Fuat Akdağ

Süper Lig’de mutlu sona kim ulaşır?

10 Mayıs 2018
GALATASARAY lider ve en güçlü şampiyonluk adayı. Ama... Bitime 2 hafta kala dört takımın çekiştiği ve bu kadar çok değişkenin bir arada yaşandığı bir sezon olmadı.

Şamiyonluk son haftaya kalırsa ve rakip Göztepe’nin Avrupa Ligi’ne gitme şansı ortaya çıkarsa sarı kırmızıların işi zorlaşacaktır. Puanlara, ikili, üçlü ve hatta dörtlü averajlara, iki takım arasındaki maçlara, attıkları gol sayılarına bakıldığında Galatasaray ile Fenerbahçe’nin üçüncü bir maç yapma ihtimali bile sözkonusu. Çok eğlenceli bir sezon oluyor...

 SAYIN YÖNETİCİ, CESARET...

- BU sezon Süper Lig’de kaç genç oyuncu oynamış diye saymak isterken bir hayli gerilere gitmişim. Çok enteresan şeyler var... 1991 yılından bu yana Süper Lig’de 18 yaşın altında forma giymiş futbolcuların kariyerlerini takip ettim. Böyle 50 futbolcu var. İçlerinden sadece iki tanesi 10 milyon Euro’nun üzerinde bir bonservis bedeline ulaşabilmiş. Caner Erkin ve Enes Ünal...

Caner Erkin 17 yaşındayken Manisaspor’da kendisini gösterdikten sonra CSKA Moskova’ya, Enes Ünal da 16 yaşında Bursaspor’da parladıktan 1 yıl sonra Manchester City’ye transfer olmuşlar. İkisi de şu an Avrupa futbolunun bilinen isimleri olarak futbol hayatlarına başarıyla devam ediyorlar.

TEKNİK ADAMLAR DESTEKLENMELİ

- PEKİ diğerleri? Onlar Türkiye liglerinde orta ve alt sınıf futbolcular olarak spor hayatlarını sürdürmekteler. Caner ve Enes kariyerlerinin hemen başında yaşadıkları yurt dışı tecrübesi sayesinde gelişme gösterdiler. Diğer genç yeteneklerimizin bir kısmını hâlâ bekliyoruz...

Yani sadece alt yapı organizasyonu yetmiyor. Oradan gelenleri doğru yönetmek de lazım. Zaten sporcu yetiştirmekte ciddi sorunlar yaşıyoruz, bir de yetişenleri ziyan etmesek bari. Büyük takımlarda genç oynatmak cesaret ister. Ama bu cesareti sadece hocadan beklemek haksızlık olur. Kulüp yöneticileri, teknik adamları genç oyunculara daha çok süre verme konusunda desteklemeli.

Yazının Devamını Oku

Kim şampiyon olur?

13 Nisan 2018
BAŞAKŞEHİR’in şampiyon olacağını düşünenler çok avantajlı. ”Galatasaray’ı yendik mi geri kalan rakipler, şampiyonluk iddiası olan bir takım için çok zor olmamalı” diye düşünüyorlar.

Üstelik 1 puan kaybetme hakları da var. Galatasaray’la berabere kalıp kalan 5 maçı kazandıkları taktirde şampiyon olabilirler.

- Galatasaray’ı favori görenler, “Sahamızda kazanıyoruz. Başakşehir ve Beşiktaş maçları içeride olduğuna göre sorun yok. Kalan maçları kazanır şampiyon oluruz” diyor. Ama, hiç puan kaybetmeden 6 hafta geçirmek kolay değil. Hele bunların 3’ü Galatasaray’ın korkulu rüyası olan ‘deplasmanda’ oynanacakken.

- “Beşiktaş şampiyon olur” diyenler; “Galatasaray, Başakşehir’i kendi sahasında yener, biz de onları yeneriz ve işi bitiririz” diye düşünüyor. Ancak, şunu unutmamak gerekir ki, bu senaryonun gerçekleşmesi için Beşiktaş’ın maç kazanması lazım. Hem de hepsini. Ama bunun için son günlerde ortaya koyduğu performans yeterli mi? Tartışılır.

- Fenerbahçeliler ise sürpriz bekliyor. Diyorlar ki; “E fena oynamıyoruz, 18 puan toplarız. Rakiplerin maçları da bize göre daha zor. Neden olmasın?”

Çıkmayan candan umut kesilmez tabii...

TRABZONSPOR’A HÂLÂ SABIR LAZIM AMA...

-

Yazının Devamını Oku

Futbol maçları 60 dakika olsun mu?

6 Nisan 2018
Futbol, içinde bulunduğumuz tempoya göre biraz yavaş kaldı. Yeni nesli biraz daha yakınlaştırmak lazım.

İLK yazım için yapılan olumlu olumsuz eleştiriler için teşekkür ederim. Bir okurumuz, fikir üretmem konusunda çok haklı bir tavsiyede bulunmuş. “Aksi takdirde okunmazsın” diyor.

Ben de, “Ya bir fikrim var aslında” diye düşünürken internette gördüm ki, Uluslararası Futbol Birliği (IFAB) maçların 60 dakikaya düşürülmesi konusunu masaya yatıracakmış.Tam da  bunu benim fikrim olarak ortaya sürecekken. Neyse...

Futbol artık değişen hayatlarımız ve içinde bulunduğumuz tempoya göre biraz yavaş kaldı. Özellikle yeni nesil, çeşitli dijital olanakları iyi kullanıyor ve çabuk tüketiyor. Süresi kısaltılıp, temposunu yükseltecek ufak tefek kural değişiklikleri yapılırsa yeni nesil sporsever futbolla daha da yakınlaşacaktır. Bir de sürekli yorgunluktan şikayetlenen takımlarımız böylece daha rahat ederler işte...

ACIMASIZ, ARABESK VE AMAÇSIZ

- DURSUN Özbek cumartesi günü genel kurulda mali ve idari olarak ibra edildi. Genel kurulun yapıldığı yer mahkeme salonu gibiydi. Lehte ve aleyhte konuşmalar, kavgalar, atışmalar derken oylama zamanı geldi. En son, oylama sonucunu bütün gün tereddüt içinde bekleyen Dursun Özbek aldı sahneyi. Duygu dolu konuşmalar yapan ve talepkar bir tavır içinde olan sayın Özbek ibranın hemen ardından ise hırslı ve intikam isteğiyle dolu bir adama dönüşüverdi. ”Görüşeceğiz” diye de ayrıldı.

Sayın Özbek’in gelişi de gidişi de, yeniden gelmek istemesi de Türk futbol ortamını anlamak bakımından hayli önemli.

Futbol dünyamız sırasıyla; acımasız, arabesk ve amaçsız...

CENGİZ İYİ Kİ 4 BÜYÜKLER FİLAN DEMEDİN

Yazının Devamını Oku

Fatih Terim’in duygusu Aykut Kocaman’ın aklı

27 Mart 2018
Aykut hoca daha çok aklın peşinde. Terim’in başarı formülünde duygusal tavır bir hayli fazla. Şenol Güneş ve Abdullah Avcı ise ortaya koydukları aklı duyguyla da birleştiriyorlar. İkisi de daha içine kapanık ama çok tutkulu.

FUTBOLDA başarı artık aklın daha önde tutulmasıyla geliyor. Ama hala duygular da önemli. Öyle gazla, dolduruşla takımı sahaya sürmekten bahsetmiyorum. Önce teknik kadronun, sonra oyuncuların baskıdan etkilenmemesi lazım. Zira sona yaklaştıkça eleştirilerin dozu artıyor, kulüp yöneticilerinin panik havası takıma kadar ulaşıyor ve oyuncuların ayaklarına dolanıyor. Zaten sakatlıklar ve borç içinde yüzen kulüplerimizin ihtiyaca yarım yamalak cevap veren transfer çalışmaları yüzünden kadro kurmakta zorlanan teknik kadro, bir de bunlarla başa çıkmak zorunda. Ama şampiyonluk kovalayan takımlarımızın hocalarının akıl/duygu dengeleri farklı farklı. Misal;

AŞK/NEFRET iLiŞKiSi

-Fenerbahçe’de Aykut Kocaman daha çok aklın peşinde. Aykut hoca başarının maç sonuçlarıyla değil, kazanılmayan maçlardan sonra değişiklik yapmak yerine doğru bildiğin yolda ısrar etmekle geleceğine inanıyor. Gerekirse bu konuda sertleşebiliyor da.

-Fatih Terim’in başarı formülünde ise duygusal tavır bir hayli fazla. Terim, saha kenarı hareketlerinden de anlaşılacağı üzere maça tüm benliğiyle dahil oluyor. Onun için strateji ve taktik tabii ki önemli ama takım ruhu da bir o kadar değerli. Medyayla da adeta bir aşk/nefret ilişkisi kurarak takım ruhunu zenginleştirmeyi iyi bilir Fatih hoca.

-Şenol Güneş ve Abdullah Avcı ise ortaya koydukları aklı duyguyla da birleştirerek, bazen birinden birini öne çıkartarak yönetiyorlar takımlarını. İkisi de daha içe kapanık ama çok tutkulu.

Kim mi şampiyon olur? Daha 8 hafta var ve bence bu 4 takımın şansları tabloda...

F.BAHÇE’DE BAŞKANLIK YARIŞI KIZIŞIYOR

Yazının Devamını Oku