Son Güncelleme:
Adriyatik’in kültür köprüsü
Karadağ’ın Adriyatik Denizi kıyısındaki en güzel koylarından biridir Kotor. Denizcileri ve deniz tüccarlarıyla ünlüdür. 12 ile 14’üncü yüzyıl arasında inşa edilen limandaki tarihi şehir bölgesi Ortaçağ döneminin kent hayatının çok iyi korunmuş fotoğrafını verir. UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası listesindeki bu bölge, dar sokakları, küçük meydanlarındaki kafeleriyle tarihi bir filmin platosunu andırır. Adriyatik’teki kruvaziyer turlarının popüler duraklarından biri olan Kotor, ılık iklimi, gezecek ve görecek mekánlarıyla gittikçe popülerleşen bir turizm merkezi.
21’inci yüzyıldayız, fakat bilim hálá Adriyatik’in Köprüsü unvanına sahip Kotor’daki ilk yerleşkenin tam olarak ne zaman oluştuğunu belirleyemedi. Kesin olan bilgi, Perast, Prcanj, Dobrota gibi farklı yerleşkelerden oluşan Kotor’un en az 2 bin yıllık kıyı kenti olduğu, tarihi boyunca Venedikliler, Osmanlılar, Avusturyalılar ve Fransızlar tarafından yönetildiği. Kent bu kadar eski ve köklü olduğu için tarihiyle ilgili halk arasında birçok efsane dolaşır. Örneğin söylentiye göre Kotor’un Dobrota bölgesi şöyle oluşmuştur: Dünyayı dolaşan iki maceraperest denizci gri sulara vardığında dinlenmek üzere demir atar ve kıyıya inip büyük bir kaya parçasının üzerine oturur. Denizcilerden biri elini kayanın sağ tarafına attığında bir tablet bulur. Tablette "10 adım atın ve sonra kazmaya başlayın" yazmaktadır. Denizciler tabletteki tavsiyeye uyar. Kazdıkları yerden küçük bir sandık çıkar. Sandık kendiliğinden açılır ve içinden sihirli harflerle yazılmış bir mektup çıkar: "Burası herkesin iyiliği için var." Bunun ne anlama geldiğini anlayamayan denizciler geceyi bu körfezde geçirmeye karar verirler. Gece yarısı yeniden açılan sandıktan "Uyumadan önce dileyin benden ne dilerseniz" cümlesi yükselir. Fakir denizciler taştan evler ve güzel eşler dilerler. Sabah uyandıklarında beyaz taştan evlerle karşılaşırlar. İşte Dobrota böyle kurulur. Dobrota bu nedenle de Kotor’un mutlaka ziyaret edilmesi gereken efsunlu bir bölgesi.
SAHİL ÇAKILLI DENİZ NEFİS
Kotor’un en meşhur bölgesi tarihi şehir bölümü. Venedikliler ve Osmanlılar tarafından biçimlendirilen, surlarla çevrili bu bölgede katedraller, kiliseler, küçük saraylar ve müzeler var. 5 kilometre uzunluğundaki surlara üç dev kapı açılmış. Hangi kapıdan girerseniz girin, yol sizi şehrin en ünlü binalarından birine, Sveti Tripun’a götürecektir. Bunun dışında 8’inci yüzyıldan kalma saat kulesini, 17’nci yüzyıldan kalan Prens’in Sarayı’nı ya da 12’nci yüzyıldan kalma Sveta Marija Kilisesi’ni ziyaret edebilirsiniz. Eski Şehir’de birçok butik ve cafe de var. Özellikle ünlü tasarımcıların ayakkabı ve kıyafet dükkanlarını görürseniz şaşırmayın. Hediyelik eşya ve antika dükkanları da adım başı karşınıza çıkacak. Yani alışveriş yapmak için en uygun yer burası.
