Operasyon

TÜRKİYE bir süredir "özel operasyonlar" yöntemiyle yönetilmek isteniyor.

AKP iktidarı arkasına devlet gücünü almış, hoşlanmadığı kişi ve kurumları bu yolla tasfiye etmeye yelteniyor. Ama kolay değil! Kolay olmuyor.

Baltayı çoğu zaman taşa vuruyorlar.

Bu özel operasyonlara kısaca göz atalım:

1- Van 100. Yıl Üniversitesi Rektörü Yücel Aşkın’ı tasfiye etmek için harekete geçtiler. Rektörün evi yurtdışında iken basıldı, arandı. Van adliyesi ayarlanmıştı, hemen ardından tutuklandı. Üniversitenin Genel Sekreteri cezaevinde intihar etti.

2- Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ı tasfiye etmek için düğmeye bastılar. Adına Şemdinli iddinamesi denilen düzmece bir iddianameyi yine Van adliyesinden bir savcıya hazırlatıp Büyükanıt’a saldırdılar. Amaç Büyükanıt’ı lekeleyip Genelkurmay Başkanı olmasını önlemekti. Düzmece iddianameyi düzenleyen şahıs daha sonra meslekten atıldı.

3- Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Rektörü Ferit Bernay’ı tasfiye etmek için Meclis’te komisyon kurdular, hiçbir şey bulamadılar.

4- Vakit gazetesinin hedef gösterdiği Danıştay baskınını askerlere ihale etmek için yoğun çaba harcadılar.

5- Gazetecilerin ve siyasetçilerin banka hesaplarına yasadışı ve korsan yöntemlerle girdiler. Bu olayı 1 Haziran 2006 tarihli yazımda açıkça yazdım, ihbar ettim, uyardım. Umursamadılar. Hesapların bazılarını bire bin katarak abartılı rakamlarla yayınlattılar. Benim olayımda kıyamet kopunca ötesini kendilerine sakladılar. Onları halen ellerinde şantaj malzemesi (!) olarak tutuyorlar. Maliye Bakanı, destekçileri Yeni Şafak gazetesinde Baykal’ın banka hesaplarında yüklü miktarda para olduğunu söyledi. Nereden öğrenmişti?!

6- Kendilerinden olmayan her kurumun üzerine gittiler. Örneğin TESK ve başkanı Derviş Günday’ı yok etmek için yasa çıkardılar.

7- Futbol Federasyonu yönetimini devirmek için hükümet eliyle girişim başlattılar. Çok yakında amaca ulaşıp oraya da kendi adamlarını getirecekler.

8- Kanaltürk’te görevli gazetecilerin banka hesaplarına girdiler. Bu rakamları bankalardan resmen, Maliye yazısıyla istediler. Bunu ’vergi incelemesi’ adı altında yaptılar! Bunun sonucu henüz belli değil!

* * *

Bu liste elbette çok eksik. Kendilerinden olmayan, hoşlanmadıkları, laik, yurtsever, ulusalcı, Atatürkçü kişi ve kurumları susturmak için devlet gücünü, yargıyı, Maliye Bakanlığını, teftiş kurullarını açıkça kullanıyorlar.

Bu listede kadrolaşma, kamuda ve özellikle belediyelerde, belediye şirketlerinde yapılan büyük hırsızlık, yolsuzluk, vurgun ve hortumlar yok.

İktidar partisi bunları görmüyor, görmek işine gelmiyor. "Benim hırsızım iyidir" anlayışı egemen kılındı.

Şimdi Kanaltürk’ün başına gelen olaya bakalım. Dikkat ediniz, medya bu işin üzerine gitmedi. Birkaç köşe yazarı dışında haberi ’gören’ olmadı.

CHP
Grup Başkanvekili Haluk Koç pazartesi günü bu konuda basın toplantısı yapmıştı. İlginçtir, dün Hürriyet dışında hiçbir gazetede bu haberi göremedim.

Hükümeti eleştiren bir yayın kuruluşunun ve orada program yapan gazetecilerin, yöneticilerin üzerine bu yolla gidiliyor, susturulmak isteniyor.

Önemli, ciddi ve her açıdan ürkütücü, vahim bir olaydır.

Medyamız bu olayı görmedi, görmek istemedi!
Bu korku neden, niçin?!

Burada bir şey daha sorayım! Kanaltürk’e düzenlenen bu yıldırma, sindirme ve yok etme operasyonu, acaba başka televizyon kanalları için yapılıyor mu? Hayır!

Hükümeti destekleyen medya kuruluşlarında acaba ’araştırılması gereken’ hiç mi konu yok?

* * *

Ya her gün "fikir ve ifade özgürlüğü, demokratlık" palavraları sıkan entellerimiz?.. AB’cilerimiz?.. Onların tek derdi, Türklüğe hakarete ceza öngören 301. maddenin kaldırılması!

Karşılarında iktidar gücü olunca suspus olurlar!

Kanaltürk’
ün ve gazetecilerin üzerine bu yöntemle gidilmesine seyirci kalan sadece bizimkiler değil. Nefes verince mangalda kül bırakmayan, ifade özgürlüğü falan palavraları atan uluslararası basın kuruluşları nerede? Özgürlükçü olduğunu iddia eden AB nerede? Ankara’da ve Avrupa’da her konuda ahkam kesen, iç işlerimize karışan, her şeye maydanoz olan AB ülkeleri ve temsilcileri uykuya mı yattı?

Pazar gününden beri bunlardan bir ses bekliyorum, tepki bekliyorum, tık yok.

Ülkemizde her şey "adamına göre" uygulanıyor. En tehlikeli olay budur. AKP’nin sevmediği insanlar ve kurumlar, devlet gücü kullanılarak yıpratılmaya, tasfiye edilmeye çalışılıyor. İşlerine gelince "özgürlükçü" kesilenler ise bu olayı üzülerek, kınayarak değil, belki de mutlulukla ve ellerini ovuşturarak izlemeyi sürdürüyor. Bir atasözünü unutuyorlar!

"Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner."
Yazarın Tüm Yazıları