GeriSeyahat Eksi beşte 12 saat çalışabiliyoruz Eksi 50’ye bir saat dayanıyoruz
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Eksi beşte 12 saat çalışabiliyoruz Eksi 50’ye bir saat dayanıyoruz

Eksi beşte 12 saat çalışabiliyoruz Eksi 50’ye bir saat dayanıyoruz

Ake ve Arne iki heykeltıraş, iki çılgın. Ortak tutkuları buz. Norveç’deki ünlü Ice Otel yani Buz Otel’e ortaklar.

Sibel ARNA
 
17 yıldır oteli her sene Aralık’da yapıp, Nisan ayında büyük bir şehvetle erimesini izliyorlar. “Tuttuğumuz balıkları suya geri atıyoruz. Hiç katil olmuyoruz” diye yorumluyorlar bu durumu. 23 Nisan’da İstanbul Forum Alışveriş Merkezi’nde açılacak Türkiye’nin ilk buz müzesi Magic Ice’ı yapmak için İstanbul’a geldiler. Beraberlerinde İstanbul’a Torne Nehri’nden 170 ton buz getirdiler.

20 milyon dolarlık bir yatırıma hayat veren Ake Larsson ve Arne Bergh ile buz aşklarını konuştuk.

YAPIYORUZ, ERİYOR, TEKRAR YAPIYORUZ, TEKRAR ERİYOR

AKE: Kullandığımız buzun kaynağı Torne Nehri. Ona minnetimiz büyük. Kış başladığında buz oluşmaya başlıyor. Biz nehirden buzu ödünç alıyoruz. Yarattığımız otel odalarını, heykelleri, tabakları, yatakları, koltukları bahar geldiğinde Torne’ye geri veriyoruz. Nehrin akıp gitmesi bizi inanılmaz motive ediyor. Sadece ölü balıklar nehrin akışına kendilerini bırakırlar; yaşayan balıklar nehrin tersine hareket ederler. Biz de akışın tersine hareket ediyoruz. Nehirden aldığımızı nehre geri veriyoruz. Sürekli balık tutma keyfini yaşıyoruz ama asla öldürmüyoruz, katil olmuyoruz. Her seferinde sepetteki balığı suya geri atıyoruz. Eridiği için üzüldüğümüz bir heykel olmadı hiç. Hepsinin erimesinden zevk alıyoruz. Onlar eridikçe biz motive oluyoruz.

ARNE: Ice Otel’in tamamı bir sanat sergisi. Yapımı her yıl altı hafta sürüyor. Aralık ortası gibi açılıyor. 20 Nisan’da tamamen eriyor. Bütün çalışanlar toplanıp güzel bir seremoni yapıyoruz oteli nehre geri verirken. Otelin suya karışmasını izlerken bir sonraki seneyi düşünmeye başlıyoruz. Her sene mimari olarak daha iyi olmak için kafa yoruyoruz. Ben mesela bu yıl muhteşem bir kilise yaptım. Bütün zemini yukarı kaldırıp gün ışığının alttan girişini sağladım. Kilise sanki havada gibi

BUZA İLK GÖRÜŞTE AŞIK OLDUK
 
duruyordu. Kızım bu kış o kilise de evlendi. Zaten ilhamı da ondan aldım. Yaptığım şey her babaya kısmet olmaz. Otelin içine yaklaşık 70 oda yapıyoruz. 20-25 tanesi süit oda olarak geçiyor. Bir tek tuvaletleri buzdan yapamadık. Denedik, denedik olmadı. Ice Otel’de misafirlerin üşümemesi bizim için çok önemli. Bu yüzden gelir gelmez herkese özel bir kıyafet dağıtılıyor. Bu kıyafet sayesinde herkesin statüsü eşitleniyor. Bir bankacı ile İsveç Kral ve Kraliçesi aynı görünüyor. Biz buna “buz kardeşliği” diyoruz.

