Massada Kalesi hiçbir zaman düşmemeli

GERİYE iki kadın ve beş çocuk kalıyor.

Milattan sonra 73’te Romalıların Massada Kalesi’nde giriştikleri katliam sonrasında, binlerce İsrailli can veriyor. Sadece yedi kişi kurtuluyor.

Haberin Devamı

Massada Kalesi İsrail’de Ölü Deniz ile çöl arasında bir kayalığın tepesinde. Yıllar önce bir İsrail gezisi sırasında, ben o kaleyi gördüm. Orası turistik bir yer. İsrailliler ister resmi, ister turistik amaçlı olsun, İsrail’e gidenlere Massada’yı mutlaka göstermek istiyor.
YOK OLMA KOMPLEKSİ
Sadece kalenin heybetinden, mimari özelliğinden dolayı değil, iki bin yıldır İsrail için önemli simge olması nedeniyle. O kale dinsel inançla milliyetçiliği birlikte tasvir
ettiği için.
Kale, tarihte Romalılar ile İsrailliler arasında birkaç kez el değiştiriyor.
M.S. 73’te Romalılar Massada’yı kuşatıyor. Kuşatma üç ay sürüyor. Üç ayın sonunda saldırılardan birinde, Massada düşüyor.
Öyle bir düşüş ki, Romalılar kalede tek bir canlı bırakmadıklarına inanıncaya kadar, herkesi kılıçtan geçiriyor. Mucizevi biçimde iki kadın ile beş çocuk kurtuluyor.
Bu katliam sonrasında İsrail oğulları uzun süre kendilerine gelemiyor. Massada İsrail tarihinde ve inançlarında bir simgeye dönüşüyor, insanlıktan silinme korkusu, yok olma kompleksi.
Yirminci yüzyıla gelindiğinde, İsrail devleti kurulduktan sonra, İsrail ne zaman savaşa tutuşsa, ne zaman kendine göre bir tehlike ile karşı karşıya kaldığına inansa, kendi aralarındaki ünlü düşünce acele devreye giriyor:
“Massada hiçbir zaman düşmemeli”.
Sürekli yok olma kompleksi taşıyan bir kavmin ne zaman, ne yapacağını kestirmek zor değil. Önünü, arkasını hesaplamadan saldırmak ve saldırmak.
Yok olma kompleksi. Ya yardım gemilerinde silah varsa, ya gelenler yardım için değil, savaşmak için geliyorsa.
Bir ulus böyle bir kompleksle yaşıyorsa, hem kendisi, hem bölge ülkeleri için vaziyet kolay değil.

Haberin Devamı

Gazze Erdoğan’a oy getirir mi

PEK çok kişi aynı soruyu soruyor.
Gazze’ye yardım ve İsrail baskınına gösterdiği tepki seçimlerde Tayyip Erdoğan’a oy getirir mi? Dış olaylar içerde ne ölçüde oya dönüşüyor?
Bu soruya geçmiş örneklerden yola çıkarak yanıt vermek mümkün. Ne zaman, ne olduğunu istatistik olarak görmek için, yaptığı anketlerde çok ciddi isabet kaydeden Adil Gür ile konuşuyorum. Gür ilginç bir hatırlatmada bulunuyor:
“Tayyip Erdoğan Davos’ta İsrail Cumhurbaşkanına ‘one minute’ diyerek çıkıştığında, AKP oyları yüzde 52’ye kadar yükselmişti. Bu olay ocak sonunda yaşanmıştı, iki ay sonra, Mart sonundaki yerel seçimlerde AKP yüzde 38 oy aldı. O etki kayboldu”.
Bu örnek gösteriyor ki, halkın dış olaylarda tepkisi daha çok duygusal. Ama, duygusallık uzun sürmüyor. Kısa sürede herkes kendi günlük sorununa dönüyor ve kaldığı yerden oy kullanıyor.
Bununla birlikte, Adil Gür ekliyor:
“AKP bu olayı seçimlerde propaganda malzemesi olarak kullanabilir. Bunun ne derece etkili olacağı, muhalefetin bu propagandayı önlemek üzere, geliştireceği argümana bağlı”.
Dolayısıyla, dış olayla oy arasındaki bağlantı önce zamana bağlı, sonra da muhalefetin kozlarına.

Haberin Devamı

Amerika yalnız bırakıyor

BAŞKALARINA efelenmek ulusal onurumuzu fena halde okşuyor. Onun için tek taraflı bilgi ile zafer çığlıkları atmakta üstümüze yok. Bir de, yandaş medyanın alkış furyası var.
Gemilere baskından sonra, en önemli aktör Amerika. Hem Tayyip Erdoğan, hem Ahmet Davudoğlu yansıttıkları bilgilerde, Amerika’yı hizaya getirdikleri izlenimi yaratıyor. Genellikle böyle olur zaten.
Oysa, olaylar onları doğrulamıyor. Önce çok somut bir açıklama var, ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın açıklaması. Bunun dışında, bizim medyada pek dikkate alınmayan bir haber var.
Güvenlik Konseyi dışında, Türkiye B.M. İnsan Hakları Konseyinde de İsrail’in kınanmasını istiyor, oraya böyle bir tasarı götürüyor.
İnsan Hakları Konseyi, tıpkı Güvenlik Konseyi gibi, baskının soruşturulmasına ve İsrail’in kınanmasına karar veriyor.
Amerika karara katılmıyor.
İran uranyumundan sonra, Amerika, gerçi gerilimin tırmanmasını önlüyor ama, Türkiye’yi bir kez daha yalnız bırakıyor.
Erdoğan Amerika’yı her gün biraz daha bıktırıyor.

Yazarın Tüm Yazıları