GeriSeyahat 1,5 milyon şişelik kav
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
1,5 milyon şişelik kav

1,5 milyon şişelik kav

Şaraba özel ilginiz varsa Moldova’nın başkenti Kişinev’deki Milestii Mici Kavı’nı mutlaka gezmelisiniz.

Guinness Rekorlar Kitabı’na giren, “Altın Seri” adlı koleksiyonda 1.5 milyon şişe şarap saklanıyor. Yeraltındaki galerilerin toplam uzunluğu 200 kilometre. Aynur Koç, kavı gezdi, tadımlara katıldı ve izlenimlerini yazdı.

Cermezov yakınındaki Ukrayna-Moldova sınır kapısında bizi başkent Kişinev’e götürecek genç rehberimiz karşılıyor. Moldova’yı güneş ülkesi olarak tanımlayan rehber, ceviz ve bağcılığın ülke için öneminden söz ediyor. Her doğan çocuk için bir ceviz ağacı dikiliyormuş. Bağlarındaki kaliteli üzümler ülkeyi önemli şarap imalatçıları arasına sokmuş. Kişinev’in tarihi yerlerini gezip kentin 20 kilometre güneyindeki Milestii Mici kasabasına yöneliyoruz.

Kavın bahçesinde konukları iki şarap havuzu karşılıyor. Biri kırmızı, diğeri beyaz şarap için. Büyük şişelerden şarap akıyor. Bir kamu işletmesi olan kava giriş ücreti 40 dolar. Ring sefer yapan 14 kişilik minibüsle, yeraltındaki karanlık dehlizlere iniyoruz. Birbirine benzer onlarca yolda kaybolmak an meselesi. Şoföre çıkışı nasıl bulduğunu soruyorum. Gülerek, direksiyonun yanındaki navigator cihazını gösteriyor.

15 dakika sonra aşağıya varıyoruz. Kav, aslında eski bir taşocağı. İçerdeki sıcaklığın her mevsim 12-14 derece arasında sabit kaldığını ilk fark eden bir taş ustası. Şarap dinlendirilecek ideal ortam olduğunu söylüyor yöneticilere. Devletin girişimiyle kav oluşturuluyor. Fıçı ve şişeler için yollar açılıp çıkan taşlar şehirde bina yapımında kullanılıyor.

DEV FIÇI İKİYE AYRILDI, GEÇİT ÇIKTI

Bugün kavdaki toplam galeri uzunluğu yaklaşık 200 kilometre. Sadece yarısı depolamada kullanılıyor. Şaraplar 1969 yılından beri stoklanıyor. Rehberimiz koleksiyon şaraplarından birkaç örnek gösteriyor. Aligate 1989, Dnestrouscoe 1989, Cabernet 1986, Codru 1987... Fiyatları 25 ila 3 bin dolar arasında.
Yeraltı şarap şehrinin sokak isimleri üzüm türlerinden alınmış: Merlot, Cabernet, Şiraz... Her şişenin boynunda, yeni doğan bebek bileziği gibi künyesi var. Rekolte yılı, şişelenme tarihi, fıçı numarası yazıyor. Herbiri 8-10 ton ağırlığındaki fıçılar üzerindeki plakalarda da imalat şefi ve teknologların adları yazılı.

Şarap Tadım Merkezi’nde şarap dolu testiler, kuru yemiş, özellikle kuru ceviz dolu tabaklar, tahta masalara özenle dizilmiş. Elimizde kupalarla büyük bir fıçının yanında toplanıyoruz. Rehber musluğu açmaya çalışıyor. Başaramayınca gruptan yardım geliyor. Tam bu sırada dev fıçının kapakları iki yana açılıp içinden yerel kıyafetli iki müzikçi çıkıyor. Aynı anda müthiş bir Çigan başlıyor. Akeordeon ve kemanın kıvrak ritmine uyarak fıçıdan içeri akıyoruz. Müze görünümlü salonun her tarafını geziyor, pek çok ünlünün imzaladığı ziyaretçi defterine birer cümle yazıyoruz. Şarap masalarına döndüğümüzde grubu tutana aşkolsun. Yuvarlanan kadehlerin hesabı yok, herkes 40 doların karşılığı almaya çalışıyor sanki. Müzik eşliğinde dans ediyoruz. İkili Türk olduğumuzu anlayınca “Üsküdar’a Giderken”i çalıyor. Dans yerini koroya bırakıyor.

FIÇIYI SEÇİN ŞİŞELESİNLER

Sıra tadıp beğendiğimiz şarapları satın almaya geliyor. Binanın girişindeki satış mağazasına gitmek için minibüslere binip 15 dakikada gün ışığına çıkıyoruz. Mağazanın girişinde Guinness Rekorlar Kitabı duruyor. Bu kafayla 1.5 milyon şişeyi sayamacağıma göre yazılanı doğru kabul ediyorum. Şaka bir tarafa, mağaza şişe dolu. Duvarlar şarap tanrısı figürleriyle süslenmiş. Üzüm salkımı avizeler, zemindeki camın altına sıralanan şaraplar mağazaya ayrı bir hava vermiş. Bu atmosfer, şarap almak istemeyenleri bile caydırıyor. Va Codru, Negru De Purcari, Cahor, Criva, Mileştii Mici GP, Chateau Vartely gibi markaların arasından Negru De Purcari’nin altın serisinden bir şişe kırmızı şarap alıyorum. Künyesine bakılırsa 1998 rekoltesi, 2001’de 1309 numaralı fıçıdan doldurulmuş. Mantarı Portekiz’den gelmiş.

Mağazadan çıkarken şarap şişeletmeye gelen Alman grupla karşılaşıyorum. İçimden, neden şarabın anavatanı Anadolu’ya gelmiyorsunuz, diye sormak geliyor. Oysa, bu soru çok anlamsız. Bir günde gezilebilecek kadar küçük 3,5 milyon nüfuslu Moldova’da, sadece 4500 nüfuslu bu kasaba şarap ihracatından yılda 500 milyon dolar kazanıyor. Devletin desteğiyle... Anlayanlara ithaf olunur...

False