Orası neresi?

BAŞBAKAN Yardımcısı Çiçek "Sözün bittiği yerdeyiz" demiş.

Doğru.

Mesela artık DTP kalkıp "Evet, PKK terör örgütüdür" dese ne olacak? Zaten bu devirde "Söz" dediğiniz nedir... "Şekil"dir, "durumu kurtarmak"tır, "idare etmek"tir.

9 Ekim’de gazeteler adeta aralarında anlaşmışlardı... Yas vardı birinci sayfalarda. Köşelerden kan damlıyordu. Ama hepimiz biliyoruz ki bütün bunların gittiği, ulaştığı bir yer yoktur. Vardır da ses geçirmez duvarlarla örülüdür orası.

Orası neresidir?

Tam olarak bilmiyoruz. Ama varlığından haberimiz var.

* * *

Bayat bir hadisedir aslında.

Daha önce de karşımıza çıkartılmıştır. Defalarca.

Zamana ve zemine göre, döne döne, bir o, bir bu... Sağcı-solcu, Alevi-Sünni, Türk-Kürt, laik-İslamcı...

Her seferinde de çok insanca görünen istekler dile getirilmiştir. Yerseniz...

12 Eylül öncesinde boykotları "kantinde yemekler soğuk çıktığı için" yaptıklarını zanneden öğrenciler vardı mesela.

Bugün dağa çıkan çocuklar da kim bilir ne zannediyorlar.

Peki ortada o insanca isteklere neden olan sorunlar, haksızlıklar yok mu gerçekte?

Var elbet.

Var da, durmadan kan akmasının başka "derin nedenler"i var, hepimiz biliyoruz. Ama görünen nedenler üzerinde tartışıyoruz sadece. Gücümüz buna yetiyor. Ya da hakikaten kaptırıyoruz kendimizi o görünen nedenlere.

Birileri, birilerini zayıf noktasından vuruyor. Hepimizin var bir zayıf noktası. Din, inanç, namus, ekmek... Oradan vuranın peşine takılıp gidiyoruz.

Fakat neticede çocuklar ölüyor. İşin en kötü yanı bu.

Bizimse elimizden bir şey gelmiyor.

Bir günah keçisi buluyoruz sadece. Bu bazen hükümet oluyor, bazen DTP.

Ama çocuklar ölmeye devam ediyor.

* * *

Bir gençle tanıştım. Terörün yoğun olduğu bir bölgede doğmuş, büyümüş. İki arada bir derede. Anlarsınız...

Yakında askere gidecek. Büyük ihtimalle o taraflara. Ya ölecek ya öldürecek.

Peki kim vuracak onu aslında ya da o kimi öldürecek?

Durum karışık.

En son Şırnak’ta şehit edilen çocuklarımızdan birinin annesi Kürtçe ağıt yakmış oğlunun arkasından.

Karışık dedim ya...

Orada neler olduğunu anlamak mümkün değil. Daha doğrusu olanların nedenini anlamak.

Bir oyun var ortada ama, onu biliyoruz.

Sadece figüranların rol aldığı bir oyun. Ölen, öldüren, debelenen, üzülen, feryat eden figüranlar. Başrol oyuncularınıysa göremiyoruz. Hele yönetmen hiç yok ortalıkta. Uzaktan kumanda ediyor.

MIŞ-MUŞ

Türkçe başka dillere 20 bin sözcük vermiş.

Takas usulüyle herhalde!

En çok boşanma Ege’deymiş.

Güneş doğudan doğuyor ama batıdakiler daha erken uyanıyor!

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün kızına Dışişleri Konutu’nda kına gecesi düzenlenmiş.

Aşk olsun! "Köşk’te kına gecesi olur mu" tartışmasından mahrum bıraktılar Türkiye’yi.
Yazarın Tüm Yazıları