GeriSeyahat En güzel sonbahar manzaraları
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
En güzel sonbahar manzaraları

En güzel sonbahar manzaraları

ALARA VADİSİ
/images/100/0x0/55eb58bcf018fbb8f8bb5710


Orman, çay, şelale

Alanya-Antalya karayolunun 22. kilometresindeki Avsallar kasabasıyla başlayan ve Alara Çayı’na kadar uzanan bölge, çam ve sedir ağaçlarıyla dolu. Nasıl mı gideceksiniz? Alanya’dan Antalya yönüne doğru 30 kilometre sonra Alarahan tabelası görünce sapın, yedi kilometre sonra Alara çayı kenarındaki Alarahan’a ulaşacaksınız. Alara çayı sıradan bir çay değil; kıyısından yüzyıllarca tüccarlar, gezginler gelip geçmiş. Selçuklular döneminde, iki önemli kent olan Konya ile Alaiye’ye bağlayan ticaret yolu Alara çayını izleyerek Akdeniz’e inermiş. Alarahan Kervansarayı bu ticaret yolunun son konaklama yerlerinden. Piramit şekilli bir tepenin üzerinde belli belirsiz duran Alara Kalesi de onu korumak için yaptırılmış. Kale surlarına ulaşmak için 100 metre patika, 70 metre yokuş, yaklaşık 180 basamaklı bir tünel ve ardından da işaretlerle belirlenmiş bir patikayı çıkmak gerekiyor. Üşenmeyin çıkın, çünkü burada karşınıza sadece sonbahar renklerine bürünmüş orman değil, tarihi Alarahan ve etkileyici bir görünümle akan, raftingcilerin gözbebeği Alara Çayı da çıkacak. Tepede köşk ve hamam kalıntıları arasında dolaşırken, bu muhteşem manzarayı hafızanıza kaydetmeyi unutmayın. Alara Şelalesi ve çevresinin güzelliğini keşfetmek içinse, Konaklı’dan kuzeye, Güzelbağ, Gündoğmuş yolunu izlemek gerekiyor (Yaklaşık 70 km.)

Hürriyet Seyahat’in tavsiyesi, eğer kalenin dehlizlerinde yürüyecekseniz, yanınıza çevre evlerden bir rehber ve el feneri alın.

ARTVİN

Karadeniz’in en baş döndüren manzaraları

Artvin, sadece doğasıyla değil, tarihi ve sosyal yapısıyla da kendine özgü farklı bir bölge. Akıl almaz sürprizlerle dolu bir coğrafyası var; çıplak sarp kayalıklar bir anda ücra köylerdeki ortaçağın görkemli Gürcü kiliselerine, derin, ürpertici kanyonlar ağaçların meyvelerini taşıyamadığı cennet bahçelerine, yemyeşil yaylalar sapsarı bozkırlara dönüşebiliyor. Bu da ormanların sonbahar görüntüsü. Doğu Karadeniz’in en başdöndürücü manzaraları burada. Dik bir yamaç üzerine kurulu Artvin’in dağlık bölgesinde bulunan, çoğu 9. ve 10. yüzyıllara ait kale, manastır ve kiliseler de görülmeye değer.

Hürriyet Seyahat’in tavsiyesi, Efkar Tepesi’nden Çoruh Nehri’ne bakarak derin nefes alın, hayatınızı gözden geçirin.

Geleneksel dokumanın kentinde

Eskiden Denizli’nin tanınmasına neden olan şey, Pamukkale’nin beyaz travertenleriydi. Oysa bugün kentin bir ünü daha var: Tekstil sanayiinde yaptığı atılım nedeniyle, merkezdeki Babadağlılar Çarşısı’na ve etrafını saran fabrikalara
/images/100/0x0/55eb58bcf018fbb8f8bb5712
otobüs dolusu ziyaretçi çekiyor Denizli... Bir zamanlar, geleneksel olarak ev atölyelerinde yapılan dokumalar, bugün artık Denizli’nin travertenlerle birlikte anılan önemli bir özelliği ve başlı başına bir sanayi... Dokumacılığın bir diğer ünlü ismi ise Buldan. Anadolu’nun antik kentlerinde dokumacılık önemli bir geçim kaynağı ve geleneksel kültürün ayrılmaz bir parçasıydı. Bugün Buldan, hálá sokaklarında dokuma tezgahı sesinin duyulabildiği ender yerlerden. Tezgahlarında sultanlara serpuş ve cüppe, kızlarına gelinlik hazırlanan Buldan’da, bugün her ne kadar dokumacılık sürdürülmeye çalışılıyorsa da bunun halkına büyük bir refah getirdiğini söylemek zor. TÜBA (Türkiye Bilimler Akademisi), dokumacılığın ve geleneksel yaşamın yeniden canlandırılması, kadın emeğinin verimliliğinin artırılması ve mimari dokunun yaşatılması için çalışmalar yürütüyor. Bir kaymakamlık kuruluşu olan Belsam Buldan El Sanatları Merkezi de kendi gayretiyle dokumacılığı yeniden canlandırmaya çalışıyor. Buldan’ın tezgahlarında, dokumaların ne büyük bir emekle yapıldığını görmek farklı bir deneyim olabilir. Denizli il merkezine 46 kilometre uzaklıktaki Buldan’da antik Tripolis yerleşimi görülmeye değer yerlerden.

