GeriSeyahat Paros’un sörf sahili Chrissi çıplakların mekanı Antiparos
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Paros’un sörf sahili Chrissi çıplakların mekanı Antiparos

Paros’un sörf sahili Chrissi çıplakların mekanı Antiparos

Paros’un sörf sahili Chrissi çıplakların mekanı AntiparosDidim’e kuşuçumu 170, Atina’ya 140 kilometre uzaklıktaki Paros, Kiklades Takımadaları arasında. Naksos ve Mikonos’un yanıbaşında. Fakat onlardan çok daha sakin ve ucuz. Krios huzur arayanların, Kaminia ve Lageri ise beach club eğlencesi arayanların plajı. Çıplakları merak ediyorsanız küçük Antiparos Adası’na geçmeniz gerekiyor.

 
Son yıllarda yaz gelince adeta “Yunan adaları güzellemesi” sezonu açılıyor. Bunun elbette Türkiye’deki değişen seyahat ve tatil alışkanlıkları kadar Yunanistan’daki ekonomik krizi fırsat görme eğilimiyle de ilgisi var. Önceleri daha çok özel teknesi olanların radarındaki adalar artık Türk üst orta sınıf tatilcilerin gözdesi. Simi, Leros, Kos, Sakız kıyılarımıza yakınlığı, Mikonos ise uluslararası popüleritesi nedeniyle listenin üst sıralarında. Benim adalar maceram birkaç yıl önce Mikonos’ta başladı. Neyse ki Yunan dostlarımla seyahat ediyordum, hengamesinden kurtulmak için hızlı feribota atladık. 45 dakikada Paros’a ulaştık. Arkadaşlarımız orada diye öylesine gitmiştik. Paros hemen kalbimizi kazandı.

100’ÜNCÜ KAPI EFSANESİ
 
Artık adayı birlikte gezmeye başlayabiliriz. Zaten plajlarında bol bol denize girip aylaklık yapacağız. O nedenle başkent (ada standartlarında düşünmeye devam edelim lütfen) Parikia’nın merkezinde biraz dolanmanın mahsuru yok. Adaya deniz yoluyla geliyorsanız Parikia Limanı ilk durağınız. Limandan insan hareketini takip ederek birkaç dakika yürüdüğümüzde başkentin kalbindeyiz. Adalılara “İlk görülmesi gereken yer neresi” diye sorduğumuzda Ekatontapyliani Kilisesi yanıtını alıyoruz. Evet, Yunan halkının dini duyarlılığı genelde hayli yüksek. Ancak Paros gibi bir tatil adasında mutlaka görülmesi gereken yerler listesinin başında bir kilise olmasının asıl nedeni efsanesi. Ekatontapyliani, 100 kapılı kilise olarak tanınıyor. Ancak bugüne kadar sadece 99 kapısı bulunmuş. Efsane der ki; yüzüncü kapı bulunduğunda İstanbul Yunanistan’a geri verilecek. Hâlâ bu efsaneye inanan kalmış mıdır bilemeyiz ancak Ekatontapyliani’de öyle ihtişamlı bir törene denk geldik ki Yunanların 1700 yıldır ibadete açık bu kiliseye yüklediği anlama bizzat tanık olduk. Meryem Ana’nın göğe yükseldiği 15 Ağustos’ta Paros’da, bizim gibi deniz turizmine gelenlere inanç turizmi için gelen Yunanlar da eklendi. Plaj dönüşü alışveriş için uğradığımız Parikia’nın Kilise’nin de bulunduğu ana meydanında meşhur Meryen Ana ikonası omuzlarda taşınıyordu. Din adamlarına silahları omzunda denizci subaylar eşlik ediyor, adaya yolcu bırakmaya gelen gemiler kıyıdan sirenlerle törene eşlik ediyordu. Bizim gibi ıslak mayolu yabancılar bol bol fotoğraf çekerken, tören için giyinip hazırlanmış orta yaş ve üstü Yunanar kilisenin etrafındaki kafelerde oturmuş içeri girip dua edecekleri o kısa anı bekliyordu. 15 Ağustos, Yunan halkı için Noel ve Paskalya’dan sonra en büyük üçüncü kutsal gün. O nedenle aynı bizim bayramlarda olduğu gibi yerel tatilci sayıları normalin en az iki katına çıkıyor. Bu tarihlere yakın seyahat ediyorsanız otel ve ulaşım için rezervasyonlarınızı önceden yapmayı unutmayın. Yoksa ana karaya feribot bileti bulmak için günlerce beklemek zorunda kalabilirsiniz.

MASMAVİ KUBBELER

Yunan adalarının sadece birkaçında Ekatontapyliani gibi büyük kilise var. Hepsinde adım başı ufak kiliselere rastlamanız mümkün. Üç Kıklades adasında da (Paros, Naksos, Mikonos) gördüğüm ufak kiliseler neredeyse birbirinin aynısı: Kıklad Adları’nın meşhur beyaz badanalı kübik evlerinin şapel hali... Kubbeleri maviye boyanmış, üzerlerine beyaz haçlar oturtulmuş. Bizim turizm merkezi sayılacak yörelerimizde bu kadar sayıda mescit olsaydı ne tartışmalar kopardı kimbilir?
 
ANTİK ÇAĞIN BAŞYAPITLARI PAROS MERMERİNDEN

Biraz daha tarih diyenleriniz için istikamet Arkeoloji müzesi olmalı. Zaten müze Ekatontapyliani’nin hemen arka tarafında. Dolayısıyla bir taşla iki kuş vurabilirsiniz. Müzenin en dikkat çekici parçası 4’üncü yüzyıldan kalma “Paros Dokümanı”nın kalıntısı. Bundan bahsedince Paros mermerinden bahsetmemek olmaz elbette. Bu sayede Paros antik çağın zengin adaları arasına girmiş. Antik çağın çoğu başyapıtı bu mermerden yapılmış.

