Altan Tanrıkulu

FB7..

22 Eylül 2013
CUMARTESİ yazı günüm.. Yazmak gelmedi içimden dün.. Belki maça gidersem rahatlarım diye düşündüm.. Gerginliğim azalır belki dedim..

Mehmet Ali Aydınlar sevdiğim, saydığım biri.. İyi bir Fenerbahçeli.. Onun döneminde bu ülke kadını Avrupa’da büyük saygınlık kazandı.. Şampiyonlar Ligi’nde final oynadı..
Aziz Yıldırım Fenerbahçe Başkanı.. Seveni var sevmeyeni hatta nefret edeni var.. Ama Aziz Bey’in bir özelliğini kabul etmek gerek.. Fenerbahçe onun her şeyi.. 24 saati.. Masa tenisinden küreğe, basketboldan atletizme bu ülke sporunda devrim yaptı.. Hem de çok ama çok büyük bir devrim.. O devrim sayesinde bugün Galatasaray Şampiyonlar Ligi’nde oynuyor.. Bursaspor dünya yıldızlarını transfer ediyor.. Amatör sporlar ayakta kalıyor..
Bu ikilinin arasındaki gerilime üzüldüm.. Maça gidince rahatladım biraz.. Elazığspor karşısında atılan goller, alınan galibiyet nedeniyle değildi rahatlamam.. Farklı görüşteki taraftarların gollerdeki ortak sevinci, rakibi baskı altına almak için ortak ıslık çalmalarıydı.. Kendi aralarında sürekli tartıştılar belki.. Ama konu Fenerbahçe olunca “bir” oldular..

Caner Gönül!

CANER iki yıl önceki Gökhan Gönül olmuş.. Hem savunmada hem hücum akıllı.. Sakinleşmiş.. Tekniğini takıma katkıya çevirmeye başlamış.. Bir asist daha yaptı dün..
Sow’un golle dönmesi önemli.. 25 golü var ligde Senegalli oyuncunun.. Yönetimin yerinde olsam; futbolu bırakana kadar Fenerbahçe’de kal, derim.. Ronaldo gibi, Messi gibi imza attırım.. Sow Fenerbahçe’nin sembolü olmalı.. Selçuk’u, Rıdvan’ı, Aykut’u, Alex’i mutlu edecek bir varis o.. Ona az koşuyorsun demek, attığı deparları görmezden gelmek olur.. Kupayı o kazandırdı geçen yıl.. Galatasaray’a, Beşiktaş’a, Eskişehirspor’a attığı golleri atmaya çalışan milyonlarca çocuk Fenerbahçeli olmayı seçti belki de onu taklit ederken.. O Fenerbahçe’nin FB7’si..
Son söz Yanal’a.. Emenike’yi, Sow’u asla onsekizin dışına atma.. Takımla oynamaktan korkma.. Rekabetten korkma.. Yenilmekten korkma.. Hatta gönderilmekten korkma.. Bunların hepsi olur Fenerbahçe’de.. Önemli olan yapılmayanı yaptıktan sonra bunları yaşaman..

MAÇIN İYİSİ

Yazının Devamını Oku

Galatasaray bu kez kazanır!

17 Eylül 2013
EURO 2008’deki ilk maçı öncesi Joachim Löw’e bir gazeteci şu soruyu sordu: “Kendinizi Almanya Milli Takımı için yeterli görüyor musunuz?”

Löw gülümseyerek yanıtladı bu soruyu: “Ben Fenerbahçe’yi çalıştırdım.. Her takım için kendimi yeterli görüyorum..”Ersun Yanal Fenerbahçe’ye gelirken yüksek krediye sahipti.. Daha önce çalıştırdığı takımlarda oynattığı futbolu görmek istiyordu Fenerbahçe taraftarı.. Bol gollü galibiyetlerin geleceğini düşünüyordu.. Eylül ayının ortalarına gelirken Beşiktaş’tan 5 puan geride kalan ve savunmada büyük açıklar veren bir takım seyretmeye başladık.. Kasımpaşa maçında olduğu gibi her takım Fenerbahçe’nin kalesine çok rahat geliyor ve net pozisyonlar yakalıyor..
Eğer hakem Abitoğlu yanlış bir değerlendirme yapmasa ve ilk yarıda Volkan’a kırmızı kartı gösterse maçın gidişi çok farklı olurdu.. Caner’in skora etki eden oyunu, Webo’nun son bölümündeki bitiriciliği ve Kasımpaşa’nın son hareketlerdeki beceriksizliği maçı Fenerbahçe’ye getirdi..

