Yıldırım GÜNGÖR
Son Güncelleme:
Baharda görmeniz gereken 10 doğa harikası
Bu yıl baharın yoğun yağışlarla başlaması Avrupa’nın en zengin florasını coşturdu. Türkiye’nin farklı bölgelerindeki doğa harikaları, son yılların en zengin, en renkli görüntülerine sahne oluyor. “100 Doğa Harikası” adlı kitabı geçtiğimiz günlerde yayımlanan Atlas Dergisi fotoğrafçılarından Yıldırım Güngör, mayıs ve haziranda görülmesi gereken 10 yeri yazdı.
AMANOS (NUR) DAĞLARI
Akdeniz’deki Karadeniz
Kahramanmaraş’tan Hatay sahiline uzanan dağlar ilk bakışta doğal dokusuyla dikkat çekmez. Oysa, dünyanın 25 Önemli Biyolojik Çeşitlilik Merkezi arasında. Avrupa’nın korumada öncelikli 100 orman alanından biri. Faunası, Karadeniz’in zenginliğiyle yarışıyor. 20’si yeryüzünde sadece burada, 251’i sadece Türkiye’de görülen 1580 takson barındırıyor. Baharda büyüleyici tablolar sunuyor. Göçmen kuşların geçtiği nisan - haziran arası ideal zamanı. Akdeniz’in tipik bitki örtüsü, maki, kızılçam, Toros göknarı, sedirler 850 metre irtifaya kadar görülüyor. Çok yağış aldığı için bu zenginliğe ilaveten, Doğu Karadeniz’in doğu kayını, gürgeni, porsuk, ışılgan, ıhlamur ağaç türleri de yetişiyor.
Sıradağlar hem yırtıcı hem de süzülen kuşların göç yolunda. İlkbahar ve yaz sonunda gökyüzü şenlik yerine dönüyor: Ak pelikan, kaşıkçı, turna, sakarca, boz kaz, şahin, arı şahini, küçük akbaba, saz delicesi, yaz atmacası, küçük orman kartalı, yılan kartalı bunlardan bazıları. Ayrıca nesli tükenmekte olan İzmir yalıçapkını, gökkuzgun, tavşancıl ve ebabil kuşunun üreme alanı. Bozulmamış ormanlar, sarp kayalıklar, mağara, derin vadilerde karaca, yabankeçisi, vaşak, tilki, yaban kedisi, oklukirpi yaşıyor. Çizgili sırtlan Avrupa’da sadece bu bölgede görülüyor. 12 tür kelebeğinden Büyük Esmer sadece burada yaşıyor.
ANZER YAYLASI
500 tür çiçekten 80’i endemik
Rize’nin İkizdere ilçesine 35 kilometre uzaklıkta. Sırtını 3000 metre yüksekteki dağlara yaslayan yayla iki mahalleden oluşuyor. En ünlü ürünü dünyaca tanınan Anzer Balı. 80’i sadece bu bölgede yetişen, 500 civarında çiçek türü yetişiyor çevrede. Ormanlar iki bin metreye kadar yükseliyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca 2006’da Turizm Koruma ve Gelişme Bölgesi ilan edildi. Mayıs, haziran aylarının özelliği bölgedeki buzul göllerinin etkileyici manzaralar sunması. Temmuzda üzerlerindeki kar eriyince göllerin görüntüleri de değişiyor. Meşhur çiçekleri nisan başında dağların eteklerinde açıyor. Havalar ısındıkça zirvelere doğru tırmanıyor. Haziran ayı Anzer ve altındaki alanlarda çiçek zenginliğini gözlemlemek için en uygun zaman. Sonrasında çiçekler de yükseklere çekiliyor.