Hürriyet Seyahat’in tavsiyeleri, Buldan sokaklarında dokuma tezgahlarının sesini mutlaka dinleyin, yazın örtünmek için beyaz, yumuşak pikeler satın alın ve ünlü otlu pidesiyi tatmadan dönmeyin.

KARADENİZ

Güneşten çok yağmurla barışık

Seyahat yazarı Reyan Tuvi, buralar için ‘Kolaya kaçmanın imkansız olduğu topraklar’ diyor: ‘Doğu Karadeniz emek istiyor, sabır bekliyor. Dağları aşmak, kavuşmak için geceyi gündüze katmak, yaşına bakmadan kilometrelerce yürümek, bel sızısına aldırmadan yüklenmek, tarlaları ayılarla paylaşmak gerekiyor. Hızına ayak uydurulmaz Çoruh Nehri’nin bir yakasından diğerine derme çatma, ahşap, asma köprüler, yük ya da insan taşımak için teleferikler uzanıyor. Kolaya kaçmanın imkansız olduğu topraklar bunlar. Artvin’den belli değil mi? Kent merkezine ulaşmak için, hiç bitmeyecekmiş gibi zikzak çizen bir yoldan yukarı tırmanmak gerekiyor.’

Ancak her ne kadar yolları zorlu da olsa muhteşem coğrafyasıyla bazen her türlü olumsuz hava koşulunu unutturabiliyor Karadeniz. Zaten onu sevenler, güneşten çok yağmurla barışık olduğunu biliyorlar. Karadeniz’in dar ve virajlı yollarında, karşınıza olağanüstü renkler ve manzaralar çıkacağından emin olabilirsiniz. Mesela Trabzon-Maçka yolu, Altındere Vadisi, sonbahar renklerinin nefes kesen bir bir şekilde gözününüz önüne serileceği güzergahlardan biri; üstelik sonunda Sumela Manastırı’nı görmek gibi bir ödül var. Sürmene’den Of’a geldikten sonra sahilden uzaklaşınca varılan Uzungöl de sonbaharın keyfinin çıkarılabileceği bir doğa cenneti. Ancak bu görüntülere bayılıyorsanız, Karadeniz hiçbir köşesinde sizi hayal kırıklığına uğratmayacak. Her orman içi yürüyüşte, her yaylada, vadide bu manzaralar gözününüz önünde olacak.

Hürriyet Seyahat’in tavsiyesi, Karadeniz’in rakip tanımayan yaylalarında oksijen depolayın.

