GeriSeyahat En güzel gündoğumu noktaları
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
En güzel gündoğumu noktaları

En güzel gündoğumu noktaları

Anadolu’nun adı Yunanca’dan geliyor, ülkenin doğusunda kaldığımız için "güneşin doğduğu yer" anlamında kullanılıyor. Yine aynı dilde İtalya ise "güneşin battığı yer" olarak adlandırılıyor. Binlerce yıldır çok farklı medeniyetlere ev sahipliği yapan topraklarımız, günü ve güneşi en güzel şekilde karşılayabileceğiniz köşelerle dolu.

NEMRUT DAĞI

Zeus ve Apollo’yla güne başlayın


Dişlerinizin takırdamasına aldırmıyorsanız sabahın ikisinde yollara düşüp, Nemrut’ta battaniye altında güneşe hoşgeldin diyebilirsiniz. Kahta’nın petrol kuyuları arasından Nemrut’a giden yolda sıradışı mekanlar var. Dokuz kilometre kuzeydeki Karakuş, Nemrut’a heykelleri diktiren I. Antiokhus’un eşinin mezarının olduğu yer. Dokuz kilometre daha gittiğinizde karşınıza 1800 yıllık Roma köprüsü Cendere çıkıyor. Üzerinde dört sütun varmış, biri eksik. İmparator Karakalla taht kavgası yüzünden kardeşi Geta’yı öldürünce, onu temsil eden sütunu kaldırmışlar. Geriye babası Septimius Severus, annesi Julia Donma ve Karakalla’nın sütunları kalmış. Harran’daki Sin Tapınağı’na giden Karakalla ishal olup bir çalılığın arkasına gittiğinde, terfi ettirmediği er tarafından öldürülmüş; etme bulma dünyası...

Kendini tanrılarla bir tutan I. Antiokhus’un 2150 metrelik Nemrut zirvesindeki mezarına vardığınızda, nefesiniz kesiliyor. Hem yorgunluktan hem de gördüklerinizden. İ.Ö. 50’li yıllarda yaşayan, kendini hem Pers imparatoru Darius’un, hem de onun ezeli rakibi Büyük İskender’in soyundan gören Kral I. Antiokhus, baş tanrı Zeus’tan tutun, en güçlü mitolojik figür Herkül’e kadar bir çok devasa heykeli dağın başına, gücünün sembolü olarak diktirmiş. Mezarın olduğu höyük, 50 metre yüksekliğinde. Henüz içine girilememiş. Höyüğün doğu ve batı cephelerindeki terasların her birinde dokuz heykel var. Heykel gruplarının iki başına kartal ve aslanlar konulmuş. Tanrı konumundaki, I. Antiokhus, bereket tanrıçası Tykhe, baş tanrı Zeus, güneş tanrısı Apollo ve güç tanrısı Herkül sırayla dizilmişler. Tahtlarda oturan heykeller dokuz metre yüksekliğindeymiş. Depremlerde, insan boyuna yakın kafaları aşağıya düşmüş.

ÖLÜDENİZ

Babadağ’dan denize süzülün

Türkiye’nin turizm afişlerini süsleyen Ölüdeniz en güzel gündoğumu mekanlarından. Hisarönü’nden sahile indiğinizde karşınıza önce Belcekız Plajı çıkıyor, devamında Ölüdeniz var. Plajın girişi paralı; içeride denizin gölle birleştiği noktada o muhteşem manzarayı görüyorsunuz. Çakıl taşlı plajı, mavinin farklı tonları, zamanı durduran kıpırtısız suyuyla bir yeryüzü cenneti. Hafta sonunda uzak durun, kalabalık cenneti cehenneme çevirebiliyor. Güne en güzel başlama yolu Ölüdeniz’in hemen üzerindeki 2000 metrelik Babadağ’dan yamaç paraşütüyle, görkemli manzara eşliğinde cennete süzülmek. Çevrede çok güzel koylar, ağırlıkla kilise ve manastırlardan oluşan Bizans kalıntıları var. Diğer gündoğumu alternatifleri Gemiler Adası’ndaki 7. yüzyıldan kalma manastır ve ekolojik turizm mekanı Kelebekler Vadisi.

TERMESSOS

Pamfilya Vadisi güneşle yıkanırken orada olun


Güllük Dağı Milli Parkı’ndaki Termessos, bana göre, Türkiye’deki en çarpıcı antik şehirlerden. Peru’daki Machu Picchu kadar güzel. Güllük Dağı’nda yaklaşık 1000 metrelik rakımda. 20 dakikalık yürüyüşle ulaşılıyor. Dağın eski adı Solymus’dan dolayı halkı Solimi diye anılırmış. Ticaret yollarını kontrol eden savaşçılar, Büyük İskender’in bile gözünü korkutmuş. O gün bilinen dünyanın yüzde 90’ını fetheden İskender, ne halleri varsa görsünler, deyip yoluna devam etmiş. Termessos’un beş bin kişilik tiyatrosu akıllara ziyan bir yapı. Dağın başında rastlamak çok şaşırtıcı. Sabahın ilk ışıkları Güllük Dağı’nın ardında beliriyor. Güneşi selamlayıp, diğer kalıntıların arasından yukarı çıktığınızda şehrin mezarlığıyla karşılaşıyorsunuz. Yüzlerce lahit doğaya karışmış. Yolun sonunda orman bekçisinin kulesi, altınızda ise güneşle yıkanan, gözalıcı Pamfilya Vadisi var.

BOZCAADA

Limanda çayınızı yudumlayın

Bir adada günü karşılamak, güneşin Anadolu’dan yükseldiğini görmek çok keyifli. Balıkçılar birbirine "rastgele" deyip, deryanın koynuna doğru ilerlerken, Bozcaada Limanı’ndaki bir kahvede günün ilk çayını ince belli bardaklarda içmek ve Ezine üstünde yükselen güneşin eşliğinde yeni günü selamlamak lazım. Bağları, şarabıyla ünlü adada hep hoş bir esinti var, üzümlerinin lezzetinin bu nemli rüzgarla geldiği söyleniyor. Evliya Çelebi, Seyahatname’sinde, "Dünyanın en güzel çavuş üzümlerinin yetiştiği yer" diyor. Limanın üstündeki kaleye Fenikeliler başlamış, Fatih Sultan Mehmet bitirmiş. Adanın arkasındaki Ayazma Plajı’nın kumunun şifalı olduğu söyleniyor. Sabah güneşini buradan ya da biraz ilerideki Mermer Burnu’ndan karşılayabilirsiniz.

BERGAMA

Barajdan yükselen güneşi Trajan Tapınağı’nda karşılayın

Bergama Antik Çağ’da Atina’ya rakip olmuş, adını tarihe altın harflerle kazımış bir şehir. Bugünkü Bergama ilçesinin hemen yukarısındaki Akropol, konumu itibariyle çok etkileyici. Asırlarca kraliyet ailelerine ve kamu binalarına ev sahipliği yapmış. Berlin’deki Zeus Sunağı buradan götürülmüş. Tam tepedeki Trajan Tapınağı, Roma mimarisinin başyapıtlarından. Güneşin ilk ışıklarını binlerce yıllık bu yapıların üzerinde görmenin etkisi müthiş. Bergama’nın dünya tarihinde çok önemli bir yeri var. Antik çağda dünyada iki büyük kütüphane bulunuyormuş: 500 bin kitaplı İskenderiye ve 200 bin kitaplı Bergama Kütüphanesi. Mısırlılar geride kalma kaygısıyla papirüs ihracatını durdurmuş. Kral II. Eumenes küplere binmiş, bilginlere alternatif materyal bulmalarını emretmiş. Kurutulmuş hayvan derisinden Bergama káğıdını icat etmişler, kelime Batı dillerine parşömen olarak geçmiş. Bergama’daki eski Mısır tanrı ve tanrıçalarına adanmış Roma Tapınağı "Kızıl Avlu" bugün cami. Hipokrat’tan sonra antik dünyanın yetiştirdiği en ünlü tıp adamı Galenos, 2. yüzyılda bu kentte yaşamış. İlçe girişindeki Asklepion, Antik Çağ’da, dünyadaki üç hastaneden biri. Tedavi için psikolojiden tutun, çamur banyolarına, bitki tedavisinden kutsal suya kadar her yolu denemişler. Su, açık hava, güzel ortam ve dinlenmenin en iyi tedavi yolu olduğunu keşfetmişler. Sağlığı sembolize ettikleri yılan günümüzde de tıbbın simgesi.

False