ÇILDIR
Baharda ağlayan göl
Kars, Ardahan sınırında, 1559 metre irtifada. Baharda, çiçek tarlalarıyla çevrili bir kuş cennetine dönüşüyor. Dört endemik bitki türünden üçü yok olma tehlikesi altında. “Cirsium eliasianum” yeryüzünde sadece burada yetişiyor. 120 kilometrelik alana yayılan göle baharda tepeli pelikan, angıt, turna, şahin, küçük orman kartalı gibi kuşlar geliyor. Gölün en derin yeri 30 metre. Göl, Papa Dağı’dan inen lavların dere çektiği set sayesinde oluşmuş. Kışın 1,5 kalınlığındaki buzla kaplanıyor. Balıkçılar buzu kırıp, aynalı sazan avlıyor. Baharda buzlar erirken muhteşem bir manzara çıkıyor ortaya. Buzların altında gözyaşını andıran hava kabarcıkları beliriyor. İşte bu nedenle bir başka adı Ağlayan Göl.
GİRESUN DAĞLARI
Orman güllerinin kokusu unutulmaz
Karadeniz’in doğa harikası Giresun, dağlarındaki canlı zenginliğiyle de ön plana çıkıyor. Göknar, ladin, kızılçam, meşe, kızılağaç, ıhlamur gibi ağaç türlerinden oluşan karışık ormanları, akarsuları, gölleri, bozkırları doyumsuz manzaralar sunuyor. İlkbaharın mucizesi, farklı renklerde açan orman gülleri(Rhododendron). Keskin kokusu da renkleri kadar etkileyici. Mayısta sahile yakın yerlerde açıyor. Havalar ısındıkça dağlara tırmanıyor.
ARTABEL GÖLLERİ
Gavur Dağı’nın pırlantaları
Doğu Karadeniz’de Gümüşhane’nin Tortul ilçesi sınırlarında. Gavur Dağları’ndaki göllerin çevresi 1998’de Tabiat Parkı ilan edildi. 2007’de UNESCO’nun küresel jeopark ağına dâhil edildi. Kış aylarında yolları karla kaplanıp geçit vermiyor. Çevresindeki üç vadide 141 farklı türde bitki yetişiyor. Bunlardan 12’si endemik. Bir kısma yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Artabel’de iki farklı jeolojik zamanda, volkanik aktiviteyle oluşmuş 18 buzul gölü bulunuyor. Çevredeki sarıçam ve göknar ormanlarında, bozayı, kızıl keçi, yaban domuzu, kurt, çakal, tilki, gelincik, kaya kansarı, porsuk, cüce yarasa, kaz, keklik, doğan, kartal gibi canlıları gözlemlemek mümkün. Dere ve göllerde alabalık, yılanbalığı yaşıyor. Bölgenin haziran sonrasındaki çiçek zenginliği de gözalıcı.
İĞNEADA LONGOZU
En iyi korunan subasar orman
Dünyanın en önemli bitki alanlarından İğneada Longozu, Kırklareli’nin Karadeniz kıyısında. Bulgaristan sınırının 15 kilometre yakınındaki Istıranca Dağları’nın eteğinde. Denize akan üç dere, sahil boyunca 10 kilometre uzanan, 300 metre genişliğindeki kum tepesiyle engellenince taşarak ormanların zeminin kaplamış. Longoz, yani subasar alan, üç farklı bölgeden oluşuyor: 43 hektarlık Erikli Gölü, 266 hektarlık Mert Gölü, hafif tuzlu 5 hektarlık Saka Gölü longozu. Bölgede iki ayrı göl daha bulunuyor: Avrupa-Sibirya tatlısu florasını içeren 19 hektarlık Hamam Gölü ve 10 hektarlık Pedina Gölü. İğneada Longozu’nun tümü, farklı statülerde koruma altında. Ormanlarında kızılağaç, dişbudak, meşe ve sadece subasarlarda görülen nadir bitkiler yetişiyor. Türkiye’deki toplam 454 kuş türünün 194’ünü bölgede gözlemlemek mümkün. Akkuyruklu kartal, küçük kerkenez, küçük orman kartalı, balaban, çizgili ötleğen, kara gerdanlı dalgıç, su tavuğu, kartal, şahin, doğan, delicenin yaşam ve üreme alanı. Beş gölde 28 tür balık yaşıyor. Sekizi korunması gereken türlerden. Ayrıca suda ve karada yaşayan 16 tür canlı Bern Sözleşmesi’yle koruma altında. Yusufçuk, benekli bakır kelebeği dahil 310 tür böcek, karaca, porsuk, tilki dahil 46 tür memeli İğneada’nın zenginlikleri arasında. Bu zenginliği gözlemlemek için en uygun mevsim bahar.