Kahramanmaraş’tan Antakya’ya bir ekoloji cenneti

Amanos Dağları, dünyanın 25 biyolojik çeşitlilik merkezinden biri olan ‘Akdeniz Havzası Ormanları ve Makilikleri’nin sınırları içinde. Kahramanmaraş’tan başlayarak Antakya ilini boydan boya geçiyor. Özellikle dağların batı kısımlarındaki nemli ormanlar, günümüzde esas yayılış alanı Doğu Karadeniz ve Orta Avrupa olan doğu kayını, doğu gürgeni, porsuk, ışılgan, ıhlamur, şimşir gibi ağaçları barındırıyor. Karadeniz’i Akdeniz’e, bozkırı kıyıya bağlayan coğrafi ve biyolojik bir köprü işlevi görüyor. Dağın en yüksek noktası Dörtyol ilçesinin doğusundaki Mığır Tepe (2240 m). Karadeniz iklim kuşağına ait bitki örtüsü, derin ve korunaklı vadileri, deniz seviyesinden birdenbire yükselerek oluşan sarp zirveleri ve iklim özellikleriyle Anadolu’nun en özel ekosistemlerinden birini oluşturan Amanos Dağları, Akdeniz’den gelen nemli havayı bloke ettiği için Türkiye’nin Akdeniz sahillerinde en fazla yağış alan bölge. Aşnıca özellikle yırtıcı kuşlar ve leylekler için ‘göç geçidi’ işlevini gören önemli bir kuş alanı. Sonbaharda göç dönemlerinde, İstanbul Boğazı’ndan, Anadolu üzerinden güneydoğu yönüne ilerleyen kuşlar, Amanos Dağları’nda yoğunlaşarak güneye iniyor ve ilkbaharda da ters doğrultuda göç ediyorlar. Bunlardan bazıları, leylek, ak pelikan, kaşıkçı, boz kaz, şahin, kara çaylak, küçük akbaba, yaz atmacası, küçük orman kartalı, yılan kartalı...

Hürriyet Seyahat’in tavsiyesi, botaniğe meraklıysanız özellikle kaçırmayın.

YEDİGÖLLER

Bir sonbahar klasiği

Sonbaharda sarı, kızıl ve kahverenginin tonlarını cömertçe sergileyen Bolu Yedigöller, kampçıların, fotoğrafçıların, yürüyüş ve doğa tutkunlarının bıkmadan patikalarını arşınladığı, iki bin hektarlık, el değmemiş doğal bir alan. Orman Bakanlığı’na ait bungalovların haricinde başka tek bir tesis yok. Bu yüzden burası birçokları için ender bulunan bir sığınak, bir kaçış yeri. 1965’te Batı Karadeniz ormanları içinde bir milli park olarak kurulan bölgedeki göllerin her birinin farklı adları var; Büyükgöl, Seringöl, Deringöl, Nazlıgöl, Küçükgöl, İncegöl ve Sazlıgöl...

Hürriyet Seyahat’in önerisi, gitmişken restore edilen konakları nedeniyle Tarihi Kentler Birliği 2003 Başarı Ödülü’ne layık görülen Mudurnu’yu, eski Osmanlı evlerinin bulunduğu Göynük’ü ve Güney Marmara’nın Osmanlı dönemi tipik köylerine iyi bir örnek olan Taraklı’yı görebilirsiniz.

KAPADOKYA

Mevsimi olmayan bölge

Kapadokya’nın belli bir mevsimi yoktur, her mevsim güzeldir, her havada farklı keyifler sunar insana. Atla, ciple, motosikletle, bisikletle ya da yürüyerek, istediğiniz şekilde kaybolabilirsiniz vadilerinde... Ünlü peribacalarını, sayıları 360’ı bulan oyma kiliselerini, kalelerini, yeraltı şehirlerini, Göreme Açık Hava Müzesi’ni, Keşişler Vadisi adıyla tanınan Paşabağı’nı, toprak çömlekleriyle ünlü Avanos’unu gezebilirsiniz.

Hürriyet Seyahat’in önerisi, mutlaka tüf kayanın içine yapılmış otellerden birinde kalın.

KAZDAĞLARI

Her mevsim turizm

Kazdağı’nın en büyük zenginliği doğası: Bol oksijen, tertemiz sular, yemyeşil dağın zeytinliklerle kıyıya inişi ve Ege mavisiyle buluşması... Ayrıca endemik bitkiler açısından Türkiye’nin en zengin bölgelerinden biri. Güneye bakan etekleri Ege Bölgesi, arka yüzü ise Marmara iklimine sahip. Kazdağı, her iki iklimi de ayıran bir sıra dağ görünümünde. Oteller, güneye bakan yamaçta. 12 ay boyunca turizm yapılabilen bir bölge burası. En iyi mevsimler ilkbahar ve sonbahar. Ekimle birlikte yağmurlar başlıyor. Bazı görülecek yerler, Kazdağı Milli Parkı sınırları içinde. En yüksek tepesi 1774 metre olan Karataş Tepesi. Parkta 700- 800 metreye kadar Kızılçam, 1400 metreye kadar da Karaçam var. Ayrıca Kazdağı Göknarı da burada.

Hürriyet Seyahat’in tavsiyesi, Adatepe Zeytinyağı Fabrikası ve Müzesi’ni mutlaka gezmeniz.
False