Medeniyetler diyarı Hatay'a gitmek için 10 neden

Türkiye’nin Ortadoğu’ya, Ortadoğu’nun da Akdeniz’den dünyaya açılan kapısı Hatay. Binlerce yıllık tarihiyle medeniyetlere ev sahipliği yapmış, yeşilin ve mavinin, eşsiz kenti, Hatay. Hatay’ı görmeniz için onlarca sebep sayabiliriz. Zor kısmı, nereden başlayacağımıza karar vermek.

Sizin için en iyi 10’unu sıraladık... Bir tarafta Amanos Dağları ve yaylaları, diğer tarafta başta Amik olmak üzere verimli ovaları ile tam bir doğa cenneti, Hatay. İşte Hatay'a gitmeniz için 10 neden...

1- Yöresel yemekleri

Tarih müthiş ama Hataylıların en çok övündükleri şeylerin başında mutfakları geliyor! Hatay’da yediğiniz hemen her şey lokal ürünlerden yapılıyor. Kebap çeşitleri, dolmaları, börekleri, tatlıları, kahvaltı çeşitleri ve mezeleriyle Hatay, tam lezzet düşkünlerine göre. Mutfağında tam 600 çeşit yemek; kahvaltısında 170 çeşit ürün var.

Bu sayı pek çok ülkenin, hatta kıtanın toplam yemek sayısından fazla! Yemeğin sanata dönüştüğü eşsiz bir medeniyete ev sahipliği yapan Hatay, dünyanın saygı duyduğu önemli lezzet duraklarından biri. Tepsi kebabını ve künefeyi ise farklı bir yere koymak gerekiyor.

2- Mozaikleri

Hatay’da adeta kazmayı vurduğunuz yerden mozaik çıkıyor. Arkeolojik kazılarda ya da tamamen tesadüf eseri, şehirde pek çok mozaik gün ışığına çıktı. Bu sebeple, özellikle Antakya merkezi tamamıyla koruma altında.

Bölgede herhangi bir kazı çalışması yapılmasına izin verilmiyor. Mozaiklerin en güzellerini görmek için adresiniz, dünyanın en büyük mozaik müzelerinden biri olan Hatay Arkeoloji Müzesi.

3- Habib-i Neccar Camii ve St. Pierre Kilisesi

Anadolu’nun ilk camisi Habib-i Neccar’ın tam olarak ne zaman yapıldığı bilinmiyor. Şehrin 638 yılında İslam hakimiyetine girmesinden sonra Müslümanlık Anadolu’ya buradan yayılıyor. Caminin de işte o dönemde yapıldığı düşünülüyor.

Habib-i Neccar Dağı yakınındaki St. Pierre Kilisesi ise doğal bir mağara iken, eklemelerle kiliseye dönüştürülmüş. 1963 yılında Papa VI. Paul tarafından Hıristiyanlar için Hac yeri ilan edilen kiliseyi, İsa’nın 12 havarisinden St. Pierre yaptırmış.

St. Pierre’in Antakya’ya M.S. 29-40 tarihleri arasında geldiği ve burada Hıristiyanlığı yaymaya çalıştığı düşünülüyor. St. Pierre, Hıristiyanlığın ilk kilisesi olarak da biliniyor.

4- Muhteşem doğa

Etrafı dağlarla çevrili Amik Ovası’na kurulu şehri, doğal güzellikler sarıp sarmalamış. Yüksekliği 2 bin metreye ulaşan Amanos Dağları, Türkiye’nin en uzun plajı Samandağ, şelaleleriyle ünlü Harbiye, Hatay’ı ikiye bölüp, asil bir gerdanlık gibi duran Asi Nehri gibi mesela...

5- Üç dinin ibadethaneleri

Hatay görmüş geçirmiş, pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış bir şehir. Özellikle merkez Antakya ilçesinde farklı dinlerin ibadethanelerini bir arada göreceksiniz. Birbirlerine birkaç yüz metre uzaklıkta cami, kilise ve havra görmek; bir yanda ezan, diğer yanda çan sesi duymak burada olağan bir durum.

Antakya’daki camilerin en eskisi ve en büyüklerinden biri olan Ulu Cami, 1852 yılında dönemin sultanı Abdülmecit’in izniyle inşa edilmiş Katolik Kilisesi, Doğu Ortodoks kiliselerinin en görkemlileri örneklerinden biri olan Rum Ortodoks Kilisesi, Kurtuluş Caddesi üzerinde bulunan Musevi Havrası bunlardan yalnızca birkaçı.