KARASU KUMULLARI
Türkiye’nin yeni bitkileriyle tanışın
Adapazarı’nının Karasu ilçesinde. Sakarya Nehri’nin Karadeniz’e döküldüğü noktadan batıya doğru yaklaşık 26 kilometre uzanıyor. Kumul, bataklık ve subasar ormanları baharda muhteşem bir çiçek örtüyle kaplanıyor. Kumulunda tehlike altındaki altı tür yetişiyor. Türkiye florasına yeni eklenen hydrocotyle vulgaris, leucojum aestivum gibi endemik türler de bulunuyor. Acarlar Gölü ve longozu birinci derecede sit alanı. Ancak habitat henüz incelenmedi. Daha vahimi, birçok bölgesi imara açıldı.
BİNBOĞA DAĞLARI
Baran cücesini sadece burada görebilirsiniz
Muscari glumaceum isimli sümbül yeryüzünde sadece Kayseri ile Kahramanmaraş arasındaki Binboğa Dağları’nda yetişiyor. Mayısta açmaya başlıyor, haziranda tüm kırları kaplıyor. Anadolu zıpzıpı ve Bavius kelebekleri, sürüngenlerden Baran Cücesi de bölgenin endemik canlılarından. Bu sıra dağlar, Orta Toroslar’da Göksu ve Göksun ırmakları arasında güneybatı-kuzeybatı doğrultusunda uzanıyor. Yükseltisi güneyden kuzeye artıyor. En yüksek noktası 2935 metreyle Işık Dağı. Güneye doğru vadilerle parçalandığı için geçilmezmiş gibi görünüyor. Doğuya doğru yüksekliği 1500 - 2000 metre arasındaki platolara dönüşüyor. Bir zamanlar boylu boyunca uzanan ormanlar katledilmiş. Güngeçtikçe bozkıra dönüşen dağlar hâlâ önemli bir endemik bitki alanı. Ancak hiçbir koruma önlemi alınmıyor. Göknar, ardıç, karaçam, meşe ve tek tük karışık iğne yapraklı ormanlarda 44 bitki taksonu tespit edilmiş. Muscari glumaceum adlı sümbülün yanısıra nesli tehlike altındaki anthemis adonidifolia, centaurea, haussknechtii, ferula longipedunculata, graellsia davisiona, silene balansae bu bölgede gözlemlenebiliyor.
ERZURUM BATAKLIĞI
Sürmeli kızkuşu ve angıtın yurdu
1500 yıl önce Horenli Moses, bölgenin çok yeşil, verimli olduğunu yazmış. Ekşi meyveler yetişir, halk gölün leziz balıkları, kuşlarıyla beslenirmiş. Evliya Çelebi ise Erzurum Bataklığı’nı övmekle bitiremiyor. 19. yy’daki halini gezgin Robert Curzon’dan öğreniyoruz: “Görmeyenlerin inanması mümkün değil. Bu bataklıklarda o kadar çok kuş var ki, yerde toprak, gökte güneş görünmüyor. 172 tür kuş yaşıyor.”
Fırat’ın kollarından Karasu’yla sulanan bataklık 1960’larda sıtmayla mücadele için kurutuldu. Kuşları azaldı. Bugün 1200 hektarlık araziden petrol hattı geçiyor. Yine de çok canlı. Yakında koruma altına alınacak. Bu aylarda bataklık çevresinde nesli tehlikedeki sürmeli kızkuşunu, angıt, turna ve akkanatlı sumruyu, büyük korubeni kelebeğini görebilirsiniz.
NALLIHAN KUŞ CENNETİ
Karaleyleğin son sığınağı
Ankara’nın Nallıhan İlçesine bağlı Davutoğlan Köyü’nde. 1994’te Milli Parklar Genel Müdürlüğü’ne bağlandı. Sakarya Nehri’yle besleniyor, bozkır, kayalık gibi farklı eko sistemleri içeriyor. Göç yolunda. 163 tür kuş arasında, nesli tehlikedeki karaleylek, en çok burada bulunuyor. Gökdoğanın 30 üreme alanından biri. Türkiye’deki 6 balıkçıl türünün tamamı, kartal dahil 10 tür yırtıcı kuş, 5 tür baykuş, 35 tür su kuşu, bülbül dahil 80 tür ötücü kuş gözlemlenebilir.
