‘Herkes servetinin yüzde 20’sini bağışlasın'

BU sözün sahibi, Gaziantepli işadamı Abdülkadir Konukoğlu idi. Aynı saatlerde hükümet açıklama yapıyor, maaşının yarısını zarfın içinde Bakanlar Kurulu'na gönderen (!) aziz ve muhterem memur bakanları ağlatıyordu! Hükümet vatandaştan yardım kampanyası başlatmaya kalkışıyor, fakat senaryo açığa çıkınca hadise ters tepiyordu.

İşte tam bu tantana sırasında işadamı Abdülkadir Konukoğlu ortaya çıkıp ‘‘Herkes servetinin yüzde 20'sini bağışlasın’’ diyordu. Fakat nedense kendisi hiçbir şey bağışlamıyordu!

Konukoğlu bu hükümetle yoğun işleri olan biriydi. Örneğin Petkim gibi kuruluşların özelleştirmesine talipti.

Fakat gelin görün ki, bu saygın işadamı hakkında düzenlemiş hayali ihracat raporları ve açılmış davalar vardı. Bu yöntemle, sahte faturalarla, devletten yüz milyarlarca lira haksız vergi iadesi almıştı.

Konuyu bugünkü Hürriyet'te Oya Armutçu arkadaşımızın haberinden okuyacaksınız.

Maliye Bakanlığı Teftiş Kurulu raporunda belgelenen yolsuzluk üzerine Gaziantep Cumhuriyet Savcılığı tarafından Konukoğlu ve ekibi hakkında ceza davası açılıyor. Fakat gelin görün ki, AKP hükümeti tarafından çıkarılan mali af nedeniyle, Gaziantep 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen dava geçen hafta af kapsamına girip düşüyor. (Dosya 2002/l74). Abdülkadir Konukoğlu böylece kurtuluyor.

Şimdi siz bir işadamı olarak bu durumda olsanız, devletten hayali ihracat yoluyla ve naylon faturalarla kaçırdığınız iddia edilen yüz milyarlarca liralık vergiyi ödemekten kurtarılsanız, hakkınızda açılan dava düşürülse, ne yapardınız?

‘‘Herkes servetinin yüzde 20'sini bağışlasın, ülkeyi kurtaralım’’ diye nutuk atıp hükümete şirin gözükmeye çalışmaz mıydınız?

Valla sizi bilmem ama, ben böyle yapardım! Böylece hükümet beni takdir ederdi, işlerimi tıkır tıkır yürütürdüm! Servetimin yüzde 20'sini değil, belki yüzde 100'ünü bile bağışlardım!

Kolay değil Türkiye'de ‘‘işadamı’’ olmak! Kolay değil Türkiye'yi ‘‘kurtarma’’ girişiminde öncülük etmek!


TAYYİP BEY, NECMETTİN BEY’DEN KAÇIYOR!


Vay anasını sayın seyirciler, yakın geçmişte Necmettin Bey'in elini öper, ondan icazet almadan adımını atamaz, yanında boy göstermek için omuz vurup öne geçerdi. Nereye geldiyse Necmettin Bey sayesinde gelmişti. Gün geldi, devir değişti...

Ve Necmettin Bey bunların gözünde tu kaka oldu.

Geçtiğimiz cumartesi günü Recep Bey, THY uçağı ile İstanbul'a gidecek. Devlet işi falan yok. Tam tersine, hemen her hafta sonu İstanbul'a ‘‘kafa dinlemeye’’ gidiyor. Son anda aynı uçakta Erbakan'ın da olduğunu öğrenince, onunla yan yana olmamak için tarifeli uçağa binmekten vazgeçiyor. Derhal devletin ATA uçağı hazırlanıyor. Karısı, kendisi, ekibi ve korumalarıyla birlikte devletin ATA uçağına binip İstanbul'a gidiyorlar.

ATA uçağının Ankara-İstanbul gidiş dönüş yakıt, amortisman, bakım ve diğer masrafları yaklaşık 10 bin dolar.

Ayrıca ATA devletin uçağı. Devlet işi için kullanılır. Kimsenin emrine özel işleri için verilmiş değil. Devlet beş kuruşa muhtaç duruma düşmüş, vatandaşa ek vergiler geliyor, her gün yeni zamlar yapılıyor.

Hükümet ‘‘yandım Allah’’ diye bağırıyor. Yatırımlar durmuş, insanlar işten çıkarılıyor, emekli ediliyor, maaş dışında ödeme yapılamıyor.

Hükümetin ağzından ‘‘tasarruf’’ sözcüğü düşmüyor...

Ve bu ortamda beyefendi, geçmişte ellerini öpüp emirlerini aldığı velinimeti Necmettin Erbakan'la aynı uçakta olmamak için İstanbul'a ‘‘özel’’ gidiş dönüşünü devletin ATA uçağı ile yapıyor.

İşin ‘‘savurganlık’’ boyutunu falan bırakalım bir yana.

Sadece ‘‘insanlık’’ ve ‘‘Müslümanlık’’ açısından bakalım. Recep Bey'in yaptığı bu kavramlarla bağdaşıyor mu? Düşünün ki ben bunları günahım kadar sevmediğim ve Recep Bey'den hiçbir farkı olmayan Erbakan için yazıyorum.

Ucuz siyaset işte bu. Bunlar henüz hiçbir konuda pişmemiş. 10 fırın ekmek yemeleri gerekir.
Yazarın Tüm Yazıları