Şu bizim Meis Adası...

YUNAN adalarında tatil... Orta halli Türklerin yeni hayali bu. Bizim gibi iki ülke askeri uçaklarının yaptığı “it dalaşı” ve buna benzer düşmanca kavramlarla büyümüşler için bir Fransız’ın Vietnam kanyonlarında salla dolaşması kadar havalı bir seyahat.

Hava deyince, Yunan havası ile buranınki aslında aynıdır. Bunun böyle olduğunu da şair kalması gerekirken siyasetçi olup başımıza işler açan eski başbakanlardan Bülent Ecevit şöyle yazmıştı:
“Bir soyun kanı olmasın varsın/ damarlarımızda akan kan/ içimizde şu deli rüzgâr/ bir havadan.” Yine aynı şair siyasetçi “Sıla derdine düşünce anlarsın/ Yunanlıyla kardeş olduğunu/ bir Rum şarkısı duyunca gör/ gurbet elde İstanbul çocuğunu” dizelerini de yazmıştı ama, artık gurbete gitmeye gerek yok.
Yunan adalarının erişilmezliği Türklerin psikolojisini bozan bir durumdu. Bunun örneklerinden biri de oğlumun yaşadıkları. Çocuk o zaman 4-5 yaşında, dedesinin Kaş’taki yazlığına gidiyor, hemen karşısında bir ada, adı Meis. ada o kadar yakın ki, sabahları Meis’in horozu ötünce Kaş’ın Çukurbağ yarımadası sakinleri uykudan uyanıyor. Zaman zaman Kaş’taki Asyalı horozun üürüü’sü ile Meis’teki Avrupalı horozun kukuriku’su birbirine karışıyor.
Çocuk “Dede oraya yüzelim mi?” diyor, “Pasaport ve vize gerekir” cevabını alıyor. Pasaport ne, vize ne, işin yoksa anlat. Bu sefer de çocuk diyor ki: “Denize pasaportla girersek sayfaları ıslanmaz mı Dede?”
Eski dışişleri bakanlarından İhsan Sabri Çağlayangil’in de vaktiyle Ege müzakereleri sırasında Yunanistan sınır olarak 12 milde ısrar edince “Ne yani benim vatandaşım denize girerken cebine pasaportunu mu koysun” dediği hatırlanır.
Meis ve Kaş’ın yakınlığı Avrupa’nın sınırları tartışmasında bana epey ilham vermiştir. Meis “göz” demek, yani Kaş’ın gözü oluyor, o kadar yakın. Meis coğrafi olarak Avrupa sayılıyor. Ama gözün üstündeki Kaş Asya kıtası diye Avrupa’dan dışlanıyor. Gel de çık işin içinden. Nitekim Avrupalılar da çıkamadıkları içindir ki bastırdıkları haritalarda gafil avlanıp Yunan adalarını Türkiye’ye aitmiş gibi gösteriyorlar. Bu durum geçtiğimiz yıl Ankara’da Avrupa Birliği’nin önayak olduğu bir büyükelçiler toplantısında yaşanınca Yunan elçisinin büyük tepkisiyle karşılamıştı.
Yunan adalarının ve Kıbrıs’ın açtığı başka dertler de var. Örneğin yeni madeni Euro’lar basılırken resmen coğrafi hile yapıldı ve Girit Adası ile Kıbrıs paranın yüzeyine sığsınlar diye sola doğru kaydırıldı. İşte bu kadar keyfi çizilmektedir Avrupa’nın sınırları.
* * *
Sayın Başbakan’ın Atina seyahatinden önemli sonuçlar bekleniyor. Atina Güney Kıbrıs’a “Kuzeye vetoyu kaldır” diyebilir mi? Silah yarışının durması için düğmeye basılacak mı?
Biz tekrar Yunan adalarına dönelim.
Bir beklenti Yunan adalarına vizenin 48 saat için kalkması. Ekonomik krizden dolayı kan ağlayan ada esnafı bunun için adeta yalvarıyor. Bugünleri de gördük. Sonuç olarak benim oğlan bu yaz Meis’e yüzecek, tabii ben de peşinden. Antrenmana başlamakta yarar var.
Yazarın Tüm Yazıları