Akdeniz’deki Karadeniz
Kahramanmaraş’tan Hatay sahiline uzanan dağlar ilk bakışta doğal dokusuyla dikkat çekmez. Oysa, dünyanın 25 Önemli Biyolojik Çeşitlilik Merkezi arasında. Avrupa’nın korumada öncelikli 100 orman alanından biri. Faunası, Karadeniz’in zenginliğiyle yarışıyor. 20’si yeryüzünde sadece burada, 251’i sadece Türkiye’de görülen 1580 takson barındırıyor. Baharda büyüleyici tablolar sunuyor. Göçmen kuşların geçtiği nisan - haziran arası ideal zamanı. Akdeniz’in tipik bitki örtüsü, maki, kızılçam, Toros göknarı, sedirler 850 metre irtifaya kadar görülüyor. Çok yağış aldığı için bu zenginliğe ilaveten, Doğu Karadeniz’in doğu kayını, gürgeni, porsuk, ışılgan, ıhlamur ağaç türleri de yetişiyor.
Sıradağlar hem yırtıcı hem de süzülen kuşların göç yolunda. İlkbahar ve yaz sonunda gökyüzü şenlik yerine dönüyor: Ak pelikan, kaşıkçı, turna, sakarca, boz kaz, şahin, arı şahini, küçük akbaba, saz delicesi, yaz atmacası, küçük orman kartalı, yılan kartalı bunlardan bazıları. Ayrıca nesli tükenmekte olan İzmir yalıçapkını, gökkuzgun, tavşancıl ve ebabil kuşunun üreme alanı. Bozulmamış ormanlar, sarp kayalıklar, mağara, derin vadilerde karaca, yabankeçisi, vaşak, tilki, yaban kedisi, oklukirpi yaşıyor. Çizgili sırtlan Avrupa’da sadece bu bölgede görülüyor. 12 tür kelebeğinden Büyük Esmer sadece burada yaşıyor.
ANZER YAYLASI
500 tür çiçekten 80’i endemik
Rize’nin İkizdere ilçesine 35 kilometre uzaklıkta. Sırtını 3000 metre yüksekteki dağlara yaslayan yayla iki mahalleden oluşuyor. En ünlü ürünü dünyaca tanınan Anzer Balı. 80’i sadece bu bölgede yetişen, 500 civarında çiçek türü yetişiyor çevrede. Ormanlar iki bin metreye kadar yükseliyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca 2006’da Turizm Koruma ve Gelişme Bölgesi ilan edildi. Mayıs, haziran aylarının özelliği bölgedeki buzul göllerinin etkileyici manzaralar sunması. Temmuzda üzerlerindeki kar eriyince göllerin görüntüleri de değişiyor. Meşhur çiçekleri nisan başında dağların eteklerinde açıyor. Havalar ısındıkça zirvelere doğru tırmanıyor. Haziran ayı Anzer ve altındaki alanlarda çiçek zenginliğini gözlemlemek için en uygun zaman. Sonrasında çiçekler de yükseklere çekiliyor.
ÇILDIR
Baharda ağlayan göl
Kars, Ardahan sınırında, 1559 metre irtifada. Baharda, çiçek tarlalarıyla çevrili bir kuş cennetine dönüşüyor. Dört endemik bitki türünden üçü yok olma tehlikesi altında. “Cirsium eliasianum” yeryüzünde sadece burada yetişiyor. 120 kilometrelik alana yayılan göle baharda tepeli pelikan, angıt, turna, şahin, küçük orman kartalı gibi kuşlar geliyor. Gölün en derin yeri 30 metre. Göl, Papa Dağı’dan inen lavların dere çektiği set sayesinde oluşmuş. Kışın 1,5 kalınlığındaki buzla kaplanıyor. Balıkçılar buzu kırıp, aynalı sazan avlıyor. Baharda buzlar erirken muhteşem bir manzara çıkıyor ortaya. Buzların altında gözyaşını andıran hava kabarcıkları beliriyor. İşte bu nedenle bir başka adı Ağlayan Göl.
