Pardonnnn

SİZE bu maçı değil, sesleri anlatmak istedim bu kez. Seyirci yok, sahada çıt çıksa duyuyorsunuz. Ve duyduğunuz sesler de maçı özetliyor. İşte o sesler ve maç;

Galatasaray’daki alışkanlık haline gelen yanlış paslar ve ardından gelen "Pardonnn"lar.

 Arda sakat ve tribünde... Bağırıyor, "Yürü be golcü, atarsın bunu." Ama nerede?

 İki teknik adam son günlerin o şarkı sözlerini tekrarlıyor sürekli, "Hadi hadi hadiii"

 Bu kez Kalli Almanca ile Türkçe’yi karıştırıyor, Topal’a bağırıyor, "Nayn, nayn, yanlış pas."

 Sonra bir alkış. Servet’e... Emre ile yer değiştirip oynayan ve daha fazla orta sahaya giren Servet ortalığı karıştırıyor ve alkış alıyor.

 Antep, devamlı bastırıyor. Önce direk sonra Emre çıkartıyor ve Antepli yöneticiler "ah- vah" diyorlar. 

Tribün dışında Galatasaray taraftarının sesleri geliyor, "Galatasaray sen bizim her şeyimizsin."

 Basın tribününde de sesler yükseliyor, "Galatasaray ne yapıyor?"

 Song’un Türkçesi ise oyunu özetliyor, "Lütfen oynayalım beyler"

 G.Antep akın akın geliyor. Şeref tribünündeki alkışlar, Gaziantepspor’a.

 Koca bir ilk yarı bitiyor. Herkes birbirine Lincoln’ü soruyor.

 Ümit ve Hakan Şükür nerede?

Bir dilim baklava

İkinci yarı başlıyor. Kötü futbol devam ediyor. 

"Kalli ile 5 yıllık sözleşme yapalım" Artık herkes işi espriye vuruyor.

 Lincoln yürüyor mu, oynuyor mu oynamıyor mu belli değil.

 Pas hataları devam ediyor. Oyunun kaderini değiştirecek bir yıldız ortaya çıkmıyor. Zaten bunları haftalardır yazıyoruz. Değişen bir şey yok. 

Galatasaray’ın oyunu, "Ha babam, de babam futbolu."

 Gaziantepspor’un oynadığı "cesur futbol." Hucumdaki fazlalıklarıyla olmayan futbola renk kattılar.

SONUÇ: Gaziantep, fıstığı ve baklavası ile geldi, onları yemek için yüzde yüz pozisyonlar üretti. Fıstığı ve baklavası ile geri döndü. Aslında 3 baklava dilimini haketti ama bir dilim yedi.
Yazarın Tüm Yazıları