REKORUMUZ EKSİ 50 DERECE

AKE: Burnumuzdan sürekli soğuk hava solumamız çok faydalı. Organlarımız ısınmıyor, aynen buzdolabında gibi hep sağlıklı ve taze kalıyoruz, bozulmuyoruz. Üşümüyoruz çünkü doğru kıyafetler kullanıyoruz. İçimizde her zaman yün ve termal giysiler olur. Çok soğuk havalarda vücudumuza ısıtıcı patch’ler yapıştırıyoruz. Kat kat giyiniyoruz. Ayakkabılar çok önemli. Hem ayağımızı sıcak tutmalı, hem de buzdan kaymamalıyız.
ARNE: Ne kadar dikkat etsek de bazen kayabiliyoruz ama. İki gün önce kaydım, bir arkadaşımla kafa ARNE: Ake ve ben çok eski arkadaşız. Nereden baksanız 30 yıldır birlikteyiz. Buzla aynı anda tanıştık ve aynı anda aşık olduk. 17 yıl önceydi. O zamana kadar ikimiz de bir tek ahşap ve benzeri malzemeler üzerine çalışmıştık. Ake ülkenin kuzey kısmına, Kirina şehrine bir seyahat yapmayı önerdi. Ice Otel o zamanlar 300 metre karelik küçük bir igloydu. Otelin civarında dolaştık. Yanımızdan hiç ayırmadığımız bıçaklarımızı çıkarıp buza şekil vermeye başladık. Bıçağın buza değdiğini an çıkarttığı sesi duyunca ikimizde de film koptu. Her şeyden önce o sese aşık olduk.  AKE: Kesilen buz parçalarının toprağa düşerken çıkardığı sesten inanılmaz etkilendim. O güne kadar ahşaptan sayısız heykel yapmıştım. Buzla tanışınca yaptığım heykellerin aynılarını buzdan da yapabileceğimi anladım. Ampülü bulan Edison’unki kadar iyi bir keşifti bu benim için. Sonunda asla bitmeyecek ve bana sonsuz ilham verecek bir malzeme bulmuştum. Hızımızı alamayıp o kadar çok heykel yaptık ki Ice Otel’in fikir babası ve yaratıcısı Yngve Bergqvist bize birlikte çalışmayı önerdi. Kabul ettik. Kışı Ice Otel’in bulunduğu Jukkasjarvi’de yazları da Stockholm’de geçiriyorduk. 96’da ikimizde otele ortak olunca yaz-kış Jukkasjarvi’de yaşamaya başladık. 300 metrekarelik Ice Otel şimdi 6000 metre kare oldu.
kafaya çarpıştık. Gördüğünüz gibi sol gözüm mos mor. Şimdiye kadar en çok eksi 50 de çalıştık. Bir saat dayanabildik. Buzu sağlam tutabilmemiz için en fazla eksi beşe kadar ısıtıyoruz. Eksi beş derecede üç saatte bir mola vererek 12 saat çalışabiliyoruz rahatlıkla. Magic Ice’da da sıcaklık eksi beş olacak. Ama kimse üşümeyecek. Çünkü muazzam bir nem sistemi kurduk.

MAGIC ICE, ICE OTEL’DEN SONRAKİ EN BÜYÜK PROJEMİZ

ARNE: Bugüne kadar Ice Otel dışında Tokyo, Londra, Kopenhag gibi şehirlerde Ice Bar’ları yaptık. Louis Vouitton, Absolut, General Motors, Chanel gibi markalar için buzdan dekorlar kurduk. Magic Ice gibi bir müzeyi ilk defa yapıyoruz. Bu bizim Ice Otel’den sonraki en büyük projemiz. Magic Ice üç bölümden oluşacak. Video ve belgesel izlenen bölüm, müze bölümü ve tamamen buzdan bir vitamin bar. Müze girişinde herkes Eskimo kıyafetleri giyecek. Müze içinde Viking giysili animatörlerle fotoğraf çektirilebilecek. Girişteki kafede somon gibi Norveç’e özgü gıdalar satılacak. Tüm aktiviteler 1.400 metrekarelik bir alanda yapılacak. Bu proje için yaklaşık 20 milyon dolarlık bir yatırım yapıldı. Magic Ice bir yıl açık kalacak. Bir yılda iki kez tema yenilenecek. İlk tema İskandinav mitolojisi ve Vikingler.

AKE: Norveç, İskandinavya ve Türkiye arasında en önemli bağ Vikingler. Tüm Norveçli çocuklar daha okula giderken Vikinglerin İstanbul’a Miklagard dediğini bilirler. Dokuzuncu yüzyılda İstanbul’a geldiklerini öğrenirler. Bu sebeple müzeye buzdan 8 metrelik bir Viking gemisi yaptık. Ren geyikleri ve ayı heykelleriyle İskandinav doğasını yansıttık.

False