GeriSeyahat Nazilli’nin köyünde, bu taş kule de ne!
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Nazilli’nin köyünde, bu taş kule de ne!

Nazilli’nin köyünde, bu taş kule de ne!

Öyle bir coğrafyada yaşıyoruz ki artık daha şaşırmam dediğim anda ağzımı açık bırakacak yeni bir şey görüyorum. Aydın’ın küçücük bir köyünde 18’inci yüzyıldan kalma bir taş kuleye çıktı yolumuz bu kez. Yanımdakiler de ben de şaşkınlıkla baktık uzun süre... Üzücü olansa bu kule-evin bakımsızlığı...

Nazilli-Bozdoğan arasındaki Esenköy’e varıp konak uzaktan göründüğünde durdum... Yanımdakilere gösterdim. Her şeyi bekliyorlardı ama böyle bir şeyi değil sanırım! Hayret nidaları dolaştı arabanın içinde. Navigasyona Arpazbeyler Konağı diye yazdığınızda sizi kapısına kadar götürüyor. Büyük bir heyecanla iniyoruz arabadan. Kule öyle yüksek ki! Böyle bir yapının bir Ege köyünde ne işi olabilir? Taş kuleye doğru ilerlerken sol tarafta ahşap bir konak daha görüyorum. Burası hakkında yaptığım araştırmalarda konaktan hiç bahsedilmiyordu.

Nazilli’nin köyünde, bu taş kule de ne

Tavanlardaki süslemeler, kapıların kenar bezemeleri öyle muhteşem ki! Üst katta, birbirinden güzel üç oda var.

Büyük bir merakla tırmandığım ilk merdivenler aynı şövalye şatolarındaki gibi demir bir kapıya çıkıyor. İtip açıyorum bu ağır, yorgun kapıyı. Direnmeden açılıyor. İçerisi daha yıkık dökük. Yer döşemeleri artık çökmüş. Kapının ardında merdivenler var ama güvenli değil. İçeri girmekten vazgeçip ahşap konağa doğru ilerliyorum. Orası nispeten daha sağlam. Sanki birinin evine izinsiz girmiş gibiyiz ama terk edilmiş olduğu da o kadar belli ki. Hikâyesini bilmeyince insan bir anlam veremiyor bu duruma. Tavanlardaki süslemelere gözüm kayıyor sonra. Hele kapıların kenar bezemeleri öyle muhteşem ki! Neler yaşandı burada? Ne oldu? Üst kattaki birbirinden güzel üç oda, her biri farklı. ‘Sırlar Odası’ gibi ev. ‘Çoktan yağmalanmış olması gerekirdi’ diye düşünüyorum. Köylülerden düzgün bir bilgi alamıyoruz ama yapının Nazilli Belediyesi’ne bağışlandığını söylüyorlar. Konağı bağışlayan aile de Nazilli’de yaşıyormuş.

Nazilli’nin köyünde, bu taş kule de ne

‘Yakarız konakları’

Gezimiz bitince uzun bir süre araştırdım. Arpaz Köyü yani Esenköy, Karyalılardan kalma Harpassa Kalesi’nin eteklerine kurulu. Konağı yaptıran Hacı Hasan Bey’in yanında çalışan ırgat, beyin kızına âşık oluyor. Hacı Hasan Bey kızını vermiyor, bir de dövdürüyor garibi. Dağa çıkmaktan başka çaresi kalmayan kimsesiz ırgat da meşhur Atçalı Kel Mehmet Efe oluyor. Beyin konağını yakan, İstanbul’a kafa tutan efeyle baş edemeyen Hacı Hasan Bey Rodos’a sürülüyor. Cezası bitip dönerken de yanında Rodoslu taş işçilerini getirip kuleyi yaptırıyor. Bir anda aydınlanıyorum. Kule tam bir Rodos şatosu! Yanındaki ev Osmanlı motifleri taşıyor. İkisi yan yana çok acayip bir şok yaşatıyor.
Nazilli’nin köyünde, bu taş kule de ne

Hikâye burada bitmiyor. Bu olaylardan 80 yıl sonra torun Arpazlı Osman Ağa yıkılan Menderes Köprüsü’nü yaptırmayınca Çakırcalı Mehmet Efe köyü basıyor ve hop konak yine yakılıyor. Ege türküsünde geçen “Bize de derler Çakıcı, yakarız konakları” cümlesindeki yakılan konağın burası olması beni daha da etkiliyor... Yazıyı hazırlarken Nazilli Belediyesi’ni arıyorum. Ailenin evle ilgilenen temsilcisi Engin Arpaz’ın numarasını veriyorlar; arıyorum hemen. Geçen yıla kadar eve bir teyze ve ailesi bakıyormuş. Bu nedenle yağmalanmamış. Ahşap konağa bahçe tarafından girdiğinizde sağdaki kış odasıymış. Ortadaki gelin odası. Kule de saldırı halinde içinden hiç çıkmadan 3 ay yaşanabilecek şekilde yapılmış. Eskiden evden bir asma köprüyle kuleye geçiliyormuş ama yıkılmış.

1986’da tarihi eser olarak tescil ettirilmiş ama restorasyonuyla ilgilenen olmamış. Engin Hanım “Gitmediğim yer kalmadı” diye anlatıyor. Şu an 20 hisseli olan konağı, 17 kişi belediyeye hibe etmiş. Eski Belediye Başkanı Haldun Haluk Alıcık ve şimdiki Belediye Başkanı Kürşat Engin Özcan konunun takipçisi. Restore edilmesi için bütçesi hazır. Engin Hanım “Çocuklarım Arpaz soyadını taşıyor. Bu konağın aslına göre restore edilmesi en büyük dileğim” diyor. Tüm kalbimle aynı şeyi diliyorum. Bir sonraki kavuşmamızda yaraların sarılmış, gereken önem verilmiş olarak dimdik ayakta görmek üzere...

False