Zürafa Sokak’ın en meşhur ismi
İstanbul’un 100 yıllık genelevi Zürafa Sokak artık kabuk değiştiriyor.
Beyoğlu Belediyesi’nin öncülüğünde kültür ve sanat sokağı haline gelecek.
Zürafa Sokak’ın en meşhur isimlerinden biri genelev patroniçesi Matild Manukyan’dı.
Onu bu kadar ünlü yapan ise, defalarca vergi rekortmeni olmasıydı.
23 HAZİRAN 1992
Aslında Zürafa Sokak’ın ilk vergi rekortmenleri arasında Sümbül Hanım’ın adı öne çıkıyordu. Sakıp Sabancı bile işinsanlarına Sümbül Hanım’ı örnek göstererek “Vergilerini tam ödeme” çağrısı yapmıştı.
Ancak 1985’te Manukyan, Sümbül Hanım’ı geride bıraktı. Vergi rekortmenleri için düzenlenen ödül törenlerine de katıldı.
1992 yılındaki törende ödülleri dönemin Başbakanı Süleyman Demirel veriyordu. Ancak Mankukyan’a ödülünü TOBB Başkanvekili Fuat Miras verdi.
Matild Hanım hayal kırıklığına uğramıştı. Tören sonrasında sohbet etmek için Demirel’e yaklaştı. Ancak Başbakan “o kadar hızlı uzaklaştı ki” Manukyan onu yakalayamadı bile.
OTOMOBİLİ ÇOK KONUŞULDU
1992’de ünlü tenor Pavarotti’nin İstanbul konserini izleyenler arasında Manukyan da vardı. Manukyan’ın konsere, özel olarak yaptırdığı Rolls Royce otomobiliyle gelmesi haber oldu.
Otomobilin möbleleri “budaksız Afrika cevizi”nden yapılmıştı. Aksesuarlar gümüş, bagaj özel kürklerle kaplıydı. Araçta telefon, televizyon, video, faks ve özel bar vardı. Aracın önündeki amblem bile saf gümüştendi.
Manukyan’ın bu ünü zaman içinde onu hedef haline getirdi.
Evine hırsızlar girdi. Boğazına bıçak dayayıp para kasasını açmasını istediklerinde “Ölürüm de açmam” yanıtını verdi.
28 EYLÜL 1995
27 Eylül 1995 günü bombalı saldırıda ağır yaralandı. Koruması ve şoförü hayatını kaybetti.
Tam 8 ay hastanede yattı, 12 ameliyat geçirdi.
18 Şubat 2001’de hayatını kaybetti. Son yolculuğuna evinde sürekli giydiği krem rengi eşofmanıyla uğurlandı.
Çok konuşulan bir servete sahipti.
Ölümünden sonra başlayan miras davaları ise hala sürüyor.
5 OCAK 2013
GENELEVDE EYLEM DE YAPILMIŞTI
Zürafa Sokak’taki genelevlere peş peşe ağır cezalar kesilince 4 Ocak 2013’te çalışan kadınlar eylem yapmıştı. Kadınlar, “Bu cezalarla sokağa düşeriz, sokaklarda ölürüz” diyordu.
28 KASIM 1989
GELİN BİLE ÇIKTI
1989’da “Bir Aşk Bin Günah” filminin birçok sahnesi Zürafa Sokak’ta çekilmişti. Filmin son sahnesinde Ahu Tuğba gelinliğiyle genelevden çıkıyordu. Zürafa Sokak sakinleri, telli duvaklı gelini görünce oldukça şaşırmıştı.
İNSANLAR TRİBÜNDEN ŞELALE GİBİ DÜŞTÜ
GALATASARAY, Ali Sami Yen Stadı’nda unutulmaz zaferlere imza attı.
Neuchatel, Real Madrid, Barcelona, Roma, Paris Saint Germain... Galatasaray’ın yenerek evlerine yolladığı Avrupa devlerinden bir kaçı.
Bundan 57 yıl önce, yapımı yeni tamamlanan Ali Sami Yen stadının açılışı Türkiye-Bulgaristan maçı ile yapılacaktı.
20 Aralık 1964, saat 14.00’te başlayacak maç için seyirciler saat 10.00’da stadı doldurmaya başlamıştı bile.
Kapasitesi 45 bin kişilikti. Ancak 48 bin 600 bilet satılmıştı. Sahte bilet ve kaçaklarla birlikte seyirci sayısı 55 bini bulmuştu.
En büyük kalabalık, cadde tarafındaki açık tribündeydi. Maçın başlamasına daha bir saat olmasına rağmen, ikinci kattaki seyirciler “balık istifi birbirlerinin üstüne” çıkıyordu.
21 ARALIK 1964
ATKILARLA HALAT YAPTILAR
Bu kalabalıktan kurtulmak isteyen bazı seyirciler atkıları birleştirip halat yaparak alt tribünlere inmeye çalışıyordu.
Bu sırada üst kattaki tribünde bir sandviç büfesinde yangın çıktı. İşte dehşet anlarının fitilini ateşleyen de bu oldu.
Panikle birlikte demirler kırıldı ve insanlar alt kata düşmeye başladı.
Hürriyet’in ertesi günkü manşeti dehşeti anlatıyordu:
“Yüzlerce seyirci salkım salkım tribünden düştü.”
Hürriyet’in o dönemki Umum Neşriyat Müdürü Necati Zincirkıran da maçtaydı. Gördüklerini “İnsanlar tribünden şelale gibi akıyordu” başlıklı makalede anlattı.
Çaresizlik öyle bir hal aldı ki, olay anında tören için sahada bulunan milli futbolcular bile yaralanan insanları taşıyordu.
O gün orada 83 kişi yaralandı. Şans eseri ölen olmadı.
Açılan soruşturma beklendiği gibiydi, herkes birbirini suçladı. Ve ortaya çıktı ki, stat için iskan bile alınmamıştı.
En çarpıcı iddialardan biri ise, turnike kontrollerinin “Amigo Çetesi” diye bilinen kabadayılara verilmesiydi.
Faciadan 40 dakika sonra başlayan maçta hiç gol olmadı.
6 TEMMUZ 1979
ŞEVROLE HASAN’IN TRAFİK KATLİAMI
1979’un Temmuz ayında, Avcılar’da feci bir trafik kazası meydana geldi.
Keşan’dan yola çıkan yolcu otobüsü, Avcılar’da önündeki bir başka otobüsü sollamak istedi. Çok süratliydi. Önce benzin istasyonunu sıyırdı, ardından da bir apartmanın altındaki kereste dükkanına girdi. Kazada 3 kişi öldü, 34 kişi yaralandı.
Hürriyet haberi, “Şevrole Hasan dükkana girdi” başlığıyla vermişti.
İlk bakışta bir otomobil markası olan Şevrole kelimesi şoförün lakabı gibi gözüküyordu.
Oysa Keşan’da “hızlı şoför olarak tanınan” Hasan, mahkemeye başvurmuş, soyadını, lakabı olan Şevrole’ye çevirmişti.
Habere göre Hasan Şevrole, kazayla ilgili “Şanssızlık oldu, biraz daha sol yapsaydım sıyrılabilirdim” diyordu.
