14 Güvenlik Kuralı Çocuklarımıza öğretelim

Alya demin okuldan geldi.

Haberin Devamı

Tam da o sırada sosyal medyada dolaşan, “Çocuklar için güvenlik kuralları”nı okuyordum.
Gizem’in başına gelenler, etraftaki sapıklar ve ruh hastaları, herkes gibi beni de feci halde tedirgin ediyor.
Dedim ki, “Alyacım, şimdi sana 14 madde okuyacağım... Bir dinle. Belki içlerinde bilmediğin vardır, öğrenmiş olursun...”
“Tamam”
dedi.
Başladım okumaya...
1-Yalnız yerler güvenli değil. Ben hep arkadaşlarımla oynarım!
2-Tanımadığım kişilerden şeker, hediye almam!
3-Ailemden izinsiz arabalara binmem!
4-Yardım istersem, üniformalı birinden isterim!
5-Kendi adımı, annemin adını, babamın adını bilirim. Telefon numaralarımızla adresimizi de bilirim!
6-Su birikintisi, kuyu, havuz, nehir veya denize yanımda yetişkin olmadan yaklaşmam ve girmem!
7-İstemediğim şeylere hemen “Hayır” derim!
8-Tedirginsem hemen oradan uzaklaşırım, kaçarım!
9-Yabancı biri bana dokunursa, buna izin vermem. Biri bana dokunduğunda kötü hissedersem de, “Hayır bana dokunma!” derim. Bu, benim en doğal hakkım!
10-Sesim, alarmımdır benim. Tedirginsem, korkarsam hemen bağırırım. Çekinmem!
11-Başkalarıyla konuştuklarımı aileme söylerim!
12-Bir yere gitmeden önce aileme sorarım!
13-Korkarsam, kendimi kötü hissedersem, hemen birine söylerim!
14-Büyük biri benden yardım isterse, yardım etmeden önce ailemden izin alırım!

Haberin Devamı

*

Okumayı bitirince Alya birkaç şey sordu. Önce, “Bağırmak iyi bir şey mi? Ayıp olmaz mı?”dedi.
“Deli misin!” dedim, “Hoşuna gitmeyen bir şey olduğunda, avazın çıktığı kadar bağıracaksın tabii, ben de bağırırım. Doğru olan bu. Sesimiz alarmımız...”
Sonra dedi ki, “Biri bana dokunduğunda kötü hissedersem ne demek?”
“İnşallah hiçbir zaman olmaz ama insan ‘kötü niyetli dokunmayı’ hisseder...”
dedim.
Sonra, “Peki ya üniformalı biri kötü bir insansa?” dedi.
“E valla, sen de haklısın! Her üniformalı iyi olacak diye bir kural yok. En iyisi hep uyanık olmak...” dedim.
Son olarak da, “Bunları bana niye okudun? Niye sosyal medyada dolaşıyor?” dedi.
İşte bu soruda kalakaldım.
Bir tereddüt ettim ama...
6 yaşındaki Gizem’in başına gelenleri söylemedim.
Netice de söyleyeceğim kişi de, 9’una yeni girmiş bir çocuk.14 Güvenlik Kuralı Çocuklarımıza öğretelim
Dedim ki, “Dünyada sadece iyi insanlar yok. Kadınlara, erkeklere, çocuklara kötülük yapanlar da var. O yüzden hep temkinli olmakta yarar var...”
“Dünyanın her yerinde mi?”
dedi.
“Evet!” dedim.
Yani demek istiyorum ki, bu hepimiz için çok önemli bir sorun. Ve lanet olsun ki, önüne geçilemiyor! Bir önlem alınamıyor. Her geçen gün, bu haberleri okumaktan perişan oluyoruz. Yasalar da yardımcı olamıyor, o yüzden yapacak tek şey kalıyor, ne yapıp edip, çocuklarımızı bilinçlendirmek ve bu tür pisliklere karşı hazırlıklı olmalarını sağlamak...

