'da yaşayan Nazlı Şirin Ilıcak gibi!

Aynı Hasan, zamanında Milli Eğitim Bakanı olarak görev yapmıştı. Çocuklarımız Hasan'a emanet edilmişti.

Vay vay vay!..

O Hasan şimdi Bursa'da türban eylemcisi olarak kışkırtılan 13-15 yaşlarındaki imam hatip öğrencileri için Bursa'da miting düzenlemeye, Ankara'nın Kocatepe Camii'nde mübarek kandil gecesi gösteri yürüyüşü yapmaya kalkışan eylemcilere destek vermeye kalkışıyor. Böylece Fazilet'in gözüne girmeyi amaçlıyor.

Hasan benim eski arkadaşımdır. Örneğin çok iyi içki içerdi, namazla niyazla uzaktan yakından ilgisi yoktu. Siyaset hırsına kapıldı, şimdi böyle oldu.

O şimdi Fazilet'ten aday! Bunları adaylığını pekiştirip yerini sağlama almak için yapıyor. Hasan, şeriatçı medyada ve camilerde bu yüzden boy gösteriyor.

Allah'ın evi olan camiler şeriatçıların siyaset karargâhı olmuş!

Dokunmayın aslanım Hasan'a, o da Fazilet'ten milletvekili olsun! Türban sömürüsü daha nicelerini Meclis'e götürür.

DYP KÜFÜRLERİ

Tansu'yu eleştiren gazetecilere ‘‘Doğru Yol Partisi’’ başlıklı kâğıtlarla faks geçiliyor. Küfür, hakaret, tehdit ve şantaj dolu bu fakslarda gazetecilere dümdüz gidiliyor. Altındaki imza ise DYP Gençlik Kolları''.

Bu konuyu geçen salı gecesi NTV ekranında da gündeme getirdim. Bir küfürnameyi ekranda gösterdim. Hiçbir DYP yetkilisinden ses çıkmadı. Biri arayıp da ‘‘Hayır, bu küfür fakslarını biz geçmiyoruz’’ demedi.

Ayrıca, bu fakslar hemen o gün veya ertesi gün, DYP'nin yayın organı olan televizyonda ve gazete görünümünde çıkan paçavrada aynen yer alıyor.

Demek ki bu hakaret ve küfürler bu partiden tezgâhlanıyor.

Ayıptır, ayıp.

Böyle bir duruma bugüne kadar hiçbir siyasi parti düşmedi.

***

DYP'de eskiden beri tanıdığımız Mehmet Gölhan, Nahit Menteşe, Necmettin Cevheri, Hayri Kozakçıoğlu gibi kişiler var.

Bunlar bu rezalete niçin göz yumuyorlar?

Kadının emriyle bir kez daha milletvekili seçilebilmek için mi?

Değer mi bu kadar küçülmeye?

Aç mısınız, açıkta mısınız?

Şu yapılanlara göz yummakla Türk siyasetini nerelere sürüklediğinizin, topluma nasıl bir kötülük yaptığınızın acaba farkında mısınız?

***

Bu ne biçim partidir ki, genel başkanları olan kadın bir yanda ‘‘Ben Atatürk'ün ürünüyüm’’ der, öte yanda ise şeriatçılarla el ele kol kola verip oy avcılığına çıkar.

Siz kimsiniz, nesiniz, kimden yana ve kime karşısınız?

Önce parti olarak kimliğinizi açıkça ortaya koyun.

Bir yerde ‘‘Milliyetçi muhafazakâr’’ olduğunuzu söylersiniz, öte yanda ise sizi eleştirenlerin kendilerine, karılarına, kız çocuklarına, kız kardeşlerine kendi yayın organlarınızdan en ağır iftira, hakaret ve küfürleri yağdırırsınız.

Partinizin başlığını taşıyan kâğıtlarla, gazetecilere ve diğer kesimlere faks çekip hakaret edersiniz. Böyle bir rezillik Türkiye'de yaşanmadı.

Bu nasıl siyasettir? Bu nasıl partidir? Bu nasıl genel başkandır? Bu nasıl demokrasi anlayışıdır?

Var mı anlayan?



Yazarın Tüm Yazıları