Paylaş
Dünya Kupası öncesi oluşan iki maçlık bu özel pencerede rakip seçimlerimiz bence iyi: FIFA sıralamasında hemen üstümüzde yer alan İskoçya ve Çekya, bizim için kesinlikle ölçü sayılacak rakipler. Dünkü rakibimiz Dünya 40’ıncısı İskoçya’nın kadro kalitesi aşağı yukarı bizim seviyemizde. Aynen bizim gibi Euro 2020’de grupları, Dünya Kupası elemelerinde de play-offları geçemediler. Bize karşı as ağırlıklı bir kadroyla oynadılar. İskoç pasaportu taşıyan en değerli oyuncular Robertson, McGinn, Tierney ve McTominay 11’delerdi. Star kategorisindeki tek eksikleri Che Adams’tı diyebiliriz sanırım.
AKILLARA PORTEKİZ GELDİ
Dün Diyarbakır’da sahaya çıkan iki takım da benzer formasyonla, 3-4-3 ile mücadele ettiler. Üçlü savunma deyince akla maalesef talihsiz Portekiz play-off’umuz geliyor: Kuntz’un öncesinde tek bir dakika dahi üçlüyü denemeden yılın en kritik maçına farklı formasyonla çıkması, sol kanat bekte Berkan’ı kullanması o gün için çok kötü kararlardı. Üçlü savunma denenecek yer bir hazırlık maçı olmalıydı, dün de İskoçya önünde gayet haklı bir şekilde test etti 3-4-3’ü Alman hoca. Savunmadaki beş adamımızın hepsinin kulüplerinden üçlü deneyimleri var: Ferdi Fenerbahçe’de, Ozan Hoffenheim’da, Zeki Roma’da, Cenk Valencia’da defalarca üçlü oynadılar. Çağlar da bu sezon çıktığı tek maçta üçlü savunmanın merkezindeydi. Yani Portekiz maçının aksine bu kez yerinde bir üçlü denemesiydi bu.
UMUTLA BAŞLADI, BURUK BİTTİ
İlk bir saatte gayet hareketliydik, duran toplarda Hakan-Ozan bağlantısı, hızlı çıkışlarda Cenk ve Cengiz’le fark yarattık. İki de güzel gol bulduk. Ancak bir Stefan Kuntz dönemi klasiği olarak dakikalar geçtikçe milli takım dağınıklaştı, hatlar koptu, futbolcular bağımsız ve bağlantısız bir görüntü sergilemeye başladılar. Steve Clark her oyuncu değişikliğiyle takımının ritmini artırırken biz hemen her değişiklikte geriledik. Ve umutla izlediğimiz maç, ağzımızda buruk bir tatla bitti doğrusu.
Paylaş