Şampiyonluk gelir ama...

Tersi de olabilirdi.. Farklı kazanabilirdi sarı-lacivertli takım.. Oyuna iyi başladı ve üst üste fırsatlar yakaladı.. O bölümde öne geçse, Volkan kolay goller yemese maç çok önce kopabilirdi..
Şota’sıyla, Babel’iyle, güçlü yönetimiyle ligin en renkli takımlarından birini iki kez geriye düşüp yenmek kolay değil.. Bu maçın önemi şampiyonluk yolunda ligin sonlarında daha iyi anlaşılacak..
Sezon başında da söylemiştim.. Yine tekrarlıyorum.. Fenerbahçe şampiyonluğun en güçlü adayıdır ve bütün camia Yanal’ın arkasında durmalıdır..
Bardağın bir de boş tarafı var.. Ama önemli bir boşluk bu.. Bütün taraftarların canını çok sıkacak bir boşluk.. Bu anlayışla, bu mücadele tarzıyla, bu oyun anlayışıyla şampiyonluk gelebilir.. Ama Galatasaray bu kez Kadıköy’den kazanarak ayrılır.. Fenerbahçe 14 yıllık unvanını bu sezon bırakır.. Umarım farklı bir yenilgi olmaz.. Umarım..

MAÇIN İYİSİ

Yazının Devamını Oku

Terim'e

14 Eylül 2013
Bir Fenerbahçe maçında yazmıştım hikayenin başını..

Bilmeyenler için özetleyeyim.. Çok uzak diyarlarda bir çoban yaşarmış.. Çoban bir gün yine yürüyüşe çıkmış.. Köyünden biraz uzaklaştığında ak sakallı bir ihtiyarla karşılaşmış.. İhtiyar, “Evlat biraz suyun var mı” diye sormuş.. Çoban matarasını ona uzatmış.. “Hepsini iç dede” demiş.. Ak sakallı ihtiyar kana kana içmiş suyu ve “Oğul su için sağol.. Bu keseyi al.. Sadece çok zorlandığını, çaresiz kaldığını hissettiğin an aç” demiş..
Aradan uzun süre geçmiş.. Çobanın kendini kötü hissediyormuş.. Her şeyini kaybettiğini düşündüğü sırada aklına kese gelmiş çobanın.. Büyük bir umutla açmış.. İçinde küçük bir kağıt parçası varmış.. Üzerinde de tek kelimelik bir not; sabret, yazılıymış..
Hikayenin devamı.. Yıllar yılları kovalamış.. Çoban durumunu düzeltmiş.. Köyün en zenginlerinden biri haline gelmiş.. Çok güzel bir kızla evlenmiş.. Çocukları, torunları olmuş.. Dünyadaki her türlü mutluluğu tatmış.. Ve aklına ak sakallı ihtiyar gelmiş.. Başlamış aramaya.. Aynı yerde yine karşılaşmış nur yüzlü ihtiyarla..
“Dede.. Senin verdiğin öğütle sabrettim sıkıntılara.. Şimdi çok mutluyum.. İzin ver, karşılığını vereyim bu iyiliğinin” demiş..
İhtiyar gülmüş.. “Tamam oğul.. Karşılık vermek istiyorsan al bu keseyi, ben gittikten sonra aç” diyerek gözden kaybolmuş..
Çoban hemen keseyi açmış.. İçinde yine bir küçük kağıt parçası bulmuş.. Üstünde de bir not: Sabretmeyi öğret..Hocam.. Sana en çok kızan bile başarını takdir ediyor.. Ne Galatasaraylılığın ne de ülke sevgin tartışılıyor, merak etme.. Senden bir beklentimiz var artık.. Bir Terim daha yetiştir.. Futbolcuyu planlayacak, kalbine dokunacak, son saniyeye kadar mücadelesini bırakmayan birini daha bul.. Ona “sabretmeyi öğret” hocam..

SEMİH’E

SANIRIM bilmiyorsun.. Farkında değilsin.. Fenerbahçe tarihinin Türkiye Kupası’nda en çok gol atan oyuncusu sensin..

