Biraz kendinizden bahseder misiniz? Nasıl bir hayatınız var, neler yapıyorsunuz?
Koronavirüs sebebiyle şu anda biraz sekteye uğrasa da çok sevdiğim, kendi kendime kurduğum minik bir dünyam var burada. 2.5 yaşındaki köpeğim Fiona ile beraber yaşıyoruz. Günümüz önce onu gezdirip, sonra mahalledeki kafemizde kahvaltıyla başlıyor. İşim eğlence sektöründe olduğu için geç saatlere kadar çalışıyorum ama bunu çok da severek yapıyorum. Konserler, turneler, televizyon programları... Yorucu olsa da bir o kadar güzel. Boş zamanlarımda ise ayın iki hafta sonu seyahat ediyorum daha doğrusu ediyordum. Hayattaki en büyük tutkum bu diyebilirim. Nereye gittiğimin bir önemi yok, hedefim tüm dünyayı dolaşmak olduğu için ucuz bilet bulduğum an kaçırmıyorum, nereye olursa olsun alıyorum. ‘Benburayaasikoldum’ isminde bir blogum var, günlük yazar gibi seyahatlerimi anlatıyorum. Şu sıralar bu seyahat yazıları koronavirüs ile ilgili İtalya’dan heberlere dönüşmüş durumda…
İtalya'ya yerleşme durumu nasıl gelişti?
Bisiklete olan tutkunuz ne zaman başladı?
Lisede üç arkadaş staj paralarımızı biriktirip birer bisiklet almaya karar verdik. Okul çıkışlarında ayaklarımıza kara sular inene kadar bütçemize uygun bisiklet aradık. O zamanlar bisiklete binmek bu kadar yaygın değildi. Aslında amacımız bisikletlerimizle uzun kamplı bir tur yapmaktı. İlk kamplı bisiklet turu maceramızı Antalya’dan Olimpos’a yaptık. Üniversite hayatımızda da bisikleti ulaşım aracı olarak kullanmaya başlayıp her fırsatta günübirlik turlar gerçekleştirdik. Durum böyle olunca bisiklet artık hayatımızın bir parçası oldu. Bugüne kadar 40’tan fazla ülkeyi gezdik. Ancak aklımızda hep Asya kıtasında pedal çevirmek vardı. Uzun yıllardır bisikletle yollarda olan gezgin Gürkan Genç’in Japonya-Türkiye Dostluk Yılı’nda bisikletiyle yaptığı ‘Asya İpek Yolu’ turundan çok etkilenmiştik. Aynı rotayı kendimize hedef seçtik. Bunun için Antalya’da bir kafede çalışıp para biriktirdik. Güney Kore biletlerimizi aldık ve hayatımızın macerası başladı.
Yeni arkadaşlarla çoğalarak ilerliyoruz!
Kuklaların söyleyecekleri var
İzmir Uluslararası Kukla Günleri (5 - 22 Mart)
Dünyanın en ünlü kuklaları 14. kez İzmir’de sahnede olacak. Festivalin bu yılki sloganı; “Bir de kuklalardan dinleyin.” Etkinlik kapsamında ABD, Almanya, Arjantin, Avustralya, Avusturya, Belçika, Bosna Hersek, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti ve Danimarka gibi 23 ülkeden 50 kukla tiyatrosu topluluğu 52 gösteriyi şehrin her yerine yayılmış 37 mekânda sahneleyecek. Programda her yaştan izleyiciye uygun hem ücretli hem ücretsiz etkinlikler var. izmirkuklagunleri.com
300 çeşit bira, yaşasın Barselona!
Yolunuz ilk ne zaman kesişti? Birlikte sık sık seyahat eder misiniz?
Tülay Sabaz: Birbirimizi 2016’da sosyal medyadan bulduk. O dönemde Tülay Batı Papua’dan dönüyordu, ben de yola çıkma hazırlığı yapıyordum. Bilgi alışverişi yapalım derken birbirimizin hayatına girdik. O da ben de sürekli hareket halinde olduğumuzdan hiç buluşamamıştık. Özellikle 11 ay süren Orta ve Güney Amerika seyahatimde sık sık birbirimizi aradık. Beni her açıdan çok destekledi. Sanki yıllardır tanıdığım biri gibiydi. İlk kez geçen ay Antarktika öncesi Ushuaia’da bir araya geldik. Çok romantik geliyor kulağa ama hikâye tam olarak bu.
Solda Tülay Sabaz sağda Tülay Demircioğlu
“Halden anladılar indirim yaptılar”Uzun süre arkadaşlık etmişsiniz ama ilk kez Antarktika için bir araya gelmişsiniz. Her konuşmanızda Antarktika hayali kurar mıydınız?
26 Aralık-20 Şubat
20 milyon kişi gidiyor
Harbin Uluslararası Buz ve Kar Heykel Festivali / ÇİNÇin’in en kuzeyinde yer alan Heilongjiang eyaletinin başkenti Harbin’de bu yıl 36’ncısı düzenlenen ‘Uluslararası Buz Festivali’ dünya çapında bilinen kar ve buz heykeltıraşlarının eserlerine ev sahipliği yapıyor. 20 milyona yakın ziyaretçiyle ulaşılması zor bir rekora sahip festivalde bu yıl 15 farklı ülkeden katılımcının yaptığı kardan anıt, buz minyatürü ve 2 bin 19 kardan adam sergileniyor. Ayrıca festivalde katılımcıları birçok etkinlik bekliyor. ‘Uluslararası Üniversite Öğrencileri Kar Heykel Yarışması’, ‘Kar Heykel Sanatı Fuarı’, ‘Buz Festivali Şehir Pisti Geçidi’, ‘Harbin Buz Kar Grubu Düğün Töreni’ bunlardan birkaçı… Müzik, dans ve sabaha kadar eğlence de festivalin olmazsa olmazlarından.
Hint Okyanusu’nun incisi Şeyseller, granit ve mercan adalarından oluşuyor. Adaların bazıları sadece birkaç kişinin sığabileceği büyüklükte… Hatta birçoğu öyle küçük ki üzerinde bulunduğunuz süre içinde adanın tapusu size aitmiş hissi yaratabilir. Toplamda 115 ada ve adacıktan oluşan bu cennet, Afrika’nın doğusunda Madagaskar’ın kuzeydoğusunda yer alıyor. Özellikle son yıllarda balayı çiftlerinin gözde tatil rotalarından... Çünkü bozulmamış doğası, beyaz kumsalları, palmiyeleri ve turkuvaz rengindeki deniziyle gezegenin en egzotik noktalarından.
Gezegenin en güzel plajları
Seyşeller’e ulaşmak için ülkenin en büyük adası ve başkent Victoria’ya da ev sahipliği yapan Mahe Adası’na iniş yapmanız gerekiyor. Ada çevresinde 38 plaj bulunuyor. Burada araç kiralayıp birçok plajın tadını çıkarabilirsiniz. Bunlardan en popüler ve büyük olanı harika gün batımını da izleyebileceğiniz Beau Vallon. Ülkenin bir başka plaj cenneti de Praslin Adası… Komşu Mahe’den çok daha az gelişmiş ama Anse Lazio ve Anse Georgette gibi plajlarıyla öne çıkıyor. Deniz, kum ve güneş üçlüsü için bir diğer adres de balayı kataloglarının kapak fotoğraflarını süsleyen La Digue adaları. Anse Source D’argent, Grand Anse, Anse Patates ve Petite Anse plajları dünya çapında popüler.
Renkli sualtı dünyası
Neden Avrupa, Amerika ya da Afrika değil de Asya?
Para kazanmaya başladığım ilk andan itibaren kendini gezmeye vermiş biriyim. Yıllarca bulduğum her fırsatta iki-üç gün demeden önce Türkiye sonra Avrupa’da birçok yer gezdim. Bu süreçte doğayı çok seven biri olduğumu fark ettim. Sosyal medyanın da etkisiyle Asya’nın tropik adalarına, denizlerin güzelliğine içten içe bir hayranlığım oluşmaya başladı. Kendimi orada bir adada yaşarken hayal ettiğim çok oldu. Ayrıca Asya’nın çok büyük bir kısmında Türk vatandaşlarına vize kısıtlaması yok.
Nasıl bir rota izlediniz?
1- Bisiklet cenneti
Amsterdam dümdüz yollarıyla tam bir bisiklet cenneti. Bisiklet kullanımı çok yaygın ve güvenli olduğundan şehri ve
hatta ülkeyi bisikletle dolaşmak mümkün. Nefes alabileceğiniz gözde yeşil alanlardan ‘Vondelpark’ merkezi bir konumda. Her yıl yaklaşık 5 milyon ziyaretçiyi ağırlıyor. Diğer önemli yeşil alanlardan ‘WesterPark’ şehrin batısında, içinde göletler ve su yolları var. Oosterpark konser ve tiyatro gibi kültür-sanat etkinlikleriyle, Rembrandtpark’sa çocuk eğlence merkeziyle öne çıkıyor.