Manivela'ya sorduk: Nereden çıktı bu minibüs?

Güncelleme Tarihi:

Manivelaya sorduk: Nereden çıktı bu minibüs
Oluşturulma Tarihi: Ocak 28, 2016 14:03

Manivela, belki de ülkemizin geç bile kalmış 3. dalga kahveciliğin en önemli ve eğlenceli temsilcilerinden biri. Küçük bir kamyonete bu kadar anlamı ve lezzetli kahve tarifini sığdıran birileri olunca onlarla röportaj yapmamak olmazdı elbette. Sağ olsunlar çok candan cevapladılar. Bize de bu lezzetli sohbeti sizlerle paylaşmak düştü.

Haberin Devamı

Öncelikle şunu soralım: Manivela ne demek? Neden “manivela”?

Manivela; bir sistemi harekete geçiren kol anlamına geliyor. Biz de hem mobil olmamıza hem de kahvenin zihni harekete geçirme etkisine ithafen Manivela’yı seçtik.

Bu konsept ne zaman ve nasıl aklınıza geldi? Girişimi nasıl hayata geçirdiniz?

Uzun yıllardır iyi birer kahve içicisiyiz. 2 yıl önce New York'ta güzel bir bahar sabahında yolda karşımıza çıkan bir Food Truck'tan aldığımız nefis kahveyi yudumlarken, bunun gibi bir konsepti hatta daha güzelini İstanbul'da nasıl hayata geçirebileceğimizi heyecanla tartışmaya başlamıştık bile. Döndükten sonra çalışmalara başladık ve  Mayıs 2015'te hayalimizin gerçekleştiğini görme şansını yakaladık :) 

Bu girişimi projelendirmek için 2 yıllık bir süreç gerekmiş, bu 2 yılda ne yaptınız?

Haberin Devamı

Bu 2 yıl; fizibilite, projelendirme, eğitim ve araştırma ile geçti.

Üniversitede nasıl bir öğrenciydiniz?

Üçümüz de çok çalışkan öğrenciler değildik sanırım :)  

Bu işin eğitimi var mı? Kahve sevmekle kahve yapmak arasında bir fark var. Siz kahve işinin inceliklerini nasıl öğrendiniz mesela?

Kahveyle ilgili eğitimlerimizi Türkiye’de kahve konusunda oldukça önemli bir isim olan, Şerif Başaran'dan aldık. Şerif Bey bize çok şey kattı kahve işinin incelikleri konusunda.

3 kişi yola çıkmışsınız. Sizi birleştiren şey, kahve tutkusu mu? İşleri kendi aranızda nasıl bölüşüyorsunuz?

Biz aslında iki kardeş ve bir de çok yakın arkadaşız. Uzun yıllardır bir aradayız. Üçümüzün de kahveye olan tutkusu bizi bu yola beraber çıkardı. Net bir iş bölümü yok aramızda. Ecehan ve Uğur mevcut işlerine devam ediyorlar hala. Ben (Nevcihan) İzmir’deki işimi bıraktım ve İstanbul’a yerleştim. Arabada hafta içi ben duruyorum. Ecehan hafta sonları dahil oluyor bize. Uğur da mümkün oldukça İzmir’den gelip etkinliklere katılıyor.

Ailenizden, “Kahve açmak için mi o kadar yıl okudun?” gibi tepkiler aldınız mı mesela?

Ailelerimizden aldığımız tepkiler olumlu oldu her zaman.

Sizinki gibi küçük bir “Coffee Truck” (kahve minibüsü) 3-4 kişiyi birden nasıl geçindirebiliyor? İşler iyi herhalde?

Haberin Devamı

Projeyi hayat geçireli henüz 6 ay oldu. Anlayacağınız henüz bebek ve yürümek için biraz desteğe ihtiyacı oluyor hala :)

İlk kez duyan birisi için bir nevi “modern işportacılık” gibi yaptığınız iş aslında. Merak ediyoruz: Mesela belediyeyle sorun yaşıyor musunuz?

Maslak’ta bulunduğumuz nokta için belediyeden satış iznimiz olduğundan sorun yaşamıyoruz.

“İyi kahve sokakta” sloganını kullanıyorsunuz. Peki, sokak sokak gezmeyi ya da İstanbul’un ve Türkiye’nin farklı noktalarında hizmet vermeyi düşünüyor musunuz?

Sokak sokak gezmek, hem teknik hem de regülatif anlamda pek mümkün gözükmese de “bir gün neden olmasın” diyoruz :)

Bildiğimiz kadarıyla hafta içi yeriniz sabit, Maslak’tasınız. Peki ya hafta sonu?

Haberin Devamı

Hafta sonları farklı etkinliklere gidiyoruz ya da dinleniyoruz.

Farklı festival ve etkinliklere katılıyorsunuz. Yolculukları da kahve minibüsüyle mi yapıyorsunuz? Bir kahve minibüsünde seyahat etmek nasıl bir şey?

Etkinliklere giderken minibüsü Ecehan Kullanıyor. Araç 88 model olduğu için kullanmak biraz zor ama aynı zamanda da çok keyifli.

Üniversite etkinliklerine ya da bahar festivallerine katılmayı düşünüyor musunuz?

Geçtiğimiz sene yetişemedik üniversite festivallerine, ama bu sene katılmayı çok istiyoruz.

Franchising vermeyi düşünüyor musunuz? Ya da “işi büyütmeyi”?

Gelecek planlarımız arasında var işi büyütmek.

Peki, o minibüsü nereden buldunuz? Yakınınızdaki Maslak Oto Sanayi’den mi?

Haberin Devamı

Minibüsü Sakarya’dan bulduk. İzmir’de yaptırıp İstanbul’a getirdik.

Hepimizde vardır, canı sıkıldığında her şeyi bırakıp çekip gitme isteği. Siz de yaz tatillerinde mesela, binelim kahve minibüsümüze Akdeniz’e inelim, diyor musunuz?

Geçtiğimiz kurban bayramı tatilinde Bodrum’a böyle bir yolculuk yapmayı planlamıştık ama ne yazık ki izinler yetişmedi. Önümüzdeki yaz muhakkak yapacağız :)

Böyle “icat”lar bize hep yurtdışından ithal geliyor, şeklinde bir algı var. Ne kadar doğru?

Aslında sokakta gıda satışı, medeniyet tarihi kadar eski neredeyse. Hatta Osmanlı döneminde seyyar kahve satıcıları uzun dönem oldukça ilgi görmüştür. Bizim yaptığımız iş temelde bu, ancak biz bunu bugüne kadar Türkiye’de pek görülmemiş şekilde modern, hijyenik, şık ve kaliteli bir şekilde yapıyoruz sadece.

Haberin Devamı

Plaza kültüründe kahvenin yeri ayrı ama müşterileriniz arasında beyaz yakalılar kadar öğrenciler de var mı?

Bulunduğumuz konum nedeniyle müşterilerimizin büyük  kısmını beyaz yakalılar oluşturuyor. Ama  İTÜ Ayazağa Kampüsü’nden de hatırı sayılır derecede öğrenci müşterilerimiz var :)

Ülkemizde kahve kültürü temelde “Türk kahvesi” odaklıydı. Bir de gençlerin pek girmediği “kahve”ler var. Ama büyük markaların sektöre girmesiyle bu durum değişti sanki. Siz pazardaki yerinizi ve geleceğinizi nasıl görüyorsunuz?

Aslında Türkiye’de de çok uzun zamandır kahveye gönül vermiş, modern demleme yöntemlerini takip eden hatta geliştiren birçok kişi bulunuyor, ancak sizin de belirttiğiniz gibi bu akım, büyük markaların sektöre girmesiyle geniş kitlelere ulaşamamıştı. Şimdi kahve severler daha iyisini arıyorlar. Ve kahve giderek günlük hayatımızda daha büyük bir yere sahip olmaya devam ediyor. Biz de kahve severlerin canları şöyle iyi bir kahve çektiği her yerde onların yanında olarak önemli bir talebi karşılayacağımızı düşünüyoruz.

Profesyonel iş hayatını geride bırakıp, böyle yeni ve farklı bir işe girişmek hayatınızı dönüştürdü mü?

Tabii artık hayatlarımız çok farklı. Özellikle İstanbul’da operasyonu yürüten Ecehan ve benim.

Sizden bahsedilirken “üçüncü dalga kahve” tabiri kullanılıyor. Bu ne anlama geliyor?

Kahve, beslenme zincirimize en son dâhil olan gıda ürünlerinden biri. İlk günden başlayıp geldiğimiz son döneme kadar da kahvenin kalitesinden başkaca neredeyse her şeye yatırım yapılmaktaydı. Üçüncü dalga kahvecilik ise kahvenin daha bir meyve iken tarlada geçirdiği süreçten, toplama aşamasına, toplanan kahve meyvesinin nasıl kurutulacağı, nasıl kavrulacağı ve tabii nasıl demleneceğine kadar baştan uca bütün süreç hakkında kafa yoran bir akım. Bunun temelinde yatan ana fikir ise bir kahveden alınabilecek en kaliteli tadı ortaya çıkarabilme ihtiyacı. İşin içine biraz girdiğinizde yukarıda bahsettiğimiz kahvenin bardaklarımıza kadar uzanan uzun yolunun her aşamasında ciddi bilimsel araştırmaların yapıldığını ve bunun cömertçe paylaşıldığını görebiliyoruz. Bu süreçler sonucunda da kahveden alınan tatların ciddi oranda gelişim gösterdiğini keyifle deneyimleyebiliyoruz.

Gelecek hayalleriniz neler?

Gelecek hayallerimiz arasında minibüs sayısını arttırmak var :)

 

KISA KISA…

Müşteriler neyi tercih ediyor bilemiyoruz ama bu işin uzmanı