Dünyanın çatısında gölün ortasında, bir adada

Acaba bu maddi dünyadan uzaklaşalım mı, başka bir manevi ruha bölünelim mi? İnsanın sahip olmak istediklerine sahip olamaması mı acıların kaynağı? Gerekli mi değer mi? “Acıların geçmesi için dua etmeyin, kalbinizin onları yenmesi, bastırması ve galip gelmesi için dua edin” demiş filozof Rabindranath Tagore (1861-1941). İşte bu düşünceler ile uzandım hamağıma uykusuz gecenin sabahı Nepal’de Fewa Gölü kıyısında.

Haberin Devamı

Fewa gölü veya Phewa Tal. Nepal’in ikinci büyük gölü. 17 kilometre uzunluğunda ile bir baraj gölü. Ayna yüzeyi ile Himalaya’ların ihtişamını ikiye katlıyor. 

Dünyanın çatısında gölün ortasında, bir adada

Katmandu’dan kalkan pervaneli bir uçak ile Himalalar arasından süzülerek minik 'Pokhara' havaalanına indik.

Dünyanın çatısında gölün ortasında, bir adada

Uçaktan bizi almaya gelen havaalanı servis otobüsü bizim köy otobüsleri tarzıydı. Çok matrak… Kısa bir yolculuktan sonra 'Fishtail Lodge' oteline ulaştık ama karşı sahile geçmemiz gerek. Bizleri karşıya geçirecek olan salı bekliyoruz. Yaşlı bir ağacın altında Tibetli sakin yüzlü yaşlı bir kadın oturuyor. Önünde boncuklar…  Kolyeler imal ediyor. Boncukları karıştırma keyfini sürerken kadınla sohbete daldım, çok değişik bir tip, bir filozof. Ayşe’ye bir kolye satın aldım. Bir tane de kendime. Gideceğimiz gün erken sabah kadını karşı kıyıda beni bekler buldum. Elinde gece hazırladığı ve bana hediye etmek istediği, üzerinde Buda’nın gözleri olan uğur taşından bir kolye. Boynuma taktı ve tüm ısrarlarıma rağmen para almak  da istemedi. Takıyorıum ve takacağım…

Dünyanın çatısında gölün ortasında, bir adada

Haberin Devamı

İnce uzun bu tatlısu gölünü bir salla geçiyorsunuz. Karşı kıyıda çok değişik bir otel var. Hakiki bir sukünet hakim, egzotik kuş sesleri arasında kayboluyorsunuz. İnsanın hakikaten başka ruhlara büründüğü mekan. 

Dünyanın çatısında gölün ortasında, bir adada

Kraliçe Jayanti Şah tarafından kurulan 'Jayanti Kalp Vakfı'na ait bir kamp yeri butik otel burası. Göle manzaralı bir oda verdiler bana, kapıda bir plaket: “Bu odada İngiltere Prensi Charles, Nepal Ziyareti sırasında kalmıştır” Prenslerden bahsederken aklıma Nepal’in prensi Dipendra geldi Çok acıklı ve tuhaf bir hikayedir, keyfinizi kaçıracağım ama anlatmadan geçemeyeceğim;


2001 yılında bir saray akşamı yemeği… Tüm kraliyet ailesi masada, kralın bir kardeşi iş gezisinde. Sarhoş olduğu için, babası Kral Birendra tarafından masadan kovulan Prens Dipendra, bir süre sonra bir elinde MP5K, diğer elinde M16 makinelileriyle, yemek masasına gözü dönmüş olarak geri döner. Sarhoş prens, ilk önce bir el havaya ateş eder, sonra sırası ile ilk önce Babası Kral Birendra’yı, arkasından annesi Kraliçe Aiswarya, kardeşleri Prens Nijaran, Prenses Shuriti, akabinde amcasını, teyze ve kuzenlerini de öldürür. Bir amca hariç, 10 kişilik Kraliyet Ailesi’ni ortadan kaldıran prens, koşarak bahçeye çıkar ve bahçedeki köprüde kafasına sıktığı son bir kurşun ile intihar eder. Sırrı hala çözülemedi…

Dünyanın çatısında gölün ortasında, bir adada

Uykusuz bir gecenin ılık ve yapışkan sabahı ayna gölde bir kürek sefası bizi gölün ortasında bir adada rüya gibi bir mabede götürdü.

Haberin Devamı

 Dünyanın çatısında gölün ortasında, bir adada

 Sabahın 7.00'sinde mahşer kalabalık. Meğerse insanlar tapınağa kahvaltıdan evvel gelirler imiş. “Yemek vücudu kirletir, sabah aç karnına saf vücut ile ibadet edilir” dediler. Yapışkan taşlara ragmen ayakkabılarımı çıkardım. “Prens Charles bile yalnayak yürüdü” dediler. Mistik memleket “dünyanın damı” bu Nepal. Barahi Devi tapınağı da beni çok değişik bir ruha bürüdü.. Enteresan bir de efsanesi var:

Tanrıça Barahi Bhagwati dilenci kılığında bu bölgeyi ziyaret eder. Tüm köy halkı dilenciye fazla yüz vermez, yiyecek ve yatacak ikram etmezler, kovarlar... Sadece tek bir fakir kadın evini açar ve olan yemeğini bu dilenci ile paylaşır. Tanrıça, fakir kadına, tüm araziyi gece su basacağını ve ortadaki yüksek tepeye çıkmasını söyler. Kadın dilencinin sözünü dinler ve evini tepeye taşır. Nitekim aynı gece sular seller ve fakir kadın ve çocukları hariç, tüm köy halkı boğularak can verir. Bunun üzerine kadın, ada olarak su yüzünde kalmış bu tepede tanrıça Barahi Devi adına bir tapınak inşa eder.

 

Haberin Devamı

Sabahın erken saatlerinde insanlar rengarenk kayıklara binmişler, kırmızılı  ve altınlar içinde kadınlar, bebe şebe, adaya akın ediyorlar. Kadınlar ellerinde ufak sepetlerde adaklar ve çiçekler doldurmuşlar, tanrılarına sunmak için sıraya giriyorlar. Benim tapınağın içine girmem uygun değil ancak, dış kısımları her türlü inanç sahibine açık. Nitekim Hindu ve Budistler beraber dua ediyorlar burada.

Yanyana dizilmiş ziller ile tapınak etrafını saat yelkovanı istikametinde dönerken zilleri çalarak tanrıları uyandırıyorsunuz.. Adaklarınız ve bazı aylarda canlı hayvan kurban ederek ve adada yaşayan güvercinleri besleyerek tanrıça Barahi’yi memnun ederseniz arzularınız gerçek oluyormuş. Bir sürü çift gördüm düğün günü ilk iş buraya gelmişler idi. Hayatlarının sonuna kadar mutlu bir evlilik için adak yapmaya gelmişler idi… Bende ülkemde ve dünyada barış ve mutluluk için zilleri çalarak döndüm bir tur.. 

 

Yazarın Tüm Yazıları