Özrü kabahatinden büyük

İHTİMAL daha uzun süre ‘kim kazandı, kim neden kaybetti?’ sorularına yanıt arayarak 28 Mart seçimlerini tartışacağız. İtiraf edelim... Demagoji yapanı da, Saadet Partisi Genel Başkanvekili Sayın Recai Kutan gibi tüm seçmenlerden yüzde 3.9 oranında oy aldığını unutup, 3 Kasım 2002 seçimlerindeki yüzde 2.4’lük oyunu yüzde yüz artırmakla övüneni de anlıyoruz.

Ama Murat Karayalçın’ı anlamak için belli ki çok uğraşmak zorunda kalacağız. Bunun son örneğini dün gazetelerde çıkan ve meşhur hikáyedeki gibi özrü kabahatinden büyük dedirten demeci nedeniyle yaşadık.

Baştan bir noktayı belirtelim:

Sosyaldemokrat Halk Partisi (SHP) Genel Başkanı Karayalçın, kişisel olarak çok sevdiğimiz bir insan. Zarafetine, sıcak insan ilişkilerine, genç ve başarılı bir sosyal demokrat olarak ortaya koyduğu yapıcı yönetici tipinin önemine her zaman sempatiyle baktık.

Siyaset dünyamızdaki ilkeli tavırların her zaman tam da söyleneni ifade etmediğini bilmemize rağmen Karayalçın’ın bu konuda hayli duyarlı olduğunun da farkındayız.

Ama bu son seçimde de görüldüğü gibi bazı kararlarını ve yaklaşımlarını anlayamıyoruz.

Yerel yönetim seçimlerinde (Demokratik Halk Partisi) DEHAP, (Özgürlük ve Dayanışma Partisi) ÖDP ve (Emeğin Partisi) EMEP’le işbirliği yaptı. Maksadı 3 Kasım 2002 seçimlerine katılamayan partisine bir sıçrama yaptırmak, siyaset dünyasına biraz daha yüksek bir platformdan bakabilmekti.

Belki dile getirilmeyen ikinci bir amacı da, son bir iki yıl içinde kurulan öteki sol partilerin önüne geçmek, ciddiye alınacak bir sol potansiyeli temsil etmekti.

Ancak bu sonuca ulaşmak için -dün değindiğimiz gibi- sadece seçime hile karıştırdığı sabit bir partiyle değil aynı zamanda etnik bazda siyaset yapan bir partiyle işbirliğine imza atmış oluyordu.

Murat Karayalçın, din zemininde yapılan siyaset rejim için ne kadar kötü ve tehlikeli ise etnik baza oturtulmuş siyasetin de ülke bütünlüğü için en az o kadar tehlikeli olacağını bilmeyecek bir politikacı değil.

Nitekim dünkü gazetelerde yayınlanan demeci çok açık:

‘Barzani ve Talabani, Kemalist SHP’ye oy vermeyin diye bölgede kampanya açtılar. Bunun da oyların (DEHAP oylarının) düğmesinde etkisi oldu’ diyor.

Meğer Barzani ve Talabani’nin kontrolünde yayınlanan Rojname adlı dergide bu yönde çağrı varmış.

Görüyorsunuz... Orada etnik değerler egemen ve benim sözüm geçmiyor diyor.

Şimdi ne oluyor?

Yapılan yerel yönetim seçimlerinde, Irak vatandaşı iki yabancının etkisi, seçime katılan partinin liderinden daha fazla etkili oluyor. Ve bunu bizim ulusal bir partimizin (SHP’nin) lideri alenen ve resmen itiraf ediyor. Hem de mazeret olarak ileri sürüyor.

Biz yakıştıramadık. Siz yakıştırıyor musunuz?
Yazarın Tüm Yazıları