Patagonya'dan geliyorum - Seyahat Haberleri
GeriSeyahat Patagonya'dan geliyorum
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Patagonya'dan geliyorum

Patagonya'dan geliyorum

Pasifik ve Atlas Okyanusu'nun birleştiği yerde, masmavi buz kütlelerinin, donmuş topraklarda uç veren çalılarla kaplı düzlüklerin ve heybetli dağların hakimiyetindeki topraklar... Uzak ve bakir...

Şili Patagonyası'nda ürkütücü güzellikteki And dağlarının arasında kurulmuş gözlerden ırak, sakin liman kentlerinden birindeyim... Doğanın pastel renklerine inat, rengarenk boyanmış binalarla dolu Puerto Natales'te... Eylül ayının sonları... Puerto Natales sokakları adeta kış uykusunda... Kasabalılar birkaç ay sonra havanın ısınmasıyla birlikte gelecek turist kafilelerinin yolunu gözlüyor ...

Bu sessiz dünyanın kapıları, La Ultima Esperanza (Son Umut) fiyorduna açılıyor. Fiyorda doğru inen dik yamaçlarda penguen cinsi kormorant'ların yavruları uçmayı öğreniyor... Dev kondorlar görüyoruz sarp kayalıkların gölgesinde... Ne yazık And dağlarına özgü kondorların soyları giderek tükeniyor. Buzulların erimesiyle yemyeşil ormanların arasında yolculuk yapan çağlayanlar, denizin yeşil sularıyla buluşuyor...

Fiyordun sonunda, Balmaceda dağının zirvesini kaplayan masmavi buzullarla karşılaşıyoruz. Buzul çağından beri Balmaceda kayalıklarını örten dev buz kütleleri her geçen gün biraz daha eriyor. Buzdaki kırılmalar, mutlak sessizlikte ürkütücü sesler çıkarıyor. Buzulun adeta yaşayan bir organizma gibi genişleyerek ittiği kayalıkların ardında sisler arasında bir orman uzanıyor. Bu toprakların ilk sakinleri Tehuelche kızılderilileriyse artık tarihin tozlu sayfalarında gömülü...

Büyük ayaklı insanlar

Patagonya'nın güneyinde yaşayan Tehuelche'ler, uzun boylu, sağlam yapılı, zeytin rengi tenli insanlarmış. 500 yıl önce bölgeye gelen denizciler Tehuelche kızılderililerine, ayaklarına giydikleri büyük makosenler nedeniyle İspanyolca'da ‘‘ayak’’ anlamına gelen ‘‘pata’’ adını vermişler.. Hikayeler, uzak deniz yolculuklarında hayallerle süslenmiş ve ‘‘Patagon’’ denilen Tehuelche'lerin ünü, Avrupa'ya, ‘‘büyük ayaklı tuhaf insanlar’’ olarak yayılmış... Belki de Patagonya'nın günümüzde ‘‘varolmayan garip ülke’’ olarak anılması bu yüzden...

Bir zamanlar Güney Patagonya'da sekiz bin Tehuelche kızılderilisi yaşıyormuş. Ama buraya yerleşen İspanyol ve İngilizler, 19. yüzyıla kadar bir tek Tehuelche bile bırakmamış, hepsini öldürmüşler. Yıllar sonra bölgeye gelen Charles Darwin, Tehuelche'lerin sonunu öğrendikten sonra notlarında Patagonya için ‘‘yokoluşun ülkesi’’ deyimini kullanmış.

Kızılderililerin acılı öykülerinin yankılandığı topraklar bugün Arjantin ve Şili turizminin gözdesi.

Patagonya'nın en ilginç bölgelerinden biri, Puerto Natales yakınlarında, 242 bin hektarlık bir alana yayılmış olan ‘‘Parque National Torres del Paine’’... Gökyüzüne yükselen üç kuleyi andıran zirvesiyle Torres del Paine buzulları, 78 bin kilometrekarelik bir alanı kaplıyor. Dağı sarmalayan sivri buz kütleleri, bu kütlelelerin erimesiyle oluşan turkuaz renkte göller, katmerli kayalıklardan süzülen şelaleler, steplerde koşturan lamalar ve devekuşları... Kızılderililerin ‘‘mavi kondor’’ olarak adlandırdıkları park, dünyanın önde gelen biosfer rezervlerinden biri... UNESCO tarafından ‘‘dünya mirası’’ ilan edilen park, dünyanın ekolojik dengesi için çok önemli...

