Altan Tanrıkulu

Yeni Fenerbahçe!

1 Ağustos 2013
Avusturya’da değildim.. Futbolu ve Fenerbahçe’yi seven üç dostumla birlikte izledim DSmart’tan maçı..

Keyifli bir anlatımı vardı Ertunç’un.. Onu da tebrik ederim.. Fazla maçın içine girmeyen, anlatımı teknik yorumlara boğmayan Reha da iyiydi.. Ama en güzeli son dakikada gelen goldü.. Böyle bir maçta böyle bir skor keyifli oldu gerçekten..
70’li yıllardaki Türk filmleri gibi başladı maç.. Herşey kötü gitti uzun süre.. Volkan ve Alves dışında biraz Topal mücadele etti biraz da Webo boğuştu.. Alper dikine kaleye gitmeye çalışan, faul kazandıran ve her yere koşan tek isimdi.. Emre, Meireles, Yobo, Kadlec, Kuyt dökülürken onu çıkmasını yadırgadım.. Oysa Alper-Cristian’lı bir orta saha kanatlardan Sow ve Kuyt’la desteklense, Kuyt’ın yerine son bölümde Stoch alınsa çok daha iyi olurdu.. Yapmadı yeni hocamız.. Şanslıydı.. Maç boyu aleyhimize düdük çalmayan Portekizli hakem net penaltıyı da tereddüt etmeden verdi.. Ama o ana kadar Salzburg’un iki penaltı itiraz vardı..

VOLKAN KENDİNİ BULDU

Volkan’ı tebrik ederim.. Çok iyi bir yaz geçirmiş.. Çabuklaşmış.. Morali yerine gelmiş.. Havalarda değil aklı.. Yine hata yapabilir.. Ama ürkek halinden sıyrılmış..
PSV maçı sonrası Yobo ve Meriles’in bu takımda olmaması gerektiğini dile getirmiştim.. Kadlec şimdilik stoperde denense, sola Hasan Ali kaydırılsa takım çok daha dinamik ve üretken olur.. Evet, Cristian girdikten sonra çok iyiydi.. Sow da oyuna hareket getirdi.. Ama bu iki oyuncunun form durumunu, diğer oyuncuların ne kadar dipte olduğunu Yanal PSV maçında görmedi mi? İlk yarı rakip net fırsatlar yakalarken oyunu ileri taşıyan tek oyuncu Alper’i kenara almanın tek anlamı var?. “Diğer oyuncuların çıkaracağı sesi duymaktansa kendi bildiğim genci çıkarırım daha iyi” düşüncesi..
Tüm bunlara karşın “Yeni Fenerbahçe’den”, “Yanal’ın Takımı’ndan” umutluyum.. Fenerbahçe bu turu geçer.. Şampiyonlar Ligi’ne kalması, camia için önem taşıyan Süper Kupa’yı kazanması ve lige iyi başlaması için ise iskeletin doğru kurulması gerek.. Bu takım sıradan bir takım değil.. Bu takım; dünyanın en büyük 5 spor kulübünden birinin takımı.. Herkes planlarını ona göre yapmalı..

Yazının Devamını Oku

Fenerbahçe'de değişen hiçbir şey yok

26 Temmuz 2013
Sarı lacivertlilerin daha heyecan verici olmasını bekliyorum ama takım yine 4-2-3-1 oynuyor. Savunmada büyük açıklar veriliyor. Orta saha alternatifli ama ileride Webo ağır, Kuyt eski gücünden uzak.

DEĞİŞİK ve çok heyecanlı bir sezon bizi bekliyor.. Kadrolara, değişen teknik direktörlere, oyun sistemlerine ve transferlere baktığımda çok büyük sürprizler olacağını düşünüyorum önümüzdeki sezon.. Büyük takımlar kolay gol yedikleri için ve hücumu daha ön plana aldıklarından yenilgiye açık oynuyorlar.. Tıpkı PSV karşısındaki Fenerbahçe gibi.. Sarı lacivertlilerin geçtiğimiz sezonlara oranla daha heyecan verici bir oyun oynamasını bekliyorum.. Ama lig, Türkiye Kupası ve Avrupa’da aynı başarılar gelir mi onu tahmin etmek zor..
Fenerbahçe üç hazırlık maçı oynadı.. İkisi çok güçsüz takımlara karşı.. Birinde ise kendisinden daha zayıf olan PSV’ye yenildi.. Üstelik savunmada büyük açıklar vererek..

