Kelimelerin eşiğinde yaşamış bir şair

Güncelleme Tarihi:

Kelimelerin eşiğinde yaşamış bir şair
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 27, 2022 11:07

‘Sesler, İşitin Bizi De’yi çeviren Cem Yavuz, sunuşta uyarıyor okuru. Paul Celan’ın pek bilinmediğini ve aslında anlaşılmadığını söylüyor. Şiir isimlerinden atmosfer kurmaya, yalın dokunuşların sürüklediği sürprizli sapaklara varmak için sabırla okumalı bu kitabı...

Haberin Devamı

Her çeviri bir öneridir. Dile çıktığı kadar kültürel ortama ve algı paradigmalarına da açılır. Paul Celan, şiirle içten ilgilenenler yanında edebiyatın popüler yönüne bağlı kalanlar için de ışıltılı bir isim. ‘Corona’da “Bademlerden say beni” denildiği zaman gözlerin nasıl parladığı sır değil. Efsane ve bir o kadar da aşk dersinin kitabı sayılabilecek ‘Kalp Zamanı’ (İlknur Özdemir farkıyla elbette) unutulmaz. Ne var ki, ‘Sesler, İşitin Bizi De’yi çevirerek asıl Celan’ı görmeye çağıran Cem Yavuz, sunuşta ‘uyarıyor’ okuru. Pek bilinmediğini ve aslında anlaşılmadığını söylüyor şairin. Tıpkı şairin kendi kendisini tanımladığı gibi: “O ellerin üstünde yürüyenin/yazdığı şey bu: O/Isırganın-yazısını okumuş, Anlaşıl(a)mamış, ama başkalarını da tek anlayanın yazdığı.”Her çeviri bir öneridir. Dile çıktığı kadar kültürel ortama ve algı paradigmalarına da açılır. Paul Celan, şiirle içten ilgilenenler yanında edebiyatın popüler yönüne bağlı kalanlar için de ışıltılı bir isim. ‘Corona’da “Bademlerden say beni” denildiği zaman gözlerin nasıl parladığı sır değil. Efsane ve bir o kadar da aşk dersinin kitabı sayılabilecek ‘Kalp Zamanı’ (İlknur Özdemir farkıyla elbette) unutulmaz. Ne var ki, ‘Sesler, İşitin Bizi De’yi çevirerek asıl Celan’ı görmeye çağıran Cem Yavuz, sunuşta ‘uyarıyor’ okuru. Pek bilinmediğini ve aslında anlaşılmadığını söylüyor şairin. Tıpkı şairin kendi kendisini tanımladığı gibi: “O ellerin üstünde yürüyenin/yazdığı şey bu: O/Isırganın-yazısını okumuş, Anlaşıl(a)mamış, ama başkalarını da tek anlayanın yazdığı.”
Cem Yavuz bundan olacak oldukça dikkatli ve açıklayıcı bir sunuşla hem kendi çevirisinin anlam/yöntem alanını açmaya hem de Paul Celan’ın bilinirlik içindeki saklı bilinmezliğini aydınlatmanın derdine düşüyor. ‘Yahudi, mutlak tenhalığın uzantısı’ bir şairi, Almancanın ve derin kültür, inanç ve hayat göndermelerinin içinden sökmek çetin mesele. ‘Ölümünden itibaren filozofların şairi’ diye anılan ve tartışılmaz değerine paralel olarak dünya kültür kanonunun da koltukladığı bir şairi, çok daha geniş bir toplamda kucaklamak övgüye değer.
Cem Yavuz’un ‘dil içi’ bir şair olarak da imlenen Celan’ı, Almancanın sonsuz sapaklarından şiirin yoluna ne derecede çıkardığını çeviri ‘uzmanları’ tartışsın. ‘Kelimelerin eşiğinde’ yaşamış bir şairi yine orada aramak, beklemek öncelik bizim için. Cem Yavuz, “Nihayet elinizdeki şiir seçkisiyle Celan’ın karşılaşmalar doğuran dil meridyeni, her iki kutbu da boydan boya katedip tropikal kuşağı ve mecazları aşarak Türkçede de kendisine kavuşmuş oluyor” diyerek, kendi çerçevesini tamamlıyor. Bu önemli. Çeviri şiir, çevirmenin dil zevkini gösterdiği kadar şiiri teknik düzeyde gözlememize de imkân verir. Okuyucunun kendi dilinde okuduğu şiirin harareti daha azdır orada. Dikkatli okur seze seze, gösterilenleri ve duyurulanları süze süze yol alacaktır. Paul Celan gibi, oldukça soğukkanlı ama yaralayıcı bir şairi kavramak için gereklidir bu süzüş. Şiir isimlerinden atmosfer kurmaya, yalın dokunuşların sürüklediği sürprizli sapaklara varmak için sabırla okumalı kitabı. Beklenmedik şiirsel şafakları seyretmek için de çevirmenin kelime seçişlerine dikkat etmeli. Mısır’da, ‘Ruth! Noemi! Miriam!’ yanyana gelirken,  “yabancının o buludî saçlarıyla süslenişini” görmeli. Taşın altını kaldırmaya ve oradakini görmeye ve göstermeye meyilli şairi fark etmeli. “Hangi taşı kaldırsan- açığa çıkarıyorsun/taşların korumasına muhtaç olanları...”
Cem Yavuz, her bölümün başında Celan’ın şiirsel açılımları konusunda da bilgilendiriyor okuru. Böylece kitap kitap da tanıyoruz onu. ‘Sürülmüş’ gibi bazı şiirler dışında pek de biçimsel yoklayışlara gerek duymadığını görüyoruz Celan’ın. Belki de “Dil döke döke kör-/lüğe ikna edilmiş” gözlere bu yolla gösterilecek birşey olmadığı fikrindeydi. Boşuna sayılamaz ayrıca “O ölümsüz kelime, nereme düştü benim” diye soran bir şairin, “bademden içeri - ne var bademden içeri?” diye sorması. Dünyanın insan suçlarıyla daha da ‘okunaksızlaştığı’ bir devirde yaşayıp yazdı Celan. Fakat yüksek bir sezişle; “Sana yalnızca/gölge gibi dokunduğumda,/bana inanır mısın ağzım,” diyebildiği için derin şiirin hizasında durdu. Bilinç için Celan, “bir şey olacak, ileriki zamanlarda” diye inananlar için aydınlık. Daima.

SESLER, İŞİTİN BİZİ DE

Kelimelerin eşiğinde yaşamış bir şair

Paul Celan
Çeviren: Cem Yavuz
Everest Yayınları, 2022
480 sayfa.

BAKMADAN GEÇME!