GeriSeyahat Split’ten İzmit’e uzanan tarih...
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Split’ten İzmit’e uzanan tarih...

Split’ten İzmit’e uzanan tarih...

Başına gelmeyen kalmamış; 1667’de büyük bir deprem, 1990’ların başında savaş atlatmış bir ülke Hırvatistan. Ama zor olanı seçerek tarihini korumayı, kendini yenilemeyi ve turizmin merkezi olmayı başarmış. Pandemi koşullarında kısıtlı da olsa turizmi hareketlenen 4.5 milyon nüfuslu Hırvatistan, doğal ve tarihi güzellikleriyle konuklarını mutlu ediyor.

Kravat kelimesine adını veren ülkenin nüfusu bizdeki büyük şehirlerden az; 4.5 milyon bile değil. Ama turist sayısı nüfusunun üç katı. Dolu dolu bir tatil için aradığınız her şeyi bulabileceğiniz bir yer. Yemyeşil doğadan ışıl ışıl sahillere, tarihi yapılardan lezzet duraklarına kadar ne ararsanız var. Ülkenin başkenti kimilerinin çok sevdiği, kimilerinin çok sıkıcı bulduğu Zagreb. Ben çok sevenlerdenim, özellikle de yılbaşı pazarlarının kurulduğu zaman. Ban Jelacic Meydanı şehrin ana noktalarından biri. Tkalciceva Caddesi barları ve restoranlarıyla en hareketli yerlerden.

Ayrılanların müzesi

Yan yana dizilen onlarca kafeyle şehrin enerjisini yükselten bir diğer adres Mirka Bogovica Caddesi. Dolac Pazarı, Zagreb Katedrali, Markov Meydanı ve Aziz Mark Kilisesi gezilecekler listenizde olmalı. Zagreb’de sıradışı bir müze var. Adı, Bitmiş İlişkiler Müzesi. Dünyanın farklı yerlerinden birçok kişi biten ilişkilerine ait objeleri göndermiş, hikâyelerini paylaşmışlar.

Emekli imparatorun şehri

Ülkede mutlaka görülmesi gerekenler listesinin başına Plitvice Gölleri Milli Parkı’nı da ekleyin. Zagreb’e 2 saat uzaklıkta. 300 kilometrekarelik bir alanı kaplıyor. İçinde irili ufaklı 16 göl var. Kışın bazıları donuyor ve muhteşem görüntüler sergiliyor. Şelalelerle birbirine bağlı irili ufaklı göllerin aralarındaki parkurlarda yürüyüş yapılabiliyor. İçinde tekne turları düzenlenen büyük göller de var. Ülkemizden yapılan Balkan turlarına eklenmediği için pek bilinmeyen bu bölgeyi görmenizi öneririm. Milli park ve göl çevresi için en az bir tam gün ayırmak gerek, biz bu kez başkentten sonra doğrudan Split’e geçtik.

Split’ten İzmit’e uzanan tarih...

Hırvatistan’ın ikinci büyük kenti Split. Roma’nın eyaleti olan Dalmaçya’nın başkenti; adı, o dönem Salona. MS 245 yılında, ileride Roma’ya imparator olacak Diocletianus bu kentte doğuyor. Üstelik de babası bir senatörün kölesi. Şansı onu imparatorluğa kadar götürüyor. Hem de Nikomedia’da imparator oluyor. Sonra da orayı Roma İmparatorluğu’nun Anadolu’daki ilk başkenti yapıyor. Yani İzmit. Böyle bir karar vermesinin en önemli etkenlerinden biri, batıdaki Tuna ve doğudaki Fırat nehirlerine eşit uzaklıkta olması. O dönemin Asya ve Avrupa sınırı. Roma kadar güzel bir şehir yaratmak için eski binaların çoğunu yıktırıp çok daha görkemlilerini yaptırıyor. O dönemin dünyasındaki dördüncü büyük kent haline getiriyor Nikomedia’yı. Yıllar geçiyor, 305 yılında kendi isteğiyle emekliye ayrılmaya karar veriyor. Kendi isteğiyle tahttan ayrılan ilk Roma İmparatoru olarak da tarihe geçiyor. Ve bu kez kendisine doğduğu topraklarda, Adriyatik Denizi kıyısındaki Salona’da, yani bugünkü Split’te bir emeklilik sarayı inşa ettiriyor. Saray bahçesinde sebze yetiştirerek hayatının son baharını geçiriyor. 316 yılında ölene kadar da Diocletianus Sarayı’nda yaşıyor.

