2017’nin en sıra dışı 10 adresi

Karlı dağlar, mavi buzullar : El Calafate

El Calafate, Güney Amerika’nın en güneyindeki bir Arjantin kenti. Biraz daha aşağı gittiğinizde koca kıta bitiyor. Sonrasında yaşam yok.

Güney Kutbu’nun soğuk, karlı buzlu topraklarıyla dünya sona eriyor sanki. Dünyanın en büyük akbabaları bu kentin semalarında süzülüyorlar. El Calafate’den yarım saat uzaklıktaki Perito Moreno buzulu mavi, turkuvaz rengiyle insanın gözlerini kamaştırıyor. Dağlara dalarak içtiğim şarabın tadını unutamıyorum. Hele ateşte cızır cızır kızaran etlerin tadı hâlâ damağımda...

Yanardağlar ülkesi : Puerto Varas

Puerto Varas, Şili Patagonyası’nda küçük bir kent. Calbuco ve Osorno yanardağları insanı mıknatıs gibi kendine çekiyor. Öfkelerini dizginlemiş, şimdilik sakin sakin bekliyorlar. St. Rafael Buzulu’na gitmek için bindiğiniz gemi, tüm bâkir Şili Patagonyası kıyılarını gözler önüne seriyor. Mavi Buzul, büyüklüğüyle korkutucu.

Buzuldan kopup etrafa yayılan parçalar buzdan heykeller gibi. En keyifli anlardan biri de, denizden toplanan buzullarla soğutulmuş viskiyi yudumlamak. Dünyanın başlangıcını içiyormuş gibi bir hisse kapılıyorsunuz.

Kimsesiz kent: Matera

Matera, İtalya’nın güneyinde, Basilicata bölgesinde, yarı terk edilmiş kent. Bu kenti, ‘İsa Buraya Uğramadı’ romanının yazarı Carlo Levi’nin peşinde koştururken keşfetmiştim.

Kentin geçmişi MÖ 7. Yüzyıla dayanıyor. Tüf kayaları oyularak yapılmış evler, bir zamanlar kent halkının yaşadığı mağaralar insanı şaşırtıyor. 2019 yılında ise Avrupa’nın Kültür başkentlerinden biri olacak.

Cennet fiyortlar: Lofoten Adası

Norveç’in Lofoten Adası, bence bu dünyanın en güzel toprak parçalarından biri. Issız balıkçı köyleri, küçücük lokantalar ,

cennet benzeri fiyortlar, rengârenk evlerin süslediği koylar... Eğer bir süre dünyadan kopmak, kulaklarınıza biriken kent pisliklerini temizlemek, gözlerinizi maviyle doyurmak istiyorsanız, Lofoten’in adını bir kenara yazın. Burada yediğiniz somon balığının tadını başka bir yerde bulamayacağınızı da unutmayın.

Adalar ve göller diyarı: Finlandiya

Finlandiya’da her hangi bir bölge yerine tüm ülkeyi öneriyorum. 188 bin göl, 179 bin ada, el değmemiş bir doğa, dünyanın en temiz havası.

Kışın köpeklerin çektiği kızaklarla yolculuk. Doğmayan güneş ve gökyüzünde oynaşan mavili yeşilli kutup ışıkları. Buzdan oteller, üstü camla kaplı modern İglolarda kar yağışını seyrederek uyumanın keyfi. Böylesine güzel bir ülkenin her köşe bucağı sizi bir süreliğine mutlu edecektir eminim.

Mayalar’ın ülkesinde: Belize

Orta Amerika’nın en fakir ülkelerinden biri olan Belize, konuklarına birçok seçenek sunuyor. Örneğin yağmur ormanlarında unutulmaz yolculuklar.

Küçük kulübelerde gecelerken, ormanın derinliklerinden gelen bilmediğiniz garip hayvan sesleri.

Yürürken önünüze çıkan tarantulalar, çığırtkan maymunlar, zehirli yılanlar. Sık çalıların ve ağaçların sakladığı Maya tapınaklarının sunduğu geçmişin gizemli yaşamı harika…

Doğa hâlâ vahşi: Alaska

Alaska, insanın elinden kendini (şimdilik) kurtarmayı becerebilmiş bir bölge. Doğa hâlâ vahşi. Hayvanlar, özellikle ayılar özgürlüğün tadını çıkartabiliyor.

Beyaz yeleli kahverengi kartalları havada süzülürken izlemek heyecan verici. Göller buz tutmadığı zamanlar, gökyüzünün aynası gibi. Tek olumsuzluk, yaz aylarında saldırıya geçen sivrisinek orduları.

Dünyanın damındaki güzel: İzlanda

İzlanda, dünyanın en tepesindeki güzel. Konuklarına sunacağı çok şey var. Örneğin dünyanın en büyük buzulu burada... Yeraltından fışkıran sıcak suların oluşturduğu havuzlarda yüzme keyfide bu küçük ülkede. Hâlâ dumanlar tüttüren yanardağın heyecan verici görüntüsü de ziyaretçileri etkiliyor.

Fiyortlardaki küçük balıkçı köyleri, Kuzey Kutbu’na doğru uzanan buz denizinin ürpertici görüntüsü, şansınız varsa sular püskürterek kıyıya yakın yüzen balinalar ve kış geceleri kutup ışıkları…

Sokakta ziyafet: Chang Mai

Tayland denince çoğunluğun aklına ya Bang Kong ya da turistik adalar gelir. Benim aklıma ise hemen kuzeydeki kent Chang Mai geliyor.

Burası dünyanın sokak yemekleri cenneti... Haftanın belirli günlerinde kurulan yemek pazarları, özellikle fotoğraf meraklılarının çok ilgisini çekecektir.

Avrupa’nın bittiği ada: Svalbard

Kuzey Kutbu’nun komşusu Svalbard Adası, Avrupa medeniyetinin bittiği nokta. Onun biraz ötesinde yaşam yok. Kutup Ayılarının hükümranlığındaki buzlarla kaplı bir ada burası. Svalbart, 19 Nisan ile 23 Ağustos arasında güneş hiç batmıyor. Tabii gecesi olmayan günlerin bir de gündüzü olmayan geceleri var.

28 Ekim ile 14 Şubat arasında ise güneş yüzünü hiç göstermiyor. Kendi kullandığınız köpeklerin çektiği kızaklarla çevre turu yapabilirsiniz. Veya tekne ile kıyı kıyı adaları gezebilirsiniz. Buzulların önünde fotoğraf çekip, uçurumlara yuva yapan kırmızı gagalı kuşları, Kutup Martılarını, Karatavukları izleyip, balinaları seyredebilirsiniz.