Hasan Ercazip

Bakış açısı değişince

1 Kasım 2021
‘Av Mevsimi’ filmini bilir misiniz? Ustaca planlanmış bir cinayeti aydınlatmaya çalışan iki dedektifin öyküsü. İşler çıkmaza girmişken, hayat canına tak etmişken, yaşamını hiçe sayarak olayın iç yüzünü öğrenen çılgın polis İdris (Cem Yılmaz), arkadaşlarına bir ipucu bırakmak için ölümüne saniyeler kala güvenlik kameralarına tek bir işaret yapar... Ustası Ferman (Şener Şen), fark eder o el hareketini. Mesaj bellidir: Bakış açınızı değiştirin... Her şey yeniden gözden geçirilir, tüm detaylar tekrar incelenir ve Battal’ın (Çetin Tekindor) kusursuz görünen cinayeti aydınlatılmış olur.

 

 

*

Severim pes etmeyen insanları... Bir de hayata tek bir gözlükle bakmayan, gerektiğinde ‘bakış açısını değiştirmeyi bilen’ insanları...

Nestor El Maestro, Göztepe’de göreve başladığında ilk olarak Ünal Karaman’dan devraldığı planı 1-2 makyajla devam ettirmeyi denedi. Olmadı...

Sahadaki isimleri değiştirdi, yine olmadı...

Ardından daha önce hiç denenmemiş bir planı denemeye karar verdi, üçlü savunmaya döndü.

Kasımpaşa deplasmanından 3 puan çıkaran bu hamle belki geçen hafta Trabzonspor karşısında puan getirmedi ama taraftarın alkışları bazı şeylerin sinyaliydi.

Yazının Devamını Oku

Bardağın iki tarafı

31 Ekim 2021
Sezonun başı... Ligin yenisi ve dolayısıyla ne yapacağı en çok merak edilen takımı Altay... Mustafa Denizli, atletik ve çabuk Bamba’nın arkasına teknik kalitesi yüksek iki Şilili Rodrigues ve Pinares’i koyarak bir yapı inşa ediyor. Rodrigues-Pinares ikilisi özellikle iç saha set oyununda teknik kaliteleriyle topu ayakta tutuyor, takımın öne yerleşmesine olanak tanıyor.

 

Rodrigues’in sakatlığıyla bu denklemden çıkması, alternatif olabilecek Thaciano’nun beklenen katkıyı verememesiyle yeni bir modele dönüyor Altay... Dün de gördüğümüz üzere en önde Rayan ile başlıyor Mustafa Denizli... Mısırlı’nın arkasında Bamba ve Kappel ikilisi kanatlarda çabukluklarıyla ‘hız tuzağı’ belki ama bir eksik var! Rayan ne teknik kalitesi ne de duvar olma özelliği itibarıyla önde bir pas merkezi olmaktan çok çok uzak. Mustafa Hoca da farkında bunun. Öyle ki sezon başındaki set oyunu yerine daha fazla geçiş oyununa yönelen, kendi ceza alanı önünden uzun paslarla kanatlardaki Bamba ve Kappel’i bulmayı düşünen bir Altay izliyoruz.

Oysa ki, dün ikinci yarıda olduğu gibi Rayan yerine Marco Paşa’yla başlamak daha isabetli olmaz mı diye düşünüyor insan!

Dün Sivasspor karşısında sergilenen oyunu eleştirmek değil niyetim. Sadece Altay’ın Rodrigues sonrası yaşadığı bir kimlik değişiminin altını çizmek.

Yoksa kim ne diyebilir dün sahada ciğerini bırakırcasına mücadele eden Poko’ya? 40 yaşına bakmadan canını dişine takan İbrahim Öztürk’e.... Bamba’ya, Cebrail’e...

Sivasspor bu ligde ‘başaltı’ tanımını en çok hak eden takımlardan... Her zaman belirli bir seviyenin üzerinde kalmayı başaran bir ekip...