Eski saray kullanılıyor

Kent 7’nci yüzyılda Avarlar ve Slavların gelişiyle Spalatum, yani Split adını alıyor. Saray günümüzde bile Split’in ana cazibe merkezi. Fakat kafanızdaki saraylardan farklı olarak surlar içinde kalsa da saray sınırları içindeki kilise ve bazı binalar şimdi de kullanılıyor. Eski Split nüfusunun büyük kısmını barındıran sarayı gezmek için İzmir’in Kordonboyu’nun Split versiyonu olan Splitska Riva sahil yolu üzerindeki kemerli kapıdan geçmeniz yeterli. 1979’da UNESCO Dünya Kültür Mirası kabul edilen sarayın etrafında St. Dominius Katedrali, yeraltı odaları, çan kulesi, vaftizhanesi ve Stari Grad’ın giriş kapılarıyla Mısır’dan getirilmiş olan sfenks görülmeye değer.

Nasıl gidilir?

Hırvatistan 2013’ten beri AB ülkesi. Çok yakında Schengen ve Euro bölgesine katılacak. Şimdilik Schengen’in yanı sıra Hırvatistan vizesiyle gidilebiliyor. COVID-19’a karşı tam aşı için sertifika sunanlar, test ve karantina gerekliliklerinden muaf. Nihai doz, kalkıştan en az 14 gün önce, ancak en fazla 270 gün önce uygulanmış olmalı. Aşı yoksa son 72 saat içinde alınan negatif PCR testi isteniyor. Halka açık kapalı alanlarda, kapalı ortamlarda ve toplu taşıma araçlarında yüz maskeleri zorunlu.

Kravat hikâyesi...

Fransızca Hırvat anlamına gelen ‘croate’ sözcüğünden türemiş ‘cravate’. Askerlerin, avcıların ve çiftçilerin kir ve soğuk havadan korunmak için kullandıkları bir aksesuarmış. 1600’lü yıllarda Hırvatların boynunda gördüğü bu aksesuarı beğenen Fransız kralı sayesinde yaygınlaşmış. Zamanla rütbe göstergesi olmaya başlamış.

Tito burada kalıyordu

Biz konaklamak için ikonik otel Le Meridian Lav’ı tercih ettik. İkonik çünkü Tito bile özel günleri için bu otelde kalırmış. Adriyatik Denizi kıyısındaki 5 yıldızlı otelin 400 odası, 800 metrelik özel plajı ve kendine özel 100 yatın barınabileceği tam kapasiteli bir marinası var. Odanızda uyanıp terasınızdan masmavi Adriyatik sularında salınan tekneleri, suya vuran güneşin ışık oyunlarını ve hemen altınızdaki berrak serin sulara nazır plajı görmek eşsiz güzellikte.

Milletvekilinden gezi önerileri

Split Belediye Başkanı Ivica Puljak ve milletvekili Marijana Puljak’la da tanıştık. Kendilerinden yerel halkın tercih ettiği en güzel mekânları önermelerini istedim. İşte önerileri:

SPLİT

Split’ten İzmit’e uzanan tarih...

Restoran: Corto Maltese, Dvor,

Nostromo, Konoba Varos

Plaj: Bacvice

Club: Central

Hotel: Le Meridian Lav, Hotel Park,

Radisson Blue, Hotel Cornaro

Bar: Fabrique, Boka Morra, Lvxor

ZAGREP

Split’ten İzmit’e uzanan tarih...

Restaurant: Noel

Hotel: Esplanade, Westin

False