Sembollerin dili, matematiğin estetiği

Güncelleme Tarihi:

Sembollerin dili, matematiğin estetiği
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 26, 2022 12:36

Joseph Mazur, ‘Matematik Sembollerinin Kısa Tarihi’nde Babil’den Çin’e, Avrupa’dan Güney Amerika’ya değin insanlığın matematik macerasını bir bir irdeliyor. Kritik değer sıfırın gizlerini araştırıyor, matematiğin gelişimi ile ticaretin ilişkisine bakıyor.

Haberin Devamı

Her şeyin ince ince hesaplarla ölçülüp biçildiği milimetrik modern bir çağda yaşıyoruz. Bir tür, rakamların egemenliği altındayız fakat cep telefonlarındaki hesap makineleri olmasa neredeyse en basit hesaplamaları bile yapamayacak hale geliyoruz. Matematiğin bunca her alanı kaplaması karşısında her zaman sembollere bağlanarak ilerlemiş matematik fikrinin aradan çekilişi düşündürücüdür. “Semboller arka planda işleyen bilinçsiz fikirler için kısa tanıtım filmleri hazırlar gibidir” ancak bu filmin gramerini bilmeden ondan bir şey anlamak da mümkün değildir. Oysa “şiirde de olduğu gibi matematikte de arketipler vardır”.
Arketipten söz açmak kaçınılmaz olarak geçmişe dönmektir ve bu bağlamda matematiğin tarihi ile insanın tarihi tuhaf bileşenler içerir. Edebiyattaki arketipler ve ona bağlı semboller nasıl salt soyut olgulardan ibaret olmayıp hayatın pratiğine de karşılık gelirlerse, matematikteki semboller yani rakamlar da ‘bir iletişim aracı olmanın ötesinde’dirler. Joseph Mazur, ‘Tuhaf Başlangıçlar’ başlığıyla, ilkin insanlığın tarihinden kalkarak matematiğin sembolik değerlerle ortaya çıkışına odaklanır. İnsan daha çok, ‘hayatta kalmak için ihtiyaçlarını günlük düşünmek zorundadır’ başta. Bu tespit şu açıdan önemli, sembolle ihtiyaç arasında ontolojik değil hayati irtibat vardır. Fakat bilgiye dönüşen sembol zamanla aktarılabilir olmuştur.
Mazur’a göre insanın “yazma becerisi yaygınlaştıkça yazma nedenleri de çeşitlenmiştir”. Buradaki ‘neden’ hayal gücüne değil yaşama zenginliğine karşılık gelir. İddialı bir görüş ileri sürer tam da buna bağlı kalarak Mazur; “matematiksel yazımın ortaya çıkışı Batı’dan Doğu’ya edebiyattan bin yıldan fazla süre önce olmuştur.” Bu bir matematik tarihçisinin gururlu vurgusu mu yoksa gerçeğin yansıması mı ayrı mesele. Ancak matematiği tıpkı Babillilerin kültür-sanat yüksekliğinin bir türevi olarak görmedikçe kafamız karışacaktır. Dicle-Fırat arasında şekillenen yaşam pratiği belli ki kendi sembolünü doğal süreçlerde yaratmıştır. Doğal zenginlik belli ki sembolik artı değerleri türetmiştir.
Joseph Mazur, ‘Matematik Sembollerinin Kısa Tarihi’nde Babil’den Çin’e, Hindistan’dan İslam dünyasına, Avrupa’dan Güney Amerika’ya değin insanlığın matematik macerasını bir bir irdeliyor. Kritik değer sıfırın ortaya çıkışındaki gizleri araştırıyor. Matematiğin gelişimi ile ticaretin ve elbette İpek Yolu’nun macerasına bakıyor. Uygarlıklar kendine özlükleri biraz da çekinik bir istençle ellerinde tutmaya çalışıyorlar. Bu sebeple Mazur’un kitabını kültür ve medeniyet tarihi paralelinde okumak gerekiyor. Bilginin sembole dönüşerek doğuşu bazen etkileşimlere bazen de kendine özgülüklere bağlı olabiliyor. Yalın ve tarafsız bir bilim tarihi yazmak eldeki bilgilerin yetersizliği ile mümkün olmasa bile geçmişin parçalarını bugünde birleştirmek mümkün oluyor. Sonunda matematiği ayakta tutan onun aynı zamanda sanat olmasıdır ve müzik dahil her sanatla kol kola girdiği için gelişmiştir. Sanatın dili ile matematiğin şifreleri şaşırtıcı derecede bağdaşıktır.

MATEMATİK SEMBOLLERİNİN

Sembollerin dili, matematiğin estetiği

KISA TARİHİ
Joseph Mazur
Çeviren: Barış Gönülşen
İş Kültür, 2022
376 sayfa.

BAKMADAN GEÇME!