Yazının Devamını Oku

Andorra'yı yenmek

7 Eylül 2013
Kayseri’de değildim. Maçın teknik bölümüne çok da girmek istemiyorum.

Bu şartlar altında Andorra’yı yenmek bile önemli.. Futbolumuzun içinde bulunduğu kaos ortamı, bizi öyle bir hale getirdi ki milli takımın kaybetmesini isteyen insanlar bile var. Gol attığında önemsemeyenler, umursamayanlar olabilir diyelim. İnsanlık hali... Coşku azalması, dönem dönem doğal karşılanabilir. Ama milli takım gol atınca, sevinmeyeceksen arkadaş, üzülmeyeceksin.
Slovenya’daki Avrupa Basketbol Şampiyonası’nı izliyoruz. Oradaki devlerin, hali ortada.. Gönülden oynamıyorlar. Sorun bu.. Milli takımda dün, ortaya gönlünü koyan futbolcu sayısı çoğaldı. Fark bu.. Asıl hedef Romanya’yı yenmek.. Tam anlamıyla grubun final maçı.. Maç, Türkiye’de olsa korkardım. Çünkü, milli maç heyecanını yaşamıyoruz. Ama biz, zor şartlar altında bütünleşen bir oyuncu grubuna ve bu şartları çok iyi kullanan bir teknik direktör sahibiz.. Fatih Terim, benim için Türk futbolunun en önemli teknik direktörüdür. Gelişi tartışılabilir. İki takım çalıştırması üzerine tam da maçtan 1 gün önce bütün ülke basınında manşet olacak şekilde Yılmaz Vural demeç verebilir. Programlara konuşabilir.
Ama Fatih Terim, Fatih Terim’dir. Bir oyuncu kötü oynuyorsa onun gözlerinin içine bakarak, uzun süre duramaz. Terim’in sırrı, oyuncunun kullanmak istemediği enerjiyi bile ortaya çıkarabilmesidir. Terim’in sırrı, kazanmak için oyunu planlamaktan öte oyuncuyu planlamaktır. Birçok teknik deha, oyunu planlar.. Terim’in farkı, oyuncuyu planlamasıdır. Onun için Andorra’yı yenmekle, Hollanda’yı yenmek aynı zorluktadır. Elindeki oyuncu, coşkusunu kaybetmişse Hidayet, Ersan, Ömer Aşık gibiyse, çaresizdir. Elindeki oyuncu Gökhan Töre ise, Umut Bulut’sa durum farklıdır.

TEŞEKKÜRLERSalı günü, üç sonuçlu bir maça çıkacağız. Kazanırsak, önümüz açık. Barajı geçeriz, Dünya Kupası’na katılırız. Fatih Terim’le devam edersek, bu kez finale çıkarız. Ama bir de kötü ihtimal var. O da Romanya’ya yenilmek.. O yüzden, aylardır hazırlanmayan sözleşmeler milli maç haftası hazırlanır. O yüzden, Terim’i eleştirmek için yoğun bir grup salı gecesini bekler. Andorra’yı yenmek, benim için önemli.. Bugün, benim gibi düşünenlerin günü.. Teşekkürler hocam, teşekkürler çocuklar..

MAÇIN İYİSİ

Gökhan Töre.. İnşallah bozulmaz. Şu anki formu müthiş.

MAÇIN KÖTÜSÜ

Yazının Devamını Oku

Ön alan baskısı

1 Eylül 2013
PALMEIRAS, Inter, Real Madrid, Fenerbahçe ve Brezilya Milli Takımı..

Roberto Carlos’un forma giydiği takımlar.. Dünyanın gelmiş geçmiş en iyi solbeki.. Şimdi Sivasspor’un başında.. Birçok dünya yıldızı gibi futbolu bıraktıktan sonra teknik adamlık yapmanın zorluklarını yaşıyor.. Ama göz göre göre de bir hatanın içinde..
Roberto hep önde baskılı oynayan, şampiyonluk yarışının içindeki takımlarda forma giydi.. Hep kazanmaktı amacı.. Şimdi elinde kaybetmemeye oynayabilecek bir malzeme var.. İsteseniz de bundan fazlası olmaz.. En iyi ihtimal ligde kalır bu takım.. Roberto’nun dün saha dizilişini görünce F.Bahçe için işin zor olmayacağı belli olmuştu.. Orta sahaya çok yakın kurgulamıştı Carlos takımı.. Savunma F.Bahçe orta sahasına o kadar yakındı ki, ilk hamlede kaybedilen her top Sivas’ın arka alanında gol pozisyonu oluyordu.. 2. yarı kontratağa dönerek 2 gol bulan Sivas maçı ilk yarıda kaybetmişti..
55 dakikada maçın 4-1’e gelmesinin tek nedeni elbette Roberto Carlos’un tercihleri değildi.. Holmen’in gelişiyle dinamizmi artan Fenerbahçe müthiş bir ön alan baskısı uygulayarak başladı maça..