Haberin Devamı

Gelemedim, özür dilerim

HİÇ kıvırtmadan...
Doğrudan, hepinizin huzurunuzda, burada, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencilerinden ve magazin.com ödül töreni izleyicilerinden özür dilerim.
Ben bir eşeğim, Ankara’ya gerçekten gitmek istedim ama araya röportaj randevusu girdi, beceremedim, o uçağa binemedim, bana verdikleri ödülü de alamadım.
Oysa, üniversite öğrencileri tarafından ödüle layık görülmek şahane bir şey. Onlar tarafından okunmak, takip edilmek, onaylanmak daha da şahane. Hepimiz onların gözüne girmeye, onları yakalamaya, onlarla iletişim kurabilmeye çalışıyoruz. Çünkü “gelecek” onlar.
Bitmedi özürüm!
Magazinci.com’un 13. yıl internet medyası yılın en iyileri ödül törenine de gidemedim, çünkü cumaydı, cumalar röportaj günü, iş bitmiyor.
Beni affedin.
Röportaj kategorisinde beni ödüle layık görenlere ve magazinci.com’un sahibi Nurettin Soydan’a çok teşekkür ederim.

Haberin Devamı

Beyin pilatesi yaptıranlarınız çok olsun!

AMA dün akşam Sabancı Üniversitesi’nin “Lacivert Ödülleri”ne gidebildim.
Eksik olmasınlar, onlar da “köşe yazarı” kategorisinde ödüle layık görmüşler.14 Güvenlik Kuralı Çocuklarımıza öğretelim
Sabancı Üniversitesi’ne bayıldım, hemen sevgilimi aradım, “Alya ileride bu okula girmeyi becerirse buraya verelim!” dedim. Kampus harika. Öğrenciler inanılmaz özgür, kendilerine güvenli ve tatlılar. Bir de konuştuğum herkes zehir gibi akıllıydı.
Töreni sunan İlknur Melis Durası beni çok şaşırttı.
Hem genetik mühendisliği okumuş, üstüne yine genetik masteri yapmış, şimdi de genetik doktorası yapıyor. Aynı zamanda sporcu, yıllarca voleybol oynamış, canavar bir smaçör.
Veeeee bu sözünü ettiğim kadın, aynı zamanda Türkiye Güzeli!
Portakal orada kal!
“Nasıl oluyor?” dedim, “Bir kadın hem bu kadar iddialı bir bölümde mühendislik okuyacak, bilimkadını olacak hem de Türkiye güzeli olacak...”
“Bu galiba benim için küçüklükten beri bir meydan okumaydı” dedi, “Güzel kızların daha lay lay lom olduğu düşünülür, ben kadınların hem Türkiye çapında güzel olabileceklerini hem de bilim alanında var olabileceklerini kanıtlamak istedim. Ama o pırıltılı dünyada olmak gibi bir niyetim yoktu, benim dünyam akademik olan dünya, fakat sunuculukla, televizyonla ilgileniyorum...”
Diğer sunucu da Yağız Okudan’dı.
İkisiyle sahneden ödül verirlerken “selfie” yaptık, o kadar rahatlardı...
Üstelik rektör ve üst yönetim oradaydı.
Gördüm ki, öğrencilerle yöneticiler arasında mükemmel bir ilişki var.
Son derece özgürce.
Okulun bence en güzel tarafı da, ilk iki yol boyunca bölüm seçilmiyor, temel dersler alınıyor, sonra eğilimine göre bölümünü seçiyorsun.
Yüzde 33 de, Sabancı’ya girerken okumayı düşündüğü bölümden başka bir bölüme geçiyormuş.
Rektör Profesör Nihat Berker, dünyanın en şahane adamı. “Gençlerle olmak müthiş bir şey değil mi?” dedim. “Hele böyle gençlerle!” dedi, “Sürekli beyin pilatesi yaptırıyorlar bana...”
Bundan daha güzel bir kavram olabilir mi?”
Hayatımızda, hep bizlere “beyin pilatesi” yaptıracak insanlar olması dileğiyle...

Yazarın Tüm Yazıları