Deniz İNCEOĞLU
Son Güncelleme:
Bütün kardeş şehirleri bisikletle ziyaret ediyorum
İstanbul Beşiktaş Belediyesi’nin kardeş şehri Almanya Erlangen’in Belediye Başkanı Dr. Siegfreid Balleis (53), bir Türkiye hayranı. 1979 yılından beri vakit buldukça ziyaret ediyor. Şimdi amacı, birbirine hem sanatsal, hem kültürel, hem de yapısal açıdan benzeyen bu iki şehrin bağlarını sağlam tutmak.
Bunun için 25 Ağustos’ta noter, avukat, şirket başkanları ve ekonomistlerden oluşan toplam 13 kişiyle birlikte Erlangen’den İstanbul’a doğru bisikletle yola koyuldu. Üç grup halinde günde ortalama 300-350 km. yaparak dokuz günde Avusturya, Slovakya, Macaristan, Romanya ve Bulgaristan’ı geçip İstanbul’a ulaştılar. "Bisiklet kullanmak her gün yaptığım bir şey. Diğer kardeş şehirlerimizi de böyle ziyaret ediyoruz" diyen Balleis’la bu ilginç macerasını ve Beşiktaş ile Erlangen’i konuştuk.
Neden bisikletle seyahat ediyorsunuz?
- Jena ve Erlangen arasında bir koşu düzenlenmesine karar verilmişti. Ama 2 bin kilometrenin koşulamayacağına karar verdikten sonra bu aktiviteyi bisikletle gerçekleştirebileceğimizi düşündük. Sonra bu yavaş yavaş gelenek haline geldi.
Bir belediye başkanı olarak, işe de bisikletinizle mi gidiyorsunuz?
- Tabii ki. Zaten Erlangen’da bisiklet kullanmak neredeyse bir gelenektir. Ayrıca bu hem sağlığımız, hem de hava kirliliği için önemli.
ROMANYA DAĞLARI ZORLADI
Daha önce ne zaman Türkiye’ye gelmiştiniz?
- Türkiye’ye ilk kez 1979 yılında genç politikacılar için düzenlenen bir turla gelmiştim. İstanbul, Ankara ve birkaç gün de Anadolu’ya gitmiştik. Daha sonra tatil için burayı tercih etmeye başladım. Kardeş şehir görüşmeleri içinse ilk defa 2001 yılında geldim. Bu seneki geliş sebebim ise Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal’ı ilk kez makamında ziyaret etmek ve yeni projeler üzerinde konuşmaktı.
Türkiye’ye gelmek için ne zaman yola çıktınız?
- 25 Ağustos’ta yola çıkıp toplam sekiz etapta yolu bitirdik. Bunun içinde bir gün Karadeniz’de dinlenmemiz de var. Erlangen’dan Avusturya sınırındaki Passau şehrine, oradan da Avusturya-Slovakya sınırındaki Heimburg’a gittik. Üçüncü gün Heimburg’tan Budapeşte’ye varıp dinlendikten sonra dördüncü gün Romanya’daki Lugoy şehrine geçtik. Güneye doğru inip Bulgaristan sınırına yakın Turnumakarile’ye gittik. Romanya’da bir gün daha kalıp küçük yerlere uğrayarak buraya vardık.
Günde ne kadar bisiklet sürüyordunuz?
- Her birimiz günde toplam 100 kilometre sürüyorduk. Üç takım halinde kullanıyorduk bisikletleri. Yani günde 300-350 kilometre arasında yol yapıyorduk. Diğerleri de arkadan eşlik eden otomobillerde geliyordu.
100 kilometre gitmeniz kaç saat sürüyordu?
- Yolda dağ yoksa dört saat, varsa altı ya da yedi saat sürüyordu. Yani Romanya’daki dağlar bizi zorladı diyebilirim.
Buraya gelirken geçtiğiniz şehirlerden en beğendiğiniz hangisi oldu?
- Samimiyetle söylemeliyim ki Macaristan geçtiğim ülkeler arasında en gelişmişiydi. Romanya’ya geçtiğinizde ise fakirlikle karşılaşıyorsunuz. Ayrıca yolları da çok bakımsız. Çukurlar neredeyse tüm gün sele üzerinde duran vücudumuzu daha fazla yordu. O kadar yol geldikten sonra zıplayıp durmak pek hoş olmuyor. Bulgaristan’da ise çok şaşırdım. Tabii ki çok gelişmiş bir ülke olduğunu söyleyemeyeceğim ancak Romanya’ya göre çok daha iyiydi. Ama Türkiye’ye geldiğimde çok mutlu oldum. Çünkü burası her ne kadar Macaristan kadar gelişmiş olmasa da diğerlerinden çok daha farklı.
Peki yolculuk sırasında ülkelerin kültürlerini inceleme şansı bulabildiniz mi?
- Açıkçası, günde 400 kilometre yapmamız gerektiği için yollardan ve otellerden başka pek bir şey görmedik. Sürekli boş olan yan yolları kullandığımız için de geçerken kültürü anlatacak çok fazla şeyle karşılaşamadık. Sadece Budapeşte’ye gittiğimizde parlamentoyu gezdik. Bir de Heimburg’daki eski Roma şehirlerinden Petronelli’yi görme şansımız oldu.
Bu uzun yolculukta başınıza kötü bir şey geldi mi?
- Toplam üç yaralı verdik (gülüyor). Bir kişi baş parmağını incitti, biri de dizini. Diğeri de çok yorgun düştü. Bir de yolun sonuna doğru yağmura yakalandığımız için boğazlarımda biraz problem yaşadım ama hepsi bu.
ŞEFTALİ, ŞARAP, TEŞEKKÜR
Tatile de bisikletle mi çıkarsınız, nerelere gidersiniz?
- Ağustos başında eşimle birlikte Avusturya’daki Alp Dağları’nda güzel bir bisiklet turu yaptık. İtalya’ya da geçtik ve toplam beş gün sürdü. Dağlarda zorlanmadık diyemeyeceğim ama iyi antrenmanlı olduğumuzdan sağ salim turu bitirdik. Bunun dışında tatile gitmek için her zaman aynı yerleri tercih etmemeye çalışıyorum. Ama İtalya, Türkiye ve Yunanistan’ı seviyorum. Yani tam bir Akdeniz aşığıyım.
Türkiye’ye bu kadar sık gelip gidiyorsunuz, biraz Türkçe öğrenebildiniz mi?
- Cümle kuramıyorum ama en sevdiğim şeyleri söyleyebiliyorum; şeftali, şarap gibi. Bunun dışında "teşekkür" edip "merhaba" da diyebiliyorum.
ÜNİVERSİTE VE KÜLTÜR ŞEHRİ ERLANGEN
Almanya’nın tıp alanında ilerlemiş, Bavyera’nın ikinci büyük üniversitesi Erlangen’de bulunuyor. Kent içi ulaşımda bisiklet yaygın olarak kullanılıyor ve teşvik ediliyor. Öğrenci ve iş hayatı ile sosyal hayatın bir sentez oluşturduğu Erlangen aynı zamanda ülke ekonomisi açısından önemli bir merkez olma özelliği taşıyor. Şehirdeki önemli kültür etkinlikleri arasında yaz mevsiminde Friedrich Alexander Üniversitesi’nin bahçesinde düzenlenen festival, Frankfurt Kitap Fuarı’ndan önce düzenlenen ve ülkenin önemli edebiyat organizasyonu sayılan Şairler Festivali ile bir halk festivali olan Bergkirchweih Bira Festivali sayılabilir.
Neden bisikletle seyahat ediyorsunuz?
- Jena ve Erlangen arasında bir koşu düzenlenmesine karar verilmişti. Ama 2 bin kilometrenin koşulamayacağına karar verdikten sonra bu aktiviteyi bisikletle gerçekleştirebileceğimizi düşündük. Sonra bu yavaş yavaş gelenek haline geldi.
Bir belediye başkanı olarak, işe de bisikletinizle mi gidiyorsunuz?
- Tabii ki. Zaten Erlangen’da bisiklet kullanmak neredeyse bir gelenektir. Ayrıca bu hem sağlığımız, hem de hava kirliliği için önemli.
ROMANYA DAĞLARI ZORLADI
Daha önce ne zaman Türkiye’ye gelmiştiniz?
- Türkiye’ye ilk kez 1979 yılında genç politikacılar için düzenlenen bir turla gelmiştim. İstanbul, Ankara ve birkaç gün de Anadolu’ya gitmiştik. Daha sonra tatil için burayı tercih etmeye başladım. Kardeş şehir görüşmeleri içinse ilk defa 2001 yılında geldim. Bu seneki geliş sebebim ise Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal’ı ilk kez makamında ziyaret etmek ve yeni projeler üzerinde konuşmaktı.
Türkiye’ye gelmek için ne zaman yola çıktınız?
- 25 Ağustos’ta yola çıkıp toplam sekiz etapta yolu bitirdik. Bunun içinde bir gün Karadeniz’de dinlenmemiz de var. Erlangen’dan Avusturya sınırındaki Passau şehrine, oradan da Avusturya-Slovakya sınırındaki Heimburg’a gittik. Üçüncü gün Heimburg’tan Budapeşte’ye varıp dinlendikten sonra dördüncü gün Romanya’daki Lugoy şehrine geçtik. Güneye doğru inip Bulgaristan sınırına yakın Turnumakarile’ye gittik. Romanya’da bir gün daha kalıp küçük yerlere uğrayarak buraya vardık.
Günde ne kadar bisiklet sürüyordunuz?
- Her birimiz günde toplam 100 kilometre sürüyorduk. Üç takım halinde kullanıyorduk bisikletleri. Yani günde 300-350 kilometre arasında yol yapıyorduk. Diğerleri de arkadan eşlik eden otomobillerde geliyordu.
100 kilometre gitmeniz kaç saat sürüyordu?
- Yolda dağ yoksa dört saat, varsa altı ya da yedi saat sürüyordu. Yani Romanya’daki dağlar bizi zorladı diyebilirim.
Buraya gelirken geçtiğiniz şehirlerden en beğendiğiniz hangisi oldu?
- Samimiyetle söylemeliyim ki Macaristan geçtiğim ülkeler arasında en gelişmişiydi. Romanya’ya geçtiğinizde ise fakirlikle karşılaşıyorsunuz. Ayrıca yolları da çok bakımsız. Çukurlar neredeyse tüm gün sele üzerinde duran vücudumuzu daha fazla yordu. O kadar yol geldikten sonra zıplayıp durmak pek hoş olmuyor. Bulgaristan’da ise çok şaşırdım. Tabii ki çok gelişmiş bir ülke olduğunu söyleyemeyeceğim ancak Romanya’ya göre çok daha iyiydi. Ama Türkiye’ye geldiğimde çok mutlu oldum. Çünkü burası her ne kadar Macaristan kadar gelişmiş olmasa da diğerlerinden çok daha farklı.
Peki yolculuk sırasında ülkelerin kültürlerini inceleme şansı bulabildiniz mi?
- Açıkçası, günde 400 kilometre yapmamız gerektiği için yollardan ve otellerden başka pek bir şey görmedik. Sürekli boş olan yan yolları kullandığımız için de geçerken kültürü anlatacak çok fazla şeyle karşılaşamadık. Sadece Budapeşte’ye gittiğimizde parlamentoyu gezdik. Bir de Heimburg’daki eski Roma şehirlerinden Petronelli’yi görme şansımız oldu.
Bu uzun yolculukta başınıza kötü bir şey geldi mi?
- Toplam üç yaralı verdik (gülüyor). Bir kişi baş parmağını incitti, biri de dizini. Diğeri de çok yorgun düştü. Bir de yolun sonuna doğru yağmura yakalandığımız için boğazlarımda biraz problem yaşadım ama hepsi bu.
ŞEFTALİ, ŞARAP, TEŞEKKÜR
Tatile de bisikletle mi çıkarsınız, nerelere gidersiniz?
- Ağustos başında eşimle birlikte Avusturya’daki Alp Dağları’nda güzel bir bisiklet turu yaptık. İtalya’ya da geçtik ve toplam beş gün sürdü. Dağlarda zorlanmadık diyemeyeceğim ama iyi antrenmanlı olduğumuzdan sağ salim turu bitirdik. Bunun dışında tatile gitmek için her zaman aynı yerleri tercih etmemeye çalışıyorum. Ama İtalya, Türkiye ve Yunanistan’ı seviyorum. Yani tam bir Akdeniz aşığıyım.
Türkiye’ye bu kadar sık gelip gidiyorsunuz, biraz Türkçe öğrenebildiniz mi?
- Cümle kuramıyorum ama en sevdiğim şeyleri söyleyebiliyorum; şeftali, şarap gibi. Bunun dışında "teşekkür" edip "merhaba" da diyebiliyorum.
ÜNİVERSİTE VE KÜLTÜR ŞEHRİ ERLANGEN
Almanya’nın tıp alanında ilerlemiş, Bavyera’nın ikinci büyük üniversitesi Erlangen’de bulunuyor. Kent içi ulaşımda bisiklet yaygın olarak kullanılıyor ve teşvik ediliyor. Öğrenci ve iş hayatı ile sosyal hayatın bir sentez oluşturduğu Erlangen aynı zamanda ülke ekonomisi açısından önemli bir merkez olma özelliği taşıyor. Şehirdeki önemli kültür etkinlikleri arasında yaz mevsiminde Friedrich Alexander Üniversitesi’nin bahçesinde düzenlenen festival, Frankfurt Kitap Fuarı’ndan önce düzenlenen ve ülkenin önemli edebiyat organizasyonu sayılan Şairler Festivali ile bir halk festivali olan Bergkirchweih Bira Festivali sayılabilir.