MONTSUZ YOLA ÇIKMAYIN

Paros rüzgarlı bir ada. Sörfçüler için plajları çok müsait. Sert rüzgar ağustosta bile üşütebiliyor. Valizinize mutlaka rüzgarlık ya da ince mont atın, motosiklet kullanacaksanız, montsuz yola çıkmayın. Plajlara dönersek sörf, yelken, su kayağı gibi sporlara merakı olanlar için Chrissi Akti plajı öneriliyor. Çıplak yüzmekten hoşlananlar için adanın güneyindeki birkaç sakin kamp bulunuyor, asıl çıplaklar plajları motorla 20 dakikada geçebileceğiniz komşu küçük ada Antiparos’da. Gün boyu müzik ve eğlence için Pounda, Kaminia Plajları, Lageri ilk adresler. Benim gibi denize girip, kitap okuyacak sakin kıyı arıyorsanız Krios Plajı ideal. Uzun sahilin başlangıcındaki Krios Beach Bar’ı hararetle tavsiye ediyorum. Deniz tertemiz, koy rüzgar almıyor, hafta sonları dışında çok kalabalık değil. Bir de güleryüzlü personel ve lezzetli yemekleri bulunca, güneş alerjime rağmen gık demeden sekiz saat geçirdiğim günler oldu. Hem Krios’da bazı plajların aksine şezlong ve şemsiye parası da almıyorlar. Ancak burada dışardan yiyecek içecek getirmeniz hoş karşılanmıyor. Beach Bar’dan temin edebileceğiniz su, meşrubat, kahve ve alkollü içkilerin fiyatları ise marketten çok farklı değil. Ayrıca 7 Euro’ya koca bir tabak kalamalar yiyebilirsiniz. Doyurucu bir öğle yemeğinden iki kişi 20 – 25 Euro’ya çıkar.

TIKABASA DOYMANIN MALİYETİ 15 EURO

Paros’a ilk gidişimde ekonomik kriz ülkeyi henüz vurmamıştı. Üç yıl sonra yeme, içme, konaklama fiyatlarının artmadığını fark ettim. Paros, Kiklades’in en iyi restoranlarıyla tanınıyor. Tavsiyem, tatil rehberine geçmiş ünlü gurme restoranlarında rezervasyon derdi yaşamak yerine, otelinize en yakın, en küçük Yunan tavernasından şaşmamanız. Kötü meze ya da deniz ürünleri yeme ihtimaliniz çok düşük. Hem de şarap, uzo dahil kişi başı 15 – 20 Euro’nun üzerine çıkarsanız hakikaten mide fesadı geçirmek üzeresiniz demektir. En kallavi hesabı Parikia’nın havalı terası Franca Scala’da verdik. Ne servisi ne de sunduğu mönü kişi başı 40 Euro’yu hak ediyordu. Gurme restoranlara iyi örnek Naousa Köyü’ndeki Türkçe isimli Yemeni. Klasik mezelerin minik dokunuş ve farklı malzemelerle yorumlanmış hallerini sunuyor. Süslü bir sahilde restoran arıyorsanız güneydeki, gençlerin pek tercih etmediği, Aliki köyüne gitmelisiniz. Seçenekler sınırlı ama var olanlar da sizi üzmez.
“Mutlaka görün” listesindeki Kelebekler Vadisi Petaloudes’i görmeye heveslendiğimiz günlerde ada şiddetli bir rüzgara teslim olduğu için bu bu ziyareti bir dahaki Paros seferine bıraktık. Ama siz mutlaka gidin. Bir de adanın eski başkenti olan dağların eteğindeki Lefkes Köyü’ne uğramayı ihmal etmeyin.

ÇEŞME SAVAŞLARI’NDA RUSLARIN İDARİ ÜSSÜYDÜ

Yunan üst ve orta sınıfının gözdesi olan Paros, Kiklades Takım Adaları arasında üçüncü büyük ada. Büyük dediysem de Yunan adaları ölçeğinde elbette, 195 kilometrekarelik bir yüzölçümünden bahsediyoruz. Adanın çevresini tam tur atarsanız sadece 60 kilometre. Paros’a tarih turizmi için gidilmez ama adanın suyun öteki yakasıyla tarihinde ilginç detaylar var. 1537’de fethedilen ada Yunan bağımsızlık savaşına kadar Osmanlı idaresinde kalıyor. Rus donanmasının Akdeniz’e kadar indiği 1760’ların sonunda Ege Denizi dönemin iki büyük aktörünün kapışmasına sahne oluyor. Rus ve Osmanlı donanması Çeşme Burnu ile Sakız Adası arasında çatışıyor. Osmanlı’nın büyük yenilgi aldığı bu olaydan sonra Rus donanması beş yıl kadar daha Ege’de kalıyor. İşte bu dönemde Rusya İmparatoriçesi II. Katerina’nın gözde komutanı Aleksey Orlov, Paros’daki Naousa Körfezi’ni askeri operasyonlarının idari üssü olarak kullanıyor.

TRATA FESTİVALİ EYLÜLDE

Adanın Parikia sahilinde eylül başında Trata Festivali düzenleniyor. Trata, deniz dibini tarayan trol teknelerinin Yunanca ismi. Festivale adını veren ise balıkçı teknesinden ismini alan özel dans. Geçmişte balıkçıların başarısını kutlamak için Megaralı kadınlar bu dansı yaparmış. Şimdi Paros da dahil bazı Yunan adalarında, eylül başında avlanma yasağı kalkınca, yeni av sezonunun şerefine festival yapılıyor.

False