Kotor’un tarihi alanları kadar mavi denizi, çakıl taşlarıyla dolu sahili, Kotor Dağı’nı süsleyen rengarenk bitki örtüsü de seyahatçileri bu kente çeken sebeplerden biri. Kışları en düşük sıcaklık 15 derece. Yılın neredeyse 144 günü denize girilebilen Kotor’da plaj olarak kıyı şeridine dizilmiş oteller kullanılır. Ama eğer mutlaka kum plajı istiyorsanız Orahovac ve Ljuta bölgelerine gitmeniz gerekiyor. Bu bölgeler merkezden birkaç kilometre ötede. Ama merkezde kalmayı tercih ederseniz çakıl taşlı plajların çevresindeki cafeler de size çok iyi bakacaklardır. Yerel serinletici içkiler ikram edip hemen rahat bir şezlong ve büyük bir şemsiye hizmeti veriyorlar. Denizin de kumlu plajlara oranla çok daha serinletici ve güzel olduğunu da ekleyelim.
MUTLAKA GÖRMELİSİNİZ
Perast - Kotor’un en sessiz sakin bölgelerinden biri. Sokaklarındaki Rönesans ve Barok dönemi binaları geçmişinin zenginliğini yansıtıyor. 16 tane Barok dönem sarayı bulunan bölgede zengin denizci eşleri şık kılıklarla alışverişe çıkar. Áşıklar gözlerden uzak bir gün geçirmek için burayı tercih eder. Özellikle temmuz ve ağustosta birçok geleneksel müzik festivaline ev sahipliği yapan bu bölgeyi gezerken tarihin içinden geçeceksiniz.
Skrpjela - Kotor Belediyesi’ne bağlı Boka Kotorska Körfezi’ndeki bir ada aslında burası. İnanışa göre Perast ve Kotor’dan geçen denizcilerin taşıdığı taşlarla yapılmış, suni bir ada. En önemli yapısı büyük Skrpjela kilisesi. Efsaneye göre Perastlı balıkçılar tarafından mucizevi bir biçimde bulunan Kutsanmış Bakire Meryem ve Çocuk ikonu kilisenin yapılma nedeni... Denizcilerin ve balıkçıların koruyucu azizesi Kutsanmış Bakire’ye adanan 1630’da inşa edilen bu harikulade yapı tarihin en mistik anıtlarından biri. Kotor kıyısından bu adaya gitmek çok kolay. Limandaki turizm acentelerine gidip kayıt yaptırmanız yeterli. Taksi gibi çalışan tekneler sizi götürüp getiriyor.
Sveti Ivan Kalesi - Bu kaleyi gezmeden dönerseniz hata edersiniz. Aziz Ivan Kalesi olarak da bilinen bu kalenin istinat duvarları deniz seviyesinden 280 metreye kadar yükseliyor. Kaleye tırmanmaya başlamadan önce mutlaka makinenizi hazır edin çünkü Kotor’un ve Boka Kotorsko Körfezi’nin fotoğrafınızı çekebileceğiniz en güzel yere gidiyorsunuz. Kalenin kıvrımlarında ilerlerken dinlenip bir şeyler içebileceğiniz duraklar da var elbette.
Denizcilik Müzesi - Kotor’da kime sorsanız gösterecektir. Bu müze turistlerin en çok ziyaret ettiği yerlerden biri çünkü Kotor tam bir denizci kenti. Hem antika tabloları hem de neredeyse 9’uncu yüzyıla ait denizcilik aletlerini bu müzede görebilirsiniz. Sergilenen objelerle birlikte Kotorlu ünlü denizcilerin, sanatçıların, gemi işçilerinin, kaptanların, diplomatlarının hikáyeleri anlatılıyor. Özet ve eğlenceli bir Kotor tarihi var anlayacağınız. Zaten müze yetkilileri de "Denizimizdeki gerçek hazine burada" diyor.
