Şükrü Küçükşahin
Şükrü Küçükşahin
Şükrü KüçükşahinYazarın Tüm Yazıları

İstanbul’u hançerlemek

BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan, İstanbul’la yakından ilgilendiği için olsa gerek, Mustafa Sarıgül hakkındaki 11 yıl öncesinin iddialarını gündemde tutuyor.

Haberin Devamı

Tutmasında hiç sakınca yok; ama bir başbakana, “O iddialarla ilgili neden
11 yıl işlem yapmadın”
diye de herkesin sorması şart.
O da yetmez; örneğin bir başbakanın, kendi arkadaşlarını zan altında bırakan iddialar hakkında bilgi alıp almadığı da çok önemlidir.
Bu önemi, yolsuzluk imasına bağlamaya falan da gerek yok.
İstanbul’un nasıl yönetildiğini, seçilmiş belediye meclisi ve başkanının nasıl devre dışı bırakıldığını görmek, ciddi bir vicdan muhasebesi yapmak yeterli.
Bunun için Başbakan gibi yasadışı dinlemelerden yararlanmaya hiç gerek yok, ortadaki bilgiler fazlasıyla yeterli zaten.

AHBAP-EVLAT PARALEL DEVLETİ

Özellikle söz konusu İstanbul ise 11 yıldır, ilgili bakanlıklar ahbap-çavuş, baba-evlat ilişkileri içinde yönetiliyorsa ortada büyük sorun var demektir.
O ahbap çavuşlar her şeyi de “Sayın bakanım bilgin dışında hiç hareket etmem” diye yapmışsa, bakan da, “Hey arkadaş, sen kim oluyorsun, hangi sıfatla hareket ediyorsun” diye sormuyorsa bunun adı paralel devlet olur.
Dünyanın en kötü cezasını “amelelik” olarak gören birinin İstanbul’u tahrip edecek projeleri için babasına bağlı bürokrata, “Ulan” diye çıkışıp, “Bir yazı yazdıramıyorsunuz” fırçası atacak kadar ileri gitmiş bakan evladı çıkmışsa, devlet de siyasi ahlak da yerle bir edilmiş demektir.
Bir bakan oğluna bu yolu açmış, bürokrat da ‘yarabbi şükür’ noktasına inmişse paralel devlet tabii ki, orada da bu yolla kendini ortaya çıkarır.
İstanbul’un parmakla sayılır düzeye inmiş korularını imara açmak için 1. derece sit alanı olmaktan çıkarmayı hedeflemek; bürokratlar, “Yahu bu kadar da ağaç katliamı yapılmaz” deyince 3. dereceye dönüştürmeye razı olmak; bu ayıbı aşacak her bürokratik yolu işadamına göstermek/açmak ve her noktadaki bürokratı ‘buna göre organize etmek’, organize olmayanı işten el çektirmek ne doğa, ne İstanbul sevgisine sığar, ne de vicdana.

SAYIN PATRON

Haberin Devamı

Şu ‘ahbap-çavuşlara’ paralel devlet yolu açmak bir büyük kusur da; sauna ücretini dahi onlara ödettirmenin ayıbını kaç siyasi taşır bilemem.
Belediyenin imar planlarını dolanmak için işadamlarının sorunlu arsalarını ‘Özel Proje’ veya ‘Kentsel Dönüşüm Alanı’ ilan etmek, İstanbul sevdası olamaz.
Hele hele devlet, işadamına, “Bu kadar da olamaz” derken o işadamı sorunu,
“1 Numara”, “Sayın Patron” dediği isme ulaşarak çözmek istiyorsa; sonuçta kendisine, “Kafana göre takıl” denerek yol veriliyorsa İstanbul korunamaz.
Başbakan’a 40 yıl yol arkadaşlığı yapmış, ‘her makamı ona borçlu kalmış’ bir siyasinin, Zorlu AVM için söylediği şu sözü yorumlamaya ise hiç gerek yok:
“İstanbul’da bir hançer, bir hançer bina, o bina.”
Nedenleri de kendisinden dinleyelim:
“2-3 kat emsal kullanılmış, sığınaklar, depolar mağaza yapılmış, binalar giderek yükselip 100 metreye ulaşacağına, tümü 100 metre yapılmış.”
Peki demiş de ne olmuş; bürokratların ifadesiyle, ‘iti onlara öldürterek’ yollar açılmış, hançer İstanbul’un yüreğine Çin Seddi gibi saplatılmış.
Sonra da, “Her şey İstanbul sevdası için” denecek!
Başbakan bunları bilmiyor olmalı; yoksa mutlak, “Edep yahu!” diye çıkışırdı.

Yazarın Tüm Yazıları