Sarkozy Gaziantep’e gelsin

BRÜKSEL’de her karşılaştığım kişi aynı soruyu soruyor: Türk hükümeti, AB işlerinde ipe un mu seriyor? Nasıl cevap vereceksiniz? Soruyu soranlar, önemli düşünce merkezlerinin başını tutanlar... Avrupa Birliği bürokratları... Türkiye uzmanı gazeteciler... Türkiye’ye yatırım yapma planları olan uluslararası şirketler için risk analizi yapan araştırmacılar...

İşin doğrusu şu: İpe un serme durumu karşılıklı. Hem Türkiye’de hem de Avrupa Birliği’nde işler yokuşa sürülmese de ağırdan alınıyor.

Türkiye cephesinde Başmüzakereci Dışişleri Bakanı Ali Babacan, AB dışındaki işlerle çok meşgul. Haliyle birkaç resmi ziyaretin dışında AB konusuna vakit ayıramıyor. Bürokratlarla oturup rutin olması gereken değerlendirme ve görüşmeleri yapamıyor. Avrupa Birliği ilişkilerimizin siyaseten bir sahibi var gibi görünüyor, ama yoğunlaşma sıfır. Oysa AKP, seçim bildirgesinde Türkiye’nin AB üyelik hedefine bağlılık belirtmişti. Bugünkü görünüm ise özellikle yabancı yatırımcılar açısından soru işaretlerine yol açıyor. Risk analizi yapanların bu açıdan kaşları çatık.

Ankara’da hal böyle iken Brüksel’de durum farklı mı? 2009’a kadar Türkiye konusunda önemli bir yeni açılım beklenmiyor. Gündemde AB anayasasının yerini alan reform yasası var.

Bu arada Federal Almanya Şansölyesi Merkel, tercihi olan imtiyazlı ortaklığı kendi partisinin kayıtlarına geçirdi. Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin ise Avrupa’nın sınırlarının Türkiye’yi içermediğini söylediği hepimizin malumu.

"Suriye ile sınırı olan bir Avrupa düşünebiliyor musunuz?"
diye soruyor Sarkozy. Bugüne dek Suriye sınırımızdaki marka şehrimiz Gaziantep’ten Sarkozy’ye bir cevap çıksa iyi olurdu doğrusu. Buyursun gelsin buradaki sanayiyi görsün, üstüne bir de Antep yemeklerini tattı mı belki de bir daha bu soruyu sormaz Fransız Cumhurbaşkanı. Tabii kendisine Antep’e gazilik unvanının Fransız işgaline karşı gösterilen direniş nedeniyle verilmiş olduğu da nazikçe hatırlatılmış olur bu vesileyle.

Sarkozy bir akil adamlar komisyonu kurdurup AB’nin geleceği üzerinde çalışılmasını istiyor. Bunu bir yönlendirme aracı olarak gördü Sarkozy, amaç "sınır Türkiye’de biter" dedirtmek.

Keşke bu komisyon kurulsa... Üyelerini etkilemek de bizim işimiz olsa... AB ile iletişim kanallarımız eskisi gibi kapalı değil. İçinden geçtiğimiz ipe un serme döneminin belki de en iyi tarafı, Türk sivil toplumunun Avrupa Birliği iletişimini öğrenmekte oluşu. Avrupa Parlamentosu’ndaki son Kürt oturumunda PKK’ya alınan tavır, bunun iyi bir göstergesi oldu. Kendimize güvenelim. Onlar bizden korksun.

Not: Hafta başında Brüksel’de açılan "Kadın ve Hoşgörü" başlıklı Aydın Doğan Vakfı Karikatür Yarışması sergisini düzenleyen TR PLUS adlı dernek, gazetemizin haberinde "firma" olarak geçti. Kurucusu ve başkanı olduğum "TR PLUS-Centre For Turkey in Europe", bir firma olmayıp Brüksel’de Türkiye’nin tanıtımı için faaliyet gösteren bağımsız bir sivil toplum kuruluşudur.
Yazarın Tüm Yazıları