NEREDE YENİR, EĞLENİLİR
á Neredeyse her restoranda yemeğe kalamarla başlayabilirsiniz. Bir kasenin içine taze kalamarı koyuyorlar. Üstüne zeytinyağı, sarmısak, limon ve maydonoz. Ne ızgara, ne kızartma. Çok lezzetli çünkü püf noktası Adriyatik’in büyük kalamarlarında saklı.
á Güveçte kuzu ve özel yapım ekmekleri de mutlaka denemelisiniz. Bir kaç restoran önerisi: Güzel pizza için Pasteria’yı tercih edin. Şehrin tarihi bölümünde, Sveti Tripun Katedrali’nin tam karşısında. Güzel manzara için Hotel Splendido’nun restoranı iyi seçim. Restoran Crsarica ise deniz mahsullerinde çok başarılı.
á Roma İmparatoru’ndan esinlenerek isimlendirilen gece kulübü Maximus sadece Kotor’un değil tüm Adriyatik’in en büyüğü. Sadece bir disko değil, bir eğlence kompleksi. Şehrin tarihi bölümünde. 600 kişilik barı, 800 kişilik birahanesi, 50 kişilik piyano barı ve 2 bin kişilik diskosu var. Biraz daha küçük ve samimi mekán arayanlara üç öneri: Yine şehrin tarihi bölümündeki Le Cesare, Dobrota’daki Malibu veya Lugano.
SAHİL ÇAKILLI DENİZ NEFİS
Kotor’un en meşhur bölgesi tarihi şehir bölümü. Venedikliler ve Osmanlılar tarafından biçimlendirilen, surlarla çevrili bu bölgede katedraller, kiliseler, küçük saraylar ve müzeler var. 5 kilometre uzunluğundaki surlara üç dev kapı açılmış. Hangi kapıdan girerseniz girin, yol sizi şehrin en ünlü binalarından birine, Sveti Tripun’a götürecektir. Bunun dışında 8’inci yüzyıldan kalma saat kulesini, 17’nci yüzyıldan kalan Prens’in Sarayı’nı ya da 12’nci yüzyıldan kalma Sveta Marija Kilisesi’ni ziyaret edebilirsiniz. Eski Şehir’de birçok butik ve cafe de var. Özellikle ünlü tasarımcıların ayakkabı ve kıyafet dükkanlarını görürseniz şaşırmayın. Hediyelik eşya ve antika dükkanları da adım başı karşınıza çıkacak. Yani alışveriş yapmak için en uygun yer burası.
Kotor’un tarihi alanları kadar mavi denizi, çakıl taşlarıyla dolu sahili, Kotor Dağı’nı süsleyen rengarenk bitki örtüsü de seyahatçileri bu kente çeken sebeplerden biri. Kışları en düşük sıcaklık 15 derece. Yılın neredeyse 144 günü denize girilebilen Kotor’da plaj olarak kıyı şeridine dizilmiş oteller kullanılır. Ama eğer mutlaka kum plajı istiyorsanız Orahovac ve Ljuta bölgelerine gitmeniz gerekiyor. Bu bölgeler merkezden birkaç kilometre ötede. Ama merkezde kalmayı tercih ederseniz çakıl taşlı plajların çevresindeki cafeler de size çok iyi bakacaklardır. Yerel serinletici içkiler ikram edip hemen rahat bir şezlong ve büyük bir şemsiye hizmeti veriyorlar. Denizin de kumlu plajlara oranla çok daha serinletici ve güzel olduğunu da ekleyelim.
MUTLAKA GÖRMELİSİNİZ
Perast - Kotor’un en sessiz sakin bölgelerinden biri. Sokaklarındaki Rönesans ve Barok dönemi binaları geçmişinin zenginliğini yansıtıyor. 16 tane Barok dönem sarayı bulunan bölgede zengin denizci eşleri şık kılıklarla alışverişe çıkar. Áşıklar gözlerden uzak bir gün geçirmek için burayı tercih eder. Özellikle temmuz ve ağustosta birçok geleneksel müzik festivaline ev sahipliği yapan bu bölgeyi gezerken tarihin içinden geçeceksiniz.