Gizli kahraman Selçuk

Holmen etkili bölgede 3 duran top kazandırdı ilk maçında.. Kaleyi bulan sert bir şutu vardı.. Son bölümde çok net bir topu auta attı.. Emenike ilk golün asistini yaparken, bir gol girişimi yaptı.. Sağ kanat bindirmelerinin çoğunda tercihleri doğruydu..
Caner iki golün asistini yaptı.. Alves 3 duran top ortasında 3 kez kaleyi yokladı ve golünü attı.. Webo 4 kez gole yaklaştı, birini değerlendirdi.. Geçen sezonki formuna yaklaşan Kuyt 5 gol girişimi ve 2 golle takımını rahatlattı.. Sol çarprazı çok iyi kullandı.. Etkili bölgede duran top kazandırdı..
Bütün bunlara karşın maçın adamı Selçuk’tu.. İstatistik olarak çok öne çıkmadı belki.. Ama takımın ihtiyacı olduğu anlarda soğutucu görevini gördü; Samandıra’dan başlayarak.. Selçuk, Volkan ve Gökhan F.Bahçe’nin zor günlerinde öne çıkıp takımı sırtlıyorlar.. Dün olduğu gibi..

Yazının Devamını Oku

Kızılderili atı

31 Ağustos 2013
Karşımda Kız Kulesi, arkamda Üsküdar.. Sağımda Galata, solumda.. Biliyorum ki, sen..

Fazla sesin çıkmaz.. Çok konuşmayı sevmezsin.. Karanlıkları aydınlatan bir ismin var senin.. O güzel kıtanın, o has toprakların içindedir yerin.. Sen “Işıklı bir Bahçesin” Anadolu’da.. Bahçe’deki Fener’sin.. Fenerbahçe’sin..
Sevilirsin.. Hem de çok.. Kızanın da çoktur.. Sevmeyenin de.. Ama sen hiç sesini çıkarmazsın.. Ne olursa olsun.. Başına ne gelirse gelsin hep aynı sakinlikte, aynı rahatlıkta ve aynı mütevazilikte yaşarsın.. Güler geçersin.. Bazen “Vatan sağ olsun” dersin.. Bazen de daha geniş düşünürsün.. Çok daha geniş..
Suçun sabitmiş.. Öyle dediler.. Dinlemişler seni.. İzlemişler.. Karar vermişler.. Takip etmişler.. Suçlu olduğuna kanaat getirmişler.. Avrupa’ya gidemeyecekmişsin artık.. Onlar “gel” diyene kadar..
Suçun sabitmiş.. Maçların kurallar içinde oynanmamış.. Komşuların kadar temiz değilmişsin.. Karadeniz’deki rakibin o sezonu hak etmiş, diyorlar.. Antalya’yı, Ankaragücü’nü ve seni yenememiş olsa da, 9 puanlık fark kapandıktan sonra bir şeyler yapmışsın sen.. Onlarca kez yendiğin, ligde iddiası kalmayan takımları yenmek için kötü planlar içindeymişsin.. Düşünceleri öyle.. Karar vermişler..
Unutmuşlar bir kupayı almak için 29 yıl beklediğini.. Hep son anda şampiyonlukları kaçıranın sen olduğunu.. Rakiplerinin o noktaya geldiğinde hiç eli boş dönmediklerini.. Sen suçluymuşsun ama.. Öyle dediler..

***

FENERBAHÇE olduğun zaman çok sevdim seni.. Bir küçük çocuğun dünyasını aydınlatmıştın.. Sonra anladım ki milyonlarca çocuk aydınlanmış o ışıkla.. Fener’in yaydığı ışıkla..

Yazının Devamını Oku

Futbolcu gibi futbolcu..