Böyle bir rakibe karşı kazanmayı hak edecek bir futbol ortaya koydu Altay. Bardağın dolu tarafından bakarsak en azından 3 haftalık yenilgi serisine “Dur” dendi, 15 puandaki bekleyiş sona erdi.

Bardağın boş tarafına gelince... Evet sakatlıklar bazı zorunlulukları da beraberinde getiriyor. Ancak teknik eksikliği ve bencilliğiyle Rayan sanki Altay’ın 11’ine pek uygun görünmüyor!

Yazının Devamını Oku

Sezar’ın hakkı Sezar’a

18 Ekim 2021
 Türkiye’de futbolu sadece mücadele üzerinden okumak gibi bir alışkanlık söz konusu. Evet mücadele bu oyunun olmazsa olmazlarından. Futbolda fizik kapasite, atletizm her geçen gün daha da önemli hale geliyor.

 

Ama bir de kalite faktörü var!

Altay’ın dün Karagümrük karşısında ortaya koyduğu mücadele, ön alan baskısı, istek kesinlikle tek olumsuz söz edilmeyecek türdendi.

Kazanmak için her şeyi yaptı mı?

Evet...

Pozisyonlar üretti mi?

Evet...

Hakemin tartışmaya fazlasıyla açık kararları var mıydı?

Yazının Devamını Oku

Göztepe’nin Pep’i olabilecek mi?

22 Eylül 2021
Spartak Trnava’yı 45 yıl sonra şampiyon yaptı, saha kenarındaki tutkusuyla Pep Guardiola ile kıyaslandı. İsim değişikliklerinden savaştan kaçışına, 15’inde aldığı diplomayla hayallerini peşinde düşüşüne karşınızda Nestor El Maestro...

 

Süper Lig’de 5. sezonunu geçiren ve geride kalan süre boyunca hep yerli hocalarla çalışan Göztepe için bir ilk Nestor El Maestro... İsmi gündeme geldiği ilk andan bu yana herkes genç teknik adamı merak ediyor, internette araştırma yapıyor, “Kim bu Maestro” sorusuna yanıt arıyor.
Gelin, Nestor El Maestro’nun o ilginç öyküsüne biraz göz atalım.
Bir savaş mağduru El Maestro. 1983 yılında Belgrad’da dünyaya gelmiş. Babası elinden tutup Kızılyıldız maçına götürdüğü o ilk gün aşık olmuş futbola. Kızılyıldız’da futbola başlamış. Ancak Yugoslavya’daki iç savaş, 8 yaşındayken onun hayatını değiştirmiş. Emlakçı olan babası, ailesinin iç savaştan koruyabilmek için İngiltere’nin yolunu tutmuş. “Bir ay önce arkadaşlarımla sokaklarda oyun oynarken, bir ay sonra kendimi Batı Sussex’te buldum. Okula gidiyordum fakat tek kelime İngilizce konuşamıyordum! Ancak Premier Lig’in sıkı bir takipçisi olmam uzun sürmedi. Premier Lig’in en görkemli günleriydi ve çocukken her şey daha romantik geliyordu” diyor o günleri anlatırken.

Nestor Jevtic, John Smith, El Maestro

El Maestro’nun yaşamında ‘isim değişiklikleri’ hayli ilginç bir yer tutuyor. Asıl ismi Nestor Jevtic... Ancak İngiltere’ye taşındıktan sonra, ülkede Sırplara pek de sıcak bakılmaması nedeniyle ismini değiştirmeye karar veriyor. “İngiltere’de ‘ic’ ile biten soyadların çok sempatik görülmediğini söyleyebilirdim. Ayrıca diktatör Slobodan Milosevic’i dünyanın en kötü insanı olarak görüyordum ve onun gibi ‘ic’le biten bir soyadım olmasını istemedim. İngiltere’de çokça görebileceğiniz John Smith gibi bir ismi seçtim” diyor Göztepe’nin yeni teknik direktörü. O kararını bugün pek beğendiği de söylenemez! “17-18 yaşlarını bilirsiniz, saçma fikirlerle doludur. O yaşlarda yaptırdığınız bir dövmeyi düşünün! O gün, 37-38’lerde nasıl biri olacağınız aklınıza bile gelmez!..”