SOW, HAZIR OLMALI

YENİ sistemi gözlemlemeye çalıştım üç maçta.. Ama değişen bir sistem göremedim.. Takım yine 4-2-3-1 oynuyor.. Santrfor noktasındaki Webo hızlı ve akıllı kademe yapan takımlara karşı ağır kalıyor.. Sow hiç hazır değil.. Salzburg maçına kadar mutlaka daha fazla antrenman yapmalı.. Kuyt da eski gücünden, isteğinden uzak gözüktü bana.. Sanki yüreğinin bir kısmı Kocaman’la gitmiş gibi.. Buradan bir mesaj vermek gerek Kuyt’a ve diğer futbolculara..

İŞİ ZORLAŞTIRILMAMALI

BU sezon Aykut Kocaman için çok önemli.. Oynanacak futbol, özellikle Kocaman’ı seven isimlerin göstereceği yüksek performans hem Fenerbahçeliliğin hem de Kocaman’ın felsefesinin göstergesi olacak.. Kimse takımı bölmeye kalkmamalı.. Kimse yeni teknik ekibin işini zorlaştırmamalı.. Alex’in gidişinde yaşanan manevi huzursuzluk bu dönemde asla ve asla olmamalı.. Bu, belki de saha içindeki teknik ve taktikten daha önemli..

Kadro Türkiye için fazla

FENERBAHÇE

Yazının Devamını Oku

75.dakika

25 Temmuz 2013
GELECEK yıl bütün dünya Brezilya 2014’ü konuşacak..

Modern futbolun nereye gittiğini bir kez daha göreceğiz.. Hiç tanımadığımız bazı yıldızlar vitrine çıkacak.. Tıpkı 17 yaşında tarih yazan Pele gibi.. 20 yaşında dünyayı peşine takan Maradona gibi.. Şampiyonlar Ligi’nin kahramanları Ronaldo, Messi, Rooney gibi..
Bakıyoruz Fenerbahçe’ye.. 11 yabancısı var.. Peşinde olduğu isimler de belli.. Yaşlı ve ağır oyuncular savunmayı, orta sahayı doldurmuş.. Çabuk, dikine, süratli isimler hep yedek.. Stoch gibi, Alper gibi, Hasan Ali gibi.. PSV 21 yaş ortalamayla çıkmış karşınıza, siz 31 yaşla mücadele ediyorsunuz.. Nefes yetmez, enerji yetmez..

HATADA ISRAR EDİLMEMELİ

Hazırlık maçlarında çok iyi de oynasanız, çok kötü de olsanız gerçeği yakalayamazsınız.. Ama büyük hatalarda ısrar ederseniz ilerisi için alarm verirsiniz.. Yobo’yu savunmaya koyarsanız yolgeçen hanına döner savunmanız.. Lizbon’da olduğu gibi.. Meireles, Krasiç, Yobo, Cristian’dan vazgeçilmeli.. Daha dengeli, genç ve istikrarlı bir takım kurulmalı.. Gökhan hazır hale gelene kadar 75. dakikada denenen; Topuz, Alves, Kadlec, Hasan Ali - Topal, Holmen - Kuyt, Alper, Stoch - Sow dizilişinde ısrar edilmeli.. Yoksa Fenerbahçe, Salzburg’da turu bırakabilir..

Yazının Devamını Oku

Rakip kadar oynamak

22 Temmuz 2013
F.Bahçe zayıf liglerden zayıf takımlarla oynayarak 20 gün geçirdi.

Galatasaray, Beşiktaş, Bursaspor, hatta Gaziantepspor bile dünya futbolunun güçlü ekipleriyle oynuyor.. PSV Eindhoven’i de çok güçlü ekipler arasına koymuyorum artık..
Fenerbahçe’nin yeni sezon planlamasının, hazırlıklarının artık gücüne, adına, en önemlisi potansiyeline yakışır şekilde olması gerek.. Bu takım artık devre arasında gidip Coritiba’yla oynamayı düşünmeli.. ABD’de maç yapmayı planlamalı.. Real Madrid, Barcelona, Bayern gibi takımlarla birlikte turnuvalara katılmalı..
Galatasaray yıllar önce girdiği bu yolda büyük tecrübe kazandı.. Fenerbahçe’nin Türk takımlarını görmeyen yerlere gitme isteği güzel.. Düzce’de, Lankaran’da olması güzel.. Bunları yaparken gerçek hedeflerden sapmaması da önemli.. Rakip kadar oynayacağı, hatta zaman zaman oyun zevkinden bile uzaklaşacağınız maçlar futbolcular için gelişme yolunu tıkıyor..

BiR-iKi DEĞiŞiKLiK OLUR

ÇOK zayıf bir takım karşısında iyi oynadı Fenerbahçe.. Pozisyon bilgisi olmayan, oyun birlikteliği güçsüz bir ekipti Larnakan.. İlk yarıda gelen goller takım oyunu açısından olumlu gelişmeler.. Duran toplar artık Kadlec, Alves, Holmen’le daha tehlikeli oluyor rakip kalede.. Alper, Stoch, Kuyt çalışkan gözüktüler.. Bekir sol ayağıyla güzel bir asist yaparak çıkışını sürdürdü..
Fenerbahçe’ye geldiği günden beri çok önemli işler yapan Webo yine “santrfor” golü attı. Sow şimdilik kuvvetsiz.. Salzburg maçlarına kadar da eski tempolu haline ulaşması zor gözüküyor.. Sanırım ilk yarıdaki takımı bir ya da iki oyuncu değişikliği ile Avusturya’da seyredeceğiz..

ŞUT BİR SiLAH AMA...

DÜNKÜ maçtan negatif bir kare takıldı gözüme..

Yazının Devamını Oku

Sevince dikkat!

20 Temmuz 2013
SALZBURG öncelikli hedefi Fenerbahçe’nin.. Ardından Süper kupa ve lig..

Bu kadro herhangi bir takviye yapılmadan da çok güçlü.. Eğer bir santrfor alınırsa eksiksiz olur.. Stoch ve Alper beni en çok etkileyen oyuncular oldu dün.. Alper bu ligin en iyi yerlisi olabilir.. Orta sahadan çıkışları mükemmeldi.. Stoch bencil oynamayınca, biraz da güçlenince yine büyük silah.. Krasiç ve Yobo’nun kalması sadece maddi konularla ilgili.. Takıma katkı yapacaklarını sanmıyorum..
Boluspor karşısında en çok hoşuma giden Cristian ve Bekir’in gollerden sonra büyük sevinç yaşamasıydı.. Bu takım içindeki rekabeti, kaliteyi ve hırsı gösterir.. Sonuçta kazanan Fenerbahçe olur..
Olumsuz yön olarak takımda özellikle ilk yarıda kopukluk hissedilmesini gösterebilirim.. Meireles ve Caner gereken performansta değil..

Yazının Devamını Oku

Final gibi değildi

14 Temmuz 2013
DÜNYANIN birçok yerinde final seyrettim. Hepsi basın tribünündeydi. İlk kez bir finali seyircilerin arasında seyretmeyi tercih ettim.

Aile dostumuz Özgür’ün iki bileti vardı. Maçın başlamasına 15 dakika kala tribüne doğru hareketlendim. Ve bir şokla karşılaştık. Tribündeki görevli, “Biletlerdeki numaralar geçersiz, boş bulduğunuz yere oturun” diyordu. Yani Özgür’le farklı yerlerden gelsek, “Maçta buluşalım” desek koltuklarımız yan yana olduğu halde buluşamayacağız. Daha kötüsü devre arasında herhangi bir ihtiyacınız için kalkıyorsunuz, geri döndüğünüzde yerinize başkası oturmuş olabilir. Bu kadar üst düzey bir turnuvada böyle bir uygulama bence büyük ayıp...

20.601 biletli seyirci

İkinci büyük ayıp, zemin... Dünya Kupası’ndan sonraki FIFA’nın en büyük organizasyonuna böyle bir zeminde final yapmak zorunda kalınıyor. Ülkemizin şampiyonu, dünyanın en büyük kulüpler arası karşılaşmalarını bu statta oynayacak. Cluj maçı aklıma gelince şimdiden üzülüyorum.
20.601 biletli seyirci varmış dün. Ulusal maçlardan hemen önce Blatter’in FIFA üyelerinin olduğu ortamda Yıldırım Demirören’in aleyhine yapılan tezahürat başka bir ayıp. Sen kendi maçlarında göster tepkini, ama bu kadar önemli bir turnuvada takımlar sahaya çıkarken, marşlar okunurken ıslıklamak, tepki göstermek spor kültürümüz açısından düşündürücü...

Sahanın en iyisi: Pogba

Maçta çok iyi değildi. Meksikalı hakem berbattı. Fransa ilk yarıda oyunun hakimi olan taraftı. İkinci yarı Uruguay kıpırdandı, maç dengeye geldi. Bir kaç güzel şut, bir iki tehlikeli akın dışında 90 dakika tatsız tuzsuz bitti. Fransızların kaptanı Pogba sahanın en iyisiydi. Uruguay kalecisi, son 15 dakikada yaptığı kurtarışlarla maçı uzatmaya taşıdı.

Penaltılarda bu kez sahneye çıkan Fransa kalecisiydi. Doğru köşeleri tahmin etti. Ve kupayı ülkesine taşıdı. Fransa’yı tebrik ederiz. Kaybeden Uruguay’dı... Ama kendi topraklarımızda bu kadar kötü performans ortaya koyan Türkiye’yi de unutmayalım.

Yazının Devamını Oku

Forvet arkasını istiyor

14 Temmuz 2013
Türkiye Ligi, Bundesliga’ya göre daha mücadeleci, sert ve zor bir lig. Alman takımları kompakt yapıda olup, her oyuncunun yeri ve bölgesi bellidir.

Oyun buna göre oynanır. Maçta oyuncular çok fazla yorulmaz. Türkiye’de ise futbol çok kopuk oynandığı için defansla forvet hattı arasında uçurumlar var. Bu da futbolcuların daha çok yorulmasına neden oluyor. Dolayısıyla, Türkiye’de taktiksel anlayış bakımından zaaflar olduğu söylenebilir. Ben Türkiye’de zekice taktik kurgulayan bir takım göremedim. Stoperle forvet arasında yeri geliyor 60-70 metre mesafe oluyor. Almanya’da bunu göremezsiniz. Aradaki fark azami 30 metredir.”

ALEX’İN TAHTINA ADAY GÖSTERİLMİŞTİ

Eskişehirspor’da müthiş bir çıkış yakaladığı dönemde Türkiye’nin gündemine oturmuştu bu sözlerin sahibi Sezer Öztürk.. Pele ile frikik atmak için yaşadığı polemik, Brezilyalı oyuncunun topu ağlara yollaması sonrası hiç sevinmemesi, hatta maç sonrası açık açık bunu dile getirmesi eleştiri almasına neden olmuştu.. İki sezon önce Fenerbahçe’ye imza attı başarılı futbolcu.. Sarı lacivertli takımda ilk sezonu sakatlıklarla boğuşarak geçti.. Aykut Kocaman ona şans verdiği dönemlerde çok da kötü kullanmadı.. Özellikle kupa maçlarında ve Gençlerbirliği karşılaşmasında sahanın en iyisi olarak göze çarptı.. Attığı goller dışında oyun içindeki duruşuyla Alex’in yerini doldurabilecek ilk isim olarak gösteriliyordu.. Alex ona “Tebrik ederim Sezerinho” diye bir mesaj bile atmıştı.. Gençlerbirliği karşısında uzun bir sakatlık sürecinin ardından topu ağlara gönderdiği an tribündeki oğlunun “Baba, baba” diyerek sevinç çığlıkları atması milyonlarca kişiye duygusal anlar yaşatmıştı..

SÜREKLİ FORMA ŞANSI BULMASI ŞART

Futbola Leverkusen altyapısında başlayan, kiralık olarak Nürnberg ve Beerschot forması giydikten sonra Manisaspor’a transfer olan Sezer, Ersun Yanal’ı övmekle bitiremiyor.. Buna karşın tecrübeli teknik adamın Fenerbahçe’ye gelişiyle onun Beşiktaş’a gidişi aynı döneme rastlıyor..
Sezer’in ofansif orta saha ve forvet arkası oynamak en çok tercih ettiği bölgeler.. Frikikleri, uzaktan şutları, etkili paslarıyla Beşiktaş’ta Fernandes ve Oğuzhan’la bu bölge için rekabet halinde olacak Sezer.. Mönchengladbach-Fenerbahçe maçından hemen önce karşılaştığım Sezer’in babası İsmail, “Oğlum sürekli forma şansı bulursa çok iyi şeyler yapar.. Onun derdi sürekli yedek kalması“ demişti.. Bakalım Beşiktaş’ta bulduğu şansı iyi değerlendirip en büyük hayali olan milli formaya kavuşabilecek mi?..

Lig Performansı

Takım Maç Gol Asist S.Kart K.Kart

Yazının Devamını Oku

Çılgın çocuk artık Paşa’da

13 Temmuz 2013
GEÇEN yılın mayıs ayında Ajax’ın o çok konuşulan tesislerine gitmiştim. Bilgisayarlarla donatılmış odalarda futbolcuların en ince ayrıntılarına kadar nasıl irdelendiğine şahit olmuştum. Antrenman sahalarının çeşitli yerlerindeki kameralardan gelen görüntüler, sürekli güncellenen veriler, düzenli çalışma programları dünyanın en komple futbolcularını yetiştirmeye yönelikti..

Ajax’ın sırrı sadece teknolojinin kullanımı değildi elbette. Amsterdam ve çevresindeki binlerce çocuk 50 kadar scout tarafından 4-5 yaşından itibaren takip ediliyor ve yetenekliler hemen seçiliyordu. Cruyff, Van Basten, Gullit, Rijkaard, Bergkamp, Robben gibi yıldızların yerine yenileri bu metotla gelecekti.

SÜRATLİ, GÜÇLÜ, DİSİPLİNSİZ!

KONUŞMASINDAN internet sitesine, çekinmeden verdiği röportajlardan kariyerindeki kader anlarına kadar her yönüyle ‘çılgın’ bir kişilik sahibi olan Ryan Babel, Ajax altyapısından A takıma geçtiğinde ‘büyük bir yıldız doğuyor’ izlenimi yaratmıştı. Her iki kanadı mükemmel kullanan, çok süratli, mükemmel ortalar yapabilen ve güçlü bir oyuncuydu Ryan.. Oyun disiplini konusunda problemler yaşasa da kısa sürede Hollanda’nın önemli isimleri arasına girdi..
17 yaşında Ajax formasıyla ilk golünü De Graafschap’a karşı atan, Van Basten yönetimindeki Hollanda Milli Takımı’nda kısa sürede yer bulan Babel, son dönemlerin en önemli transferlerinden birini yaparak büyük yankı uyandırdı.. 2007’de 18 milyon Euro’ya Liverpool’a giden Babel, Premier Lig’in en çok konuşulanlarından oluyordu..

WEBB’İN MANU FORMALI FOTOĞRAFI SONU OLDU

5 YILLIK imzanın bitimine 2 yıl kala Babel’in hayatında ilginç gelişmeler oldu.. Sanal ortamı çok fazla kullanan Surinam asıllı yıldız İngiltere’de Manchester United lehine verdiği kararlarla gündeme oturan hakem Howard Webb’in, ManU forması giymiş bir fotoğrafını paylaşınca yer yerinden oynadı.. Liverpool bu gelişmeler üzerine Babel’i Hoffenheim’a sattı.. Babel geçen sezon başında Ajax’a döndü..
Kasımpaşa’daki teknik direktörü Şota’yı Hollanda’dan tanıyan 26 yaşındaki Babel, “Burada birçok oyuncunun İngilizce ve Almanca biliyor olması büyük avantaj. Hedefimiz Avrupa’da başarılı olmak” sözleriyle İstanbul’a “merhaba” diyordu..

Lig performansı

Yazının Devamını Oku