6- Hatay kadar ünlü: İskenderun

Hatay’ın en az kendisi kadar ünlü ilçesi İskenderun, limanı ve demir-çelik fabrikası kadar kiliseleri, camileri, saat kulesi ve sahiliyle biliniyor.

Uzun sahil hattı boyunca kafe ve restoranlar sıralanıyor. Bahar ve yaz aylarında sahilin çok kalabalık olduğunu hatırlatmamıza gerek var mı? Sahilden teknelerle günübirlik turlar da düzenleniyor.

7- Hoşgörü kültürü

Hatay’ın sokaklarında, yüzyıllar boyunca farklı diller konuşan ama ortak duygularla hareket eden insanlar yürümüş.

Bu sebeple şehirde hoşgörü kültürü kuşaktan kuşağa aktarılan bir miras gibi. Günümüzde de bu çok kültürlülük devam ediyor. Kentteki hoşgörü ve çok kültürlülüğün en güzel örneklerinden biri de, Samandağ yakınlarındaki Türkiye’nin tek Ermeni köyü olan Vakıflı Köyü.

8- Tarihi geçmişi

Hatay’da başınızı nereye çevirseniz, tarihi bir yapıya denk geliyorsunuz. Samandağ ilçesindeki St. Simon Manastırı, yine Samandağ’daki kayalık bir bölgeye bundan yüzlerce yıl önce kazılmış 1380 metre uzunluğunda Titus Tüneli, tünelin yakınındaki Kaya mezarları.

Beşikli Mağara, Antakya ve Bakras Kaleleri, Payas’taki Osmanlı mimari örneklerinden Sokullu Mehmet Paşa Külliyesi ve Payas Kalesi, 800-1000 yaşlarında olduğu tahmin edilen ve halk arasında 2-3 bin yaşlarında olduğuna inanılan asırlık çınar ağacı Hıdırbey, Kanuni Sultan Süleyman Kervansarayı, İsos Antik Kenti, Tell Aççana Höyüğü, Barlaam Manastırı, Trajan Su Kemerleri şehir sınırları içindeki tarihi yapılardan bazıları...

9- Sivil mimari örnekleri

Asi Nehri ile Habib-i Neccar Dağları arasında kalan bölge, eski Antakya olarak biliniyor. Şehrin sosyal yaşantısı da bu bölgede şekilleniyor. Pek çok otel, restoran ve kafenin yerini aldığı bölgede, eski Antakya evlerini de göreceksiniz.

Çoğunluğu 18’inci ve 19’uncu yüzyıla ait sempatik Antakya evleri, günümüzde restore edilerek otel ya da restorana dönüştürülüyor. Genellikle iki katlı olan evler, taş, kerpiç ve ahşaptan yapılmış.

10- El işçiliği ve doğal ürünler:

Hatay’da kuşaktan kuşağa aktarılan değerlerden biri de el işçiliği. Yüzlerce yıldır devam eden geleneksel el sanatları arasında mozaik işçiliği, ağaç oymacılığı ve demircilik öne çıkıyor. Elverişli iklimi sayesinde pek çok endemik bitki türünün yetişmesine olanak sağlıyor.

Özellikle defne, ipek, zeytin üretimi öne çıkıyor. Zeytinler, genellikle yağ yapımında kullanılıyor.

Hikâyesi olan bir şehir

Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Hüseyin Yayman, doğup büyüdüğü Hatay için şunları söylüyor: “Anlatılabilecek sayısız efsane ve hikâye var. Bu toprakları anlatmaya başlamak için belki de en doğru kelime, hoşgörü. Bu kent, 21’inci yüzyılda bile barışa, kardeşliğe aç bir dünyaya, binlerce yıldır eşine az rastlanır bir hoşgörü dersi veriyor.

Binlerce yıldır Türk’ü, Arap’ı, Kürt’ü, Müslüman’ı, Hıristiyan’ı, Yahudi’si barış içinde yaşıyor. Birlik ve kardeşlik içinde bir arada yaşama kararlılığına sahip. Her sokağında, her insanında hissedersiniz. Hatay hikâyesi olan bir şehirdir.”

Türkiye’nin güney ucunda, Suriye’ye komşu olan Hatay’ın diğer adının Antakya veya İskenderun olduğunu düşünür çoğu kimse… Oysaki Antakya, kentin iki merkez ilçesinden biri; İskenderun ise Hatay’a 55 kilometre uzaklıkta limanıyla ünlü bir ilçe.