Yüzyılların yalnızlığı

Parkın bir bölümü Arjantin'in sınırları içinde kalıyor. Şili ve Arjantin arasında bölünmüş Patagonya'nın en görkemli buzulu, Arjantin'in Calafate kenti yakınlarındaki Glaciar Perito Moreno... Gallegeos nehrinin Arjantin gölüyle birleştiği yerde, sonsuzluk çizgisinden nehre doğru akan dev buz dağları yer alıyor... Yüzyılın başında nehrin ağzını kapatan buzullar, adeta yaşayan bir organizma gibi; zaman zaman genişleyip daralıyor... Büyük bölümü suyun altında kalan buzulun kalınlığı bazı yerlerde 720 metreyi buluyor. En geniş yeri dokuz kilometre, kuzeyden güneye uzunluğuysa 60 kilometre... Buzulun üzerinde üç saat süren yürüyüşümüz boyunca maviden mora dönüşen uçurumlara, masmavi göllere ve küçük şelalelere rastlıyoruz. Buzulun bazı bölgelerinde yürümek tehlikeli. Çünkü, meydana gelebilecek kırılmalar her an sizi derin uçurumlara sürükleyebilir. Ancak, tecrübeli dağcılar eşliğinde yapılan yürüyüşlerde buzulun en hareketsiz bölgesi seçiliyor...

Yüzyıllardır kendi yalnızlığıyla başbaşa yaşayan bu masal dünyası, uzun yıllar Şili ve Arjantin arasında sınır anlaşmazlıklarına neden olmuş... Birkaç yıl önce buzulun bir bölümü Şili sınırlarına geçmiş... Her ne kadar ‘‘ölü’’ bölgeler olarak görülse de bu beyaz dünya, her iki ülkenin turizm geliri için çok önemli. Her yıl binlerce turist ve dağcı, bu masal dünyasının süprizlerini keşfetmek için Patagonya'ya geliyor.

Hayal ülkesi Patagonya'dan ayrılırken yine bir süprizle karşılaşıyorum. Moreno buzulunun vahşi beyazlığındaki yürüyüşümüz ışıltılı buzullar arasında soğumaya bırakılmış şampanya ve çikolata ile son buluyor.

KIZILDERİLİLERİN İZLERİ

Amerika kıtası keşfedildiğinde, kızılderililerin sayısı yüzbinleri buluyordu. Şimdiyse Şili nüfusunun yüzde 95'ini İspanyol, İtalyan, Alman, İngiliz ve Hırvatlar oluşturuyor. Patagonya'nın kuzeyindeki Puerto Montt'ta bağımsızlık gününde yapılan gösterilerse, Avrupalı sömürgeciler tarafından büyük bölümü katledilen kızılderililerin geleneklerinden izler taşıyor... Kızılderililer kaybolmaya yüz tutan kültürlerinin giderek yokoluşunun acısını yaşarken, onların el sanatları şimdi modern Şili'nin turizmi için önemli bir gelir kaynağı.

ARTIK DOĞANIN KUCAĞINDA DEĞİLLER

Patagonya'nın güneyindeki Tehuelche yerlileri kıtaya gelen İspanyol ve İngilizler tarafından tamamen yokedilmiş. Patagonya'nın kuzeyinde yaşayan Mapuche'lerin sayısıysa 20 bini geçmiyor. Onlar artık eskisi gibi doğanın kucağında değil, küçük kasabalarda yaşıyor. Gelenekleriyse sadece turistlere sundukları gösterilerde yaşıyor.

MERCADO'DA EL SANATLARI

Patagonya'nın küçük ve sakin kentlerinde sömürge döneminden, az sayıda bina kalmış. Bu büyük avlulu binalarda, restoranlar ve yiyecekten el sanatlarına her şeyin satıldığı dükkanlarla dolu ‘‘mercado’’ adı verilen pazarlar yer alıyor.

AZ SAYIDA SICAK GÜN

Şili Patagonya'sının güneyinde yaz ayları, hafif soğuklarla atlatılıyor. Ama bölgenin kuzeyindeki yerleşimlerde birkaç hafta oldukça sıcak günler yaşanabiliyor. Meydanlarındaki fıskiyeli havuzlar böyle günlerde kent sakinlerinin imdadına yetişiyor.

GERÇEKTEN VAR!

Patagonya hep ‘‘Varolmayan ülke’’dir sohbetlerimizde... Nerededir, kimler yaşar, gerçekten var mıdır? Oysa Patagonya, ne ulaşılamayan topraklar ne de tuhaf yaratıkların yaşadığı bir masal ülkesi... Şili ve Arjantin'in güneyinde uçsuz bucaksız steplerin, dev buz dağlarının, turkuaz göllerin hakimiyetindeki Patagonya toprakları, vahşi doğasıyla gerçekten görülmeye değer.

UÇURUMLARA DİKKAT!

Sivri buz kütleleri üzerinde yürüyüş bambaşka bir boyuta geçmek gibi. Buzulun üzerinde üç saat süren yürüyüşümüz boyunca maviden mora dönüşen uçurumlara, masmavi göllere ve küçük şelalelere rastlıyoruz. Buzulun çoğu bölgesinde yürümek tehlikeli. Her an meydana gelebilecek kırılmalar sizi uçurumlara çekebilir. Ancak tecrübeli dağcılar eşliğinde yapılan yürüyüşlerde adeta yaşayan bir organizma gibi genişleyip daralan Moreno buzulunun en hareketsiz bölgesi seçiliyor...

False