Sırbistan’ın festival şehri
Sırbistan’ın Belgrad’dan sonraki ikinci büyük şehri Novi Sad, Tuna Nehri’nin iki yanına kurulmuş. Avrupa şehrinden çok, küçük bir Akdeniz kasabasını andırıyor. İnsanları Akdenizli kadar sıcakkanlı, canayakın. Özellikle yazın, Balkanlar’ın en büyük müzik festivali Exit’in yanı sıra tiyatro ve sinema festivallerine ev sahipliği yapması şehrin dinamizmini artırıyor. Şehrin meydanındaki kafeler gün boyu tıklım tıklım.
Sırbistan’ın kuzeyindeki Novi Sad, Voyvadina özerk bölgesinde. 1694’de kurulmuş. Şehrin merkez nüfusu 366 bin, çevresiyle 600 bini aşıyor. Binalarında Avusturya-Macaristan mimarisinin etkisi hemen görülüyor. Halkı, ülkenin diğer bölgelerine göre daha ağır konuşuyor, şehrin yaşamı da ağır çekim. Novi Sad’ın başta Exit olmak üzere birçok festivale ev sahipliği yapması bu yavaşlıkla tam bir paradoks yaratıyor. Sinema festivallerinde Türk filmleri de gösteriliyor. Müzik festivali ise oldukça popüler. Geçen yıl farklı semtlere kurulan 22 sahnede pop, caz, rock, metal, elektronik müzik grupları şehre tam 150 bin genç izleyici çekti.
Hemen hemen her sokakta şahane vakit geçirebileceğiniz kafeler var. Bu haliyle biraz Bodrum, biraz Kuşadası sokaklarını andırıyor. Zaten Sırbistan’da birine Türk olduğunuzu söylediğinizde, ilk sözü “Kuşadası” oluyor. Kafelerde ısmarladığınız bir bardak su ile neredeyse bütün gün aynı sandalyede aylaklık edebilirsiniz. Sipariş için garson bulmak, istediğinize kavuşmak sabır istiyor.
Etrafta gezinirken gördüğünüz küçücük sokaklara dalmaya çekinmeyin. Küçük bir sokağa girdim sanıyorken, birden bire kendinizi oldukça hareketli kafelerin bulunduğu bir avluda bulabiliyorsunuz. Yani, Novi Sad’da kaybolmaktan korkmayın. Hatta kaybolmak için ne kadar çaba sarfederseniz şehri o kadar iyi keşfedersiniz.
Hemen hemen her dükkanın vitrininde üniversite çağındaki gençlerin vesikalık fotoğrafı asılı. Yeni mezunların fotoğrafı bir ay vitrinde kalıyor. Bu, sadece Novi Sad’a özgü bir gelenek.
Şehrin en büyük meydanına Özgürlük ismi verilmiş. İki yanında Meryem Ana Roman Katolik Kilisesi ve Belediye Binası yer alıyor. Meydanın hemen yakınında ise, 1826-1901 yılları arasında yaşamış şehrin unutulmaz belediye başkanı ve aynı zamanda gazeteci olan Svetozar Miletic’in beş metrelik bronz heykeli var.
Beş büyük caddesi trafiğe kapalı: Pozorisni Meydanı, Nigoseva, Zmaj Jovina, Modena ve Karlja Aleksandra caddeleri. Pozorisni Meydanı’ndaki Ulusal Tiyatro, 1861’de yapılmış. 1950’lerden itibaren opera ve bale gösterilerine de açılmış. Alışverişin merkezi, Zmaj Jovina Caddesi. Caddenin sonunda 1720 öncesinde yapılmış, şehrin en eski evi var. 1741’de inşa edilmiş 1901’de yenilenmiş Kardinal Sarayı da görülmesi gereken yerler arasında. Dunavska (Tuna) Caddesi’ndeki Voyvodina Müzesi, 1900’lerde adliye olarak tasarlanmış. Ancak şimdi arkeoloji, etnoloji ve yeni tarih müzesi. Ayrıca kentin tüm tarihi binaları gibi burada da konserler veriliyor.