GİRESUN DAĞLARI
Orman güllerinin kokusu unutulmaz
Karadeniz’in doğa harikası Giresun, dağlarındaki canlı zenginliğiyle de ön plana çıkıyor. Göknar, ladin, kızılçam, meşe, kızılağaç, ıhlamur gibi ağaç türlerinden oluşan karışık ormanları, akarsuları, gölleri, bozkırları doyumsuz manzaralar sunuyor. İlkbaharın mucizesi, farklı renklerde açan orman gülleri(Rhododendron). Keskin kokusu da renkleri kadar etkileyici. Mayısta sahile yakın yerlerde açıyor. Havalar ısındıkça dağlara tırmanıyor.
ARTABEL GÖLLERİ
Gavur Dağı’nın pırlantaları
Doğu Karadeniz’de Gümüşhane’nin Tortul ilçesi sınırlarında. Gavur Dağları’ndaki göllerin çevresi 1998’de Tabiat Parkı ilan edildi. 2007’de UNESCO’nun küresel jeopark ağına dâhil edildi. Kış aylarında yolları karla kaplanıp geçit vermiyor. Çevresindeki üç vadide 141 farklı türde bitki yetişiyor. Bunlardan 12’si endemik. Bir kısma yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Artabel’de iki farklı jeolojik zamanda, volkanik aktiviteyle oluşmuş 18 buzul gölü bulunuyor. Çevredeki sarıçam ve göknar ormanlarında, bozayı, kızıl keçi, yaban domuzu, kurt, çakal, tilki, gelincik, kaya kansarı, porsuk, cüce yarasa, kaz, keklik, doğan, kartal gibi canlıları gözlemlemek mümkün. Dere ve göllerde alabalık, yılanbalığı yaşıyor. Bölgenin haziran sonrasındaki çiçek zenginliği de gözalıcı.
İĞNEADA LONGOZU
En iyi korunan subasar orman
Dünyanın en önemli bitki alanlarından İğneada Longozu, Kırklareli’nin Karadeniz kıyısında. Bulgaristan sınırının 15 kilometre yakınındaki Istıranca Dağları’nın eteğinde. Denize akan üç dere, sahil boyunca 10 kilometre uzanan, 300 metre genişliğindeki kum tepesiyle engellenince taşarak ormanların zeminin kaplamış. Longoz, yani subasar alan, üç farklı bölgeden oluşuyor: 43 hektarlık Erikli Gölü, 266 hektarlık Mert Gölü, hafif tuzlu 5 hektarlık Saka Gölü longozu. Bölgede iki ayrı göl daha bulunuyor: Avrupa-Sibirya tatlısu florasını içeren 19 hektarlık Hamam Gölü ve 10 hektarlık Pedina Gölü. İğneada Longozu’nun tümü, farklı statülerde koruma altında. Ormanlarında kızılağaç, dişbudak, meşe ve sadece subasarlarda görülen nadir bitkiler yetişiyor. Türkiye’deki toplam 454 kuş türünün 194’ünü bölgede gözlemlemek mümkün. Akkuyruklu kartal, küçük kerkenez, küçük orman kartalı, balaban, çizgili ötleğen, kara gerdanlı dalgıç, su tavuğu, kartal, şahin, doğan, delicenin yaşam ve üreme alanı. Beş gölde 28 tür balık yaşıyor. Sekizi korunması gereken türlerden. Ayrıca suda ve karada yaşayan 16 tür canlı Bern Sözleşmesi’yle koruma altında. Yusufçuk, benekli bakır kelebeği dahil 310 tür böcek, karaca, porsuk, tilki dahil 46 tür memeli İğneada’nın zenginlikleri arasında. Bu zenginliği gözlemlemek için en uygun mevsim bahar.
KARASU KUMULLARI
Türkiye’nin yeni bitkileriyle tanışın
Adapazarı’nının Karasu ilçesinde. Sakarya Nehri’nin Karadeniz’e döküldüğü noktadan batıya doğru yaklaşık 26 kilometre uzanıyor. Kumul, bataklık ve subasar ormanları baharda muhteşem bir çiçek örtüyle kaplanıyor. Kumulunda tehlike altındaki altı tür yetişiyor. Türkiye florasına yeni eklenen hydrocotyle vulgaris, leucojum aestivum gibi endemik türler de bulunuyor. Acarlar Gölü ve longozu birinci derecede sit alanı. Ancak habitat henüz incelenmedi. Daha vahimi, birçok bölgesi imara açıldı.
BİNBOĞA DAĞLARI
Baran cücesini sadece burada görebilirsiniz
Muscari glumaceum isimli sümbül yeryüzünde sadece Kayseri ile Kahramanmaraş arasındaki Binboğa Dağları’nda yetişiyor. Mayısta açmaya başlıyor, haziranda tüm kırları kaplıyor. Anadolu zıpzıpı ve Bavius kelebekleri, sürüngenlerden Baran Cücesi de bölgenin endemik canlılarından. Bu sıra dağlar, Orta Toroslar’da Göksu ve Göksun ırmakları arasında güneybatı-kuzeybatı doğrultusunda uzanıyor. Yükseltisi güneyden kuzeye artıyor. En yüksek noktası 2935 metreyle Işık Dağı. Güneye doğru vadilerle parçalandığı için geçilmezmiş gibi görünüyor. Doğuya doğru yüksekliği 1500 - 2000 metre arasındaki platolara dönüşüyor. Bir zamanlar boylu boyunca uzanan ormanlar katledilmiş. Güngeçtikçe bozkıra dönüşen dağlar hâlâ önemli bir endemik bitki alanı. Ancak hiçbir koruma önlemi alınmıyor. Göknar, ardıç, karaçam, meşe ve tek tük karışık iğne yapraklı ormanlarda 44 bitki taksonu tespit edilmiş. Muscari glumaceum adlı sümbülün yanısıra nesli tehlike altındaki anthemis adonidifolia, centaurea, haussknechtii, ferula longipedunculata, graellsia davisiona, silene balansae bu bölgede gözlemlenebiliyor.
ERZURUM BATAKLIĞI
Sürmeli kızkuşu ve angıtın yurdu
1500 yıl önce Horenli Moses, bölgenin çok yeşil, verimli olduğunu yazmış. Ekşi meyveler yetişir, halk gölün leziz balıkları, kuşlarıyla beslenirmiş. Evliya Çelebi ise Erzurum Bataklığı’nı övmekle bitiremiyor. 19. yy’daki halini gezgin Robert Curzon’dan öğreniyoruz: “Görmeyenlerin inanması mümkün değil. Bu bataklıklarda o kadar çok kuş var ki, yerde toprak, gökte güneş görünmüyor. 172 tür kuş yaşıyor.”
Fırat’ın kollarından Karasu’yla sulanan bataklık 1960’larda sıtmayla mücadele için kurutuldu. Kuşları azaldı. Bugün 1200 hektarlık araziden petrol hattı geçiyor. Yine de çok canlı. Yakında koruma altına alınacak. Bu aylarda bataklık çevresinde nesli tehlikedeki sürmeli kızkuşunu, angıt, turna ve akkanatlı sumruyu, büyük korubeni kelebeğini görebilirsiniz.
NALLIHAN KUŞ CENNETİ
Karaleyleğin son sığınağı
Ankara’nın Nallıhan İlçesine bağlı Davutoğlan Köyü’nde. 1994’te Milli Parklar Genel Müdürlüğü’ne bağlandı. Sakarya Nehri’yle besleniyor, bozkır, kayalık gibi farklı eko sistemleri içeriyor. Göç yolunda. 163 tür kuş arasında, nesli tehlikedeki karaleylek, en çok burada bulunuyor. Gökdoğanın 30 üreme alanından biri. Türkiye’deki 6 balıkçıl türünün tamamı, kartal dahil 10 tür yırtıcı kuş, 5 tür baykuş, 35 tür su kuşu, bülbül dahil 80 tür ötücü kuş gözlemlenebilir.