30 Ağustos 2013
MILNE sonrası Beşiktaş’ta bir durgunluk vardı.. Artık yenilenmenin zamanı gelmişti..

Camiaya heyecan getiren isim Daum olmuştu.. Tribünleri heyecanlandıran, hücum futbolunu seven ve futbolcuyu iyi motive eden biriydi Daum.. Tıpkı Biliç gibi..
Hırvat çalıştırıcı oyunun içinde gibiydi dün gece.. 60 bin taraftarla birlikte maçı yaşadı.. Hiç oturmadı.. Sert esen rüzgarı arkasına alan takımı ilk yarı hiç etkili olamayınca sinirlendi.. İkinci yarıda müthiş bir hamle yaptı.. Ama elinde bu hamleyi yaptıracak harika bir de oyuncu vardı Biliç’in.. Atiba orta sahanın sağında, solunda ve ortasında oynuyor.. Zorda kalırsanız sağ açık ve sol açık oynamışlığı da var.. Sağbek ve stoper olarak da görev yapmış.. Dün, ikinci yarıda Ersan’ın yerine solbek oynadı.. Onun yerine ofansif bir ismi; Oğuzhan’ı aldı Biliç.. 20 dakikalık etkili ve baskılı oyun Beşiktaş’a tur için yetti.. Atiba gibi bir oyuncunuz var oyun içinde her türlü kurgu değişikliğine gidebilirsiniz.. Adam gibi adam deyimi var ya.. Atiba da futbolcu gibi futbolcu.. Ben yanlış yerde oynatılıyorum falan demez bazıları gibi..

Töre çok istekli

Gökhan Töre’yi çok istekli buldum.. Süre aldıkça iyi işler yapıyor.. Oğuzhan da güzel bir gol attı.. Almeida hem skora katkı yaptı hem de çalıştı.. Hızlı bir oluncu değil ama çok iyiniyetli.. Son dakikalarda oyuna giren Muhammed ceza alanı çevresindeki çalımlarını televizyondan tekrar izlesin.. Ve sakın bir daha o bölgede bu hareketleri yapmasın..
Beşiktaş taraftarı müthişti dün gece.. Trabzon maçından sonra dün de Olimpiyat Stadı’ndaydım.. Metro biraz daha modernleşir, yollar rahatlatılırsa Beşiktaş 50 bin ortalamayla oynar bu statta..
Tromsö çok güçlü bir takım değil.. Oyun kurguları zayıf.. Ama fizik güçleri ve yardımlaşmaları üst düzeyde.. Son dakikalara kadar umutlarını sürdürdüler.. Beşiktaş gibi güçlü bir takıma karşı bu oyun bile iyi performanstı onlar için..

MAÇIN İYİSİ

60 bin taraftar..

Yazının Devamını Oku

Rastgele

28 Ağustos 2013
KAYBEDİLMİŞ bir turun ardından koşmaktı Fenerbahçe’nin yapmaya çalıştığı..

Aslında koşması ve taraftarını mutlu edecek bir skor alması gerekiyordu.. Yürümeyle, koşmak arasında oynadı dün gece.. Şampiyonlar Ligi’ne veda hem futbol hem skor anlamında iyi değildi..
Emenike direkten dönen topu, Sow kanattan yaptığı bindirmeler, Selçuk ve Kuyt da tecrübesiyle takıma katkı sağlayan isimlerdi.. Cristian ve Meireles kötü değillerdi.. Ama beklenen düzeye de ulaşamadılar.. İstenen tempoyu yakalayamadılar..
Caner takımın en kırılgan ismiydi.. Gol onun tutması gereken Walcott’ın atağıyla geldi.. İlk maçta da Kadlec aynı eleştirileri almıştı Avrupa’nın en hızlı oyuncularından biri olan İngiliz yıldız karşısında.. Oysa Walcott’a karşı oynuyorsanız solbekinizi mutlaka defansif bir orta sahayla desteklemeniz gerekir.. Bu maça özel, hatta ilk karşılaşmada Kadlec arkada, Caner önde oynasa Fenerbahçe belki de bu kadar çabuk pes etmezdi Arsenal karşısında..

Alper yedek kalmaz

Alper adam eksilten, takımı atağa kaldıran bir isim.. Yedek kalması Fenerbahçe’yi geriye götürüyor.. Erkan Zengin, Jimmy gibi isimlerin peşinden koşanların önce Milli Takım’da banko oynayan Alper’i onbire monte etmesi gerek..
Maçı İngiliz taraftarların arasında izledim.. Çok rahatlar.. Futbolla eğleniyorlar.. Gollerin, pozisyonların hakkını veriyorlar.. Oyuncularını hep motive etme çabasındalar.. Bizim aşmamız gereken sorunlardan biri de bu.. Bi zevk almak için stada gitmiyoruz ki.. Sadece kendi kazanma duygumuzu tatmin etme çabasındayız.. Gol atanın işini çok iyi yaptığını düşünüyoruz.. İngiltere’deki futbol sisteminin temelinde çalışma, bizdeki futbol sisteminin temelinde kulis var.. Sonuç ortada.. Onlar kupaların peşinden koşuyor, biz de onlardan oluncu almanın peşinde koşturuyoruz.. Rastgele diyelim..

MAÇIN İYİSİ

Emirates Stadı’nın halı gibi görünen muhteşem çimleri.

Yazının Devamını Oku