Kayıp giden hayatlar!

SON dönemin ünlü filmi “Issız Adam” sanki ülkemizin ikinci adı oldu.

İktidarın müthiş ekonomik başarıları sonucu “işsiz ve ıssız adamlar ülkesi” haline geldik! Okurlarımızdan Ersoy Öngün, bir vatandaş gözüyle ıssızlığımızı şöyle anlatıyor:

İşsizler ıssızdır. Özellikle cüzdanlar ıssızdır. Para bulmak zordur cüzdanlarımızın içinde.

İşsizlerin duyguları ıssızdır. Kendileriyle baş başadır çoğunlukla... İçlerindeki çığlıkları kendilerinden başkası duyamaz.

İşsizlerin cep telefonları ıssızdır. Sesleri çıkmaz genelde...

Sofraları ıssızdır... Peynir, zeytin, sucuk, salam vesaire olmadığından sofraları ıssız bir çöl gibidir. Tek farkı, çölde esen sıcak rüzgârın yerini sofrada esen soğuk rüzgâr almıştır.

İşsizlerin omuzları ıssızdır. Soğukta genelde ceketle ya da kazakla gezdiklerinden omuzları paltonun ağırlığına alışmamıştır. Onlarda umuttan, gelecek güzel günlerden eser yoktur.

Belki de bunun için yakındır birbirine “ıssız” ve “işsiz” kelimeleri... Hayat bu kadar basittir. Bir nokta farkı kadar basit... Umutlarını kaybedenler hayatlarına son noktayı koymadan bir şeyler yapılmalı... Kayıp giden hayatlara “Van minüt” diyebilmek umuduyla...

BİR SOYADI HİKÂYESİ!

Rahmetli Aziz Nesin, hayatının hikâyesinde soyadını nasıl aldığını şöyle yazıyor:

“1934 yılında soyadı kanunu çıktı, her yurttaş kendine bir soyadı alacaktı. Herkes kendi soyadını kendisi seçtiği için insanların bütün gizli, aşağılık duyguları ortaya çıktı.

Dünyanın en cimrileri ‘eli açık’, dünyanın en korkakları ‘yürekli’, dünyanın en tembelleri ‘çalışkan’ gibi soyadları aldılar.
Bir mektup yazabilecek zamanda ancak imzasını atabilen bir öğretmenimiz kendisine ‘çevikel’ soyadını almıştı. Özellikle Türklüğü karışık olanlar “öztürk” soyadını kapışıyorlardı.

Her türlü yağmada hep sona kaldığım için güzel soyadı yağmasında da sona kaldım. Ortada böbürlenebileceğim bir soyadı kalmadığından, kendime “nesin” soyadını aldım. Herkes ‘nesin’ diye çağırdıkça ne olduğumu düşünüp kendime geleyim istedim.”

Aziz Nesin bunları kendisi için yazmış ama aslında ülkemizde herkesin biraz kendine gelmesi gerekiyor!

ŞOK GELİŞME!

Ergenekon soruşturmasının devam eden dalgaları nedeniyle yüzlerce, hatta binlerce yazı ve haber yayınlandı. Eleştirenler, destekleyenler, tarafsız kalanlar oldu. Bu konuda daha binlerce yazı yayınlanacağı kesin.

Ermenilerden özür dileme kampanyası için de çok sayıda yayın yapıldı.

İki konuda da, hayali olmakla beraber ilgi çekici bir yazı halen internette dolaşıyor.

“Şok gelişme! Şok haber!” diye verilen ironik yazı şöyle:
“Yunanistan Dışişleri Bakanlığı Türkiye’ye müracaat ederek, Ergenekon davasına müdahil olmak istediğini belirtmiş ve İstanbul’un Fethi’nin de bu örgütün mensuplarınca gerçekleştirildiğini iddia etmiştir.

Yetkililer Avrupa Birliği mevzuatına göre, İstanbul’u alan Fatih Sultan Mehmet’in ölerek sorumluluktan kurtulmuş sayılamayacağını açıklamışlardır.

Öte yandan, kendilerine ‘aydın’ sıfatı vererek Ermenilerden özür dileyen entel-dantel takımı Avrupa Birliği’nin de maddi desteğiyle ‘Fatih Sultan Mehmet adına, Bizanslılar ve vârislerinden özür diliyoruz’ başlıklı bir imza kampanyası başlatmışlardır!”
Yazarın Tüm Yazıları