ŞEHRİN EN MEŞHUR İKİ KUĞUSU: ISA VE BISA
Şehrin merkezindeki 1895 yılında yapılan Tuna Parkı muazzam bir yürüyüş ve dinlenme alanı. 34 bin metrekaresinde 250 tür bitki yetişiyor. Havuzundaki Isa ve Bisa adlı kuğular şehrin en ünlü sakinleri arasında. Novi Sad’a kadar gitmişken, şehre oldukça yakın Karlovci kasabasını da görmelisiniz. Tarih derslerinden aşina olduğumuz, Karlofça Antlaşması 1699’da bu kasabada imzalandı.
GECE HAYATI HAREKETLİ
Sırbistan, Türkiye’ye vize uyguluyor. Görüşmeler sürüyor, yıl sonunda kalkabilir.
THY, Sırbistan ve İstanbul arasında karşılıklı olarak haftanın yedi günü sefer yapıyor. Diğer havayolu şirketlerinin de charter seferleri var. Intra Seyahat, İtaltur ve Fest Travel turlar düzenliyor.
Osmanlı’nın izleri Sırbistan’da o kadar hissediliyor ki, bu kullandıkları dile bile yansımış. Sırpça’da sekiz bin civarında Türkçe kelime var. Çorba, vişne, ada, bedava, liman gibi...
Sırplar, sanıldığının aksine yardımsever. Hemen herkes İngilizce biliyor.
Para birimi dinar. 1 Euro, 94 dinar civarında.
Bir Sırp’tan öğle yemeği daveti alırsanız anlayın ki saat 16.00-17.00’yi kastediyor. Akşam yemeği çok daha geç saatte yendiği için restoranlar geç saate kadar açık.
Eğlence hayatı hareketli. Tuna ve Sava nehri üstündeki gece kulüplerinde eğlence sabaha kadar sürüyor.
Karadağ ayrıldıktan sonra Sırbistan’ın denizle bağlantısı kalmadı. Sadece Tuna ve Sava nehirlerinde plajları var.
OSMANLI KALELERİ
Petrovaradin: Panoramik Novi Sad manzarasını en iyi görebileceğiniz tarihi mekan. Petrevaradin ismiyle de anılıyor. 18. yüzyılda yapılmış. 112 hektar alana yayılan dört katlı kalede 16 kilometreden uzun tüneller, 12 bin gözetleme deliği var. 13 kapısından biri İstanbul adını taşıyor. 1716’da Sadrazam Ali Paşa’nın şehit olduğu, Osmanlı’nın en büyük yenilgilerinden birini yaşadığı kale bugün partilere, festivallere ev sahipliği yapıyor.
Güvercinlik: Belgrad’ın 90 kilometre doğusunda, Tuna’nın kıyısında. Golubac Kalesi adıyla da biliniyor. 1389’da Yıldırım Bayezid tarafından fethedildi. Evliya Çelebi, Seyahatnamesi’nde bu kaleden de bahsediyor.
Ram: Novi Sad’a 50 kilometre mesafede, kayalık bir burun üzerine kurulmuş. Rivayete göre II. Sultan Bayezid buraya geldiğinde yere bir ihram serdirerek Tuna’yı seyretmiş. “Bana burada bir kale bina edin” emrini vermiş. Hatta ihramın etrafına kendi eliyle taşlar dizip işe bizzat başlamış. Bakıma muhtaç kale ve kervansarayın restorasyonunu Türk Büyükelçiliği yaptırıyor.
Semendire: Sultan II. Murad, 1439’da, Osmanlılara düşmanca tavır alan Sırp Kralı Brankoviç’ten ülkesinin başşehri Semendire’nin anahtarını istedi. Brakoviç, kabul etmeyip ordusunu hazırlattı. Osmanlı taarruz edince Semendire’nin savunmasını oğluna bırakıp Macar Kralı’na sığındı. Kale üç ay sonra fethedildi.