Skrpjela - Kotor Belediyesi’ne bağlı Boka Kotorska Körfezi’ndeki bir ada aslında burası. İnanışa göre Perast ve Kotor’dan geçen denizcilerin taşıdığı taşlarla yapılmış, suni bir ada. En önemli yapısı büyük Skrpjela kilisesi. Efsaneye göre Perastlı balıkçılar tarafından mucizevi bir biçimde bulunan Kutsanmış Bakire Meryem ve Çocuk ikonu kilisenin yapılma nedeni... Denizcilerin ve balıkçıların koruyucu azizesi Kutsanmış Bakire’ye adanan 1630’da inşa edilen bu harikulade yapı tarihin en mistik anıtlarından biri. Kotor kıyısından bu adaya gitmek çok kolay. Limandaki turizm acentelerine gidip kayıt yaptırmanız yeterli. Taksi gibi çalışan tekneler sizi götürüp getiriyor.
Sveti Ivan Kalesi - Bu kaleyi gezmeden dönerseniz hata edersiniz. Aziz Ivan Kalesi olarak da bilinen bu kalenin istinat duvarları deniz seviyesinden 280 metreye kadar yükseliyor. Kaleye tırmanmaya başlamadan önce mutlaka makinenizi hazır edin çünkü Kotor’un ve Boka Kotorsko Körfezi’nin fotoğrafınızı çekebileceğiniz en güzel yere gidiyorsunuz. Kalenin kıvrımlarında ilerlerken dinlenip bir şeyler içebileceğiniz duraklar da var elbette.
Denizcilik Müzesi - Kotor’da kime sorsanız gösterecektir. Bu müze turistlerin en çok ziyaret ettiği yerlerden biri çünkü Kotor tam bir denizci kenti. Hem antika tabloları hem de neredeyse 9’uncu yüzyıla ait denizcilik aletlerini bu müzede görebilirsiniz. Sergilenen objelerle birlikte Kotorlu ünlü denizcilerin, sanatçıların, gemi işçilerinin, kaptanların, diplomatlarının hikáyeleri anlatılıyor. Özet ve eğlenceli bir Kotor tarihi var anlayacağınız. Zaten müze yetkilileri de "Denizimizdeki gerçek hazine burada" diyor.
NEREDE YENİR, EĞLENİLİR
á Neredeyse her restoranda yemeğe kalamarla başlayabilirsiniz. Bir kasenin içine taze kalamarı koyuyorlar. Üstüne zeytinyağı, sarmısak, limon ve maydonoz. Ne ızgara, ne kızartma. Çok lezzetli çünkü püf noktası Adriyatik’in büyük kalamarlarında saklı.
á Güveçte kuzu ve özel yapım ekmekleri de mutlaka denemelisiniz. Bir kaç restoran önerisi: Güzel pizza için Pasteria’yı tercih edin. Şehrin tarihi bölümünde, Sveti Tripun Katedrali’nin tam karşısında. Güzel manzara için Hotel Splendido’nun restoranı iyi seçim. Restoran Crsarica ise deniz mahsullerinde çok başarılı.
á Roma İmparatoru’ndan esinlenerek isimlendirilen gece kulübü Maximus sadece Kotor’un değil tüm Adriyatik’in en büyüğü. Sadece bir disko değil, bir eğlence kompleksi. Şehrin tarihi bölümünde. 600 kişilik barı, 800 kişilik birahanesi, 50 kişilik piyano barı ve 2 bin kişilik diskosu var. Biraz daha küçük ve samimi mekán arayanlara üç öneri: Yine şehrin tarihi bölümündeki Le Cesare, Dobrota’daki Malibu veya Lugano.