Yazının Devamını Oku

Yetenek ölmez!

18 Eylül 2021
Derbileri farklılaştıran, özel kılan, özlettiren nedir?

Heyecanı, stresi ve kuşkusuz sürprizleri... İzmir olarak 18 yıl sonra heyecanını yaşadığımız Altay-Göztepe mücadelesi de dozunda seyreden sertliği, golleri ve son dakika çözülen düğümüyle kusursuz bir derbiydi bu oyunun tutkunları için.

İlk 11’leri öğrendiğimizde Göztepe adına dikkat çeken, Nestor El Maestro’nın ‘adaleti’ydi. Göztepe’nin yeni hocası, Başakşehir maçını çeviren 11’ini sahaya sürmüş, “Başarılı olan formayı alır” mesajını vermişti.

İlk düdükle birlikte rakip alanda baskıya giden Altay’da Mustafa Denizli’nin vermek istediği mesaj ise “Evin reisi benim”di! Bu mesaj, 21’de yerini bulabilirdi. Ancak Thaciano’nun kaçırdığı penaltı, o ana dek maçın hakimi görünen Altay’ı moral olarak çok etkiledi. Bu şok, 5 dakika sonra Soner’in penaltıdan Göztepe’yi üstünlüğe taşımasıyla ikiye katlandı. Göztepe takım düzenini koruyarak, ekstra işler yapmadan 1-0’ı bulmuş, Altay ise yaptığı baskının karşılığını alamadığı yetmez gibi geriye düşmüştü.

Gol, sanki derbinin ateşini de söndürdü. Göztepe orta alanı Obinha ile direniyor, Altay Pinares’in yokluğunu arıyor, tribünler sessiz sedasız bu gidişatı izliyordu.

İkinci yarı başında Maestro, bir sinyal daha verdi. İlk 45’in etkisiz elemanı Lourency, 1-0’lık üstünlüğe karşın kenara alındı. Altay’da ise ön alana ne katılacağı düşünülürken stoper değişikliği geldi. Mustafa Denizli, sarı kartlı Murat’ı kenara aldı, eksik kalma riskini azalttı.

İkinci yarının başında Altay başta Poko ve Zeki ile orta alanda baskı yapıyor, Cebrail sağda varını yoğunu ortaya koyuyor, Rodriques çırpınıyor, ancak Pinares’in eksikliğinde takım enerjisini üretkenliğe dönüştüremiyordu.

Bu bölümde Halil ve Ndiaye’nin önündeki boş alanlar, bu iki çabuk isme final pası atacak bir orta alan kalitesiyle birleşse, fark 2’ye çıkabilirdi. Ancak ne bu bölümde ne de 1-1’den sonra Soner’in bomboş pozisyonunda 2. golü bulamadı Göz-Göz.

Kader, derbi üzerine ağlarını örmüştü. Artık gözler Altay kulübesindeydi. Kulübede “Bu oyunu değiştirebilir” diye düşündüren tek isim, Türkiye’de bir 1.Lig efsanesi olan Marko Paixao’dan başkası değildi.

Yazının Devamını Oku

Kaf Kaf için göreve

19 Ağustos 2021
Karşıyaka Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay’ın konuğuyduk önceki gece...

 Türkiye’de bir ilke imza attıkları projeleri KSK Fan Zone’u ziyaret ettik. Mavişehir’de, Mustafa Kemal Atatürk Spor Salonu’na yaklaşık 100 metre mesafede, yeşillikler içinde gerçekten çok şık bir mekan... Özellikle basketbol maçları öncesinde, sonrasında o mekanda oluşacak atmosferle kısa sürede Karşıyaka’nın en özel adreslerinden biri olmaya aday.
Ne mutlu ki, bu mekan aynı zamanda Karşıyaka Spor Kulübü’ne de önemli bir ‘akar gelir’ olacak. KSK Fan Zone’un cirosunun yüzde 15’i kulübe aktarılacak.
Öncelikle böyle bir projeyi hayata geçiren Belediye Başkanı Cemil Tugay’ı ve KSK Başkanı Turgay Büyükkarcı’yı kutlamak gerek. Karşılıklı bir ‘kazan-kazan’ anlaşması olarak düşündüğüm bu proje, umuyorum ki hem belediye hem de kulüp için önemli bir gelir kaynağı olacak.

*

Yemekte Karşıyaka adına aldığımız tek güzel haber KSK Fan Zone da değildi. Büyükkarcı, transfer yasağını kaldırma adına atılan adımları aktarırken artık tünelin ucundaki ışığın göründüğünü anladık. Dile kolay, kulübün önünde dağ gibi duran 120 ayrı dosyadan geriye 11’i kalmış. Hatta yönetim, bu sorunların aşılması durumunda takıma nasıl takviye yapılacağı konusunda da hayli yol almış. Yeni sezon hazırlıkları kapsamında 7 yeni oyuncu, şimdiden takımla birlikte çalışmaya başlamış.

Yazının Devamını Oku

Tokyo’ya giderken...

18 Temmuz 2021
Yıl 2012... Habertürk Spor’da hummalı bir hazırlık... Londra Olimpiyat Oyunları öncesi müsabakaların çoğunluğu gece olacağı için özel bir gece ekibi oluşturuluyor.


Görevin bana gelmesini beklemeden gönüllü oluyor, Halil Özer müdüre “O iş bende” diyorum. Henüz 20’li yaşların başında 3 genç kardeşimi yanıma alıyor, işe koyuluyorum.
Abartmadan söyleyebilirim ki, o dönem 23 yıllık gazetecilik hayatımın en yorucu, en hareketli ama en keyifli dönemi oluyor. Sevgili Murat Ağca Londra’da, biz İstanbul’da Türk Spor Basını’nın en başarılı, en doyurucu, en zengin olimpiyat sayfalarını yapıyoruz ki, bunun gururu bambaşka.
Geçmişin güzellikleri anılarda, yepyeni bir heyecan kapıda. Tokyo Olimpiyat Oyunları için artık geri sayımdayız.
23 Temmuz’dan 8 Ağustos’a dek tüm branşlarda muhteşem bir şölen bizi bekliyor.
İzmir olarak da heyecanımız yüksek. Bu topraklardan yetişen tam 18 sporcu ile yer alacağız sporun bu en ışıltılı sahnesinde. Ne mutlu İzmir’e, ne mutlu bunun değerini bilenlere.

Yazının Devamını Oku

O şimdi bayrak adam

8 Temmuz 2021
Süper Lig’de 40 maçın tümünde oynayan tek oyuncu...

Sadece istikrarıyla değil, üretimiyle de geçtiğimiz yıl en parlak performans gösteren Türk kanat oyuncusu...
Dile kolay, tüm kulvarlarda oynadığı 42 maçta 10 gol, 14 asist üretmiş.
Ve bu performansına karşın, dilinden ‘adaleti, hakkı, hukuku’ düşürmeyenler tarafından Euro2020 aday kadrosuna layık görülmemiş.
Bu performans Galatasaray’da, Beşiktaş’ta, Fenerbahçe’de ya da özellikle Trabzonspor’da forma giyen bir oyuncu tarafından sergilenmiş olsa, o oyuncunun Türk Milli Takımı’ndan çıkarılması mümkün olabilir miydi?
Tabii ki hayır!
*
Siz sanıyor musunuz ki, bu tablonun farkında değil Halil?

Yazının Devamını Oku