Ateş Yalazan - Arşiv Balıkçısı
Ateş Yalazan - Arşiv Balıkçısı
Ateş Yalazan - Arşiv BalıkçısıYazarın Tüm Yazıları

Musikinin tahtındaki kraldı

Münir Nurettin Selçuk, Türk musikisinin geride bıraktığımız yüzyıldaki en önemli ismiydi.

Haberin Devamı

1900’de aşığı olduğu şehirde, İstanbul’da dünyaya geldi.

Musiki hevesini gören babası Nurettin Efendi, “Darül Fezli Musiki Mektebi”ne kaydetti oğlunu.

İlk konserini verdiğinde 15, ilk bestesini yaptığında 22 yaşındaydı.

Hem kendi güftelerine hem de ünlü şiirlere hayat verdi.

Musikinin tahtındaki kraldı
Münir Nurettin Selçuk, kendisi gibi büyük bir müzik adamı olan oğlu Timur Selçuk ile birlikte.

150 ESER BIRAKTI

Bugün bile herkesin dilindeki birçok eserde onun imzası vardır.

Musikinin tahtındaki kraldı
28 nisan 1971

“Yok başka yerin lûtfu, ne yazdan ne de kıştan, bir tatlı huzur almaya geldik Kalamış’tan.”

“Dönülmez akşamın ufkundayız, vakit çok geç. Bu son fasıldır ey ömrüm, nasıl geçersen geç.”

Haberin Devamı

“Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul. Görmediğim, gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer, ömrüm oldukça gönül tahtıma keyfince kurul, sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer.”

Musikinin tahtındaki kraldı

“Otomobil uçar gider, ömrüm gibi geçer gider. Ben talihin peşindeyim, talih benden kaçar gider.”

“Aşıka Bağdat sorulmaz, ufukları aşar gider. Ümit yolcusu yorulmaz. Baht izinde koşar gider.”

Bunlar gibi 150 eser bıraktı geride.

FRAK GİYEN İLK SANATÇI

27 Nisan 1981’de İstanbul’da hayatını kaybettiğinde Hürriyet’in haberinde şöyle deniliyordu üstat için:

“Musikimizin en üst basamağına çıkan ve orada seyircilerinin kalbine kurduğu tahtta bir kral gibi yıllarca oturan Münir Nurettin Selçuk...”

Konserlerinde frak giyen ve ayakta şarkı söyleyen ilk sanatçıydı.

Peyami Safa, “Osmanlı musikisinin rakıdan çatlamış ve buruşmuş sesini kalıplayan” dedikten sonra şöyle anlatıyordu Selçuk’u:

“Getirdiği bu medeni üslup ve kıyafet, yaptığı bu aksesuar inkılabı meyhane derbederliği içinde bütün kılık ve eda haysiyetini kaybeden Osmanlı musikisinin yaşamını sürdürmesinde en büyük rolü oynamıştır.”

Haberin Devamı

İçkili gazinoların dudak uçuklatan tekliflerine karşı durmayı başardı ömrü boyunca. Sadece konserlerde söyledi şarkılarını. Bu nedenle “eğilmeyen adam” olarak tanınıyordu.

Doğan Koloğlu’na göre, “Klasik Türk Musikisi’ne tu kaka dendiği dönemde” en ağır bestelerden, memleket türkülerine ve piyasa şarkılarına kadar her eserin nasıl okunacağını o öğretmişti.

Zeki Müren de “En büyük o idi. Türk Sanat Musikisi gerçek büyüğünü kaybetti. Ondan daha yücesinin geleceğini sanmıyorum” diyordu.

Selçuk’un cenaze töreni tüm İstanbul’u bir araya getirdi.

Teşvikiye Camisi’ndeki törenden sonra bando eşliğinde yola çıkan cenaze uzun bir konvoyla Bebek’e vardı.

Ve üstat Münir Nurettin Selçuk, çok sevdiği arkadaşı, Yahya Kemal Beyatlı’nın yakınındaki mezarına defnedildi.

Haberin Devamı

O gün bugündür şarkısındaki gibi, o tepeden bakıyor İstanbul’a.

SİYASETTEKİ ‘ALO BABA’ HATTI

1990’ların ilk yıllarında... Henüz akıllı telefonlar icat edilmemişken... Değil sosyal medya, internet bile doğru düzgün bilinmezken... Ve Z kuşağı henüz dünyaya gelmemişken... Telefonların sadece haberleşmek için kullanıldığı günlerde, bir furya başlamıştı: 900’lü hatlar. Erotik sohbetlerden, ünlülerin ses kayıtlarına kadar büyük bir zincir oluştu. Herkesin eğlencesi olmuştu. Bu zincire 1992 yılında siyaset de katıldı.

Dönemin liderleri 900’lü hatlarla seçmenlerine ulaşıyordu.

“Alo İnönü, Alo Ecevit, Alo Perinçek” diye uzayıp gidiyordu liste. Dönemin Başbakanı Süleyman Demirel’in 900’lü hattı ise lakabıyla açılmıştı:

“Alo Baba.”

Haberin Devamı

Musikinin tahtındaki kraldı

ECEVİT ŞİİR OKUDU

Hattın reklamında Demirel’in Türk dış politikasındaki son gelişmeleri değerlendirdiği ve “Almanya’ya karşı denge sağlayıcı bir alternatif olarak Fransa ile yakınlaşmayı” anlattığı belirtiliyordu. SHP Genel Başkanı Erdal İnönü, demokratikleşmeye dikkat çekiyordu. DSP Lideri Ecevit, Güneydoğu Anadolu halkının çaresizliğini “Bir Cudi Öyküsü” adlı şiiriyle dile getiriyordu.

O dönem Sosyalist Parti Genel Başkanı olan Doğu Perinçek ise “emekçilerle parti arasına çekilen duvarda telefonla bir pencere açtığını” söylüyordu.

Bu hatları arayanlar isterlerse liderlere mesajlarını bırakabiliyordu. Bu servislerin ücreti çok yüksekti. Liderlerin hatlarından elde edilen gelir Erzincan depremi felaketzedelerine bağışlanıyordu.

Haberin Devamı

Bugün Z kuşağına ulaşmak için yeni yeni mecralar arayan siyaset o yıllarda da 900’lü hatları kullanmayı denemişti. Ama 900’lü hat açılımı çok sürmedi.

Bir kaç kayıttan sonra kayboldu gitti.

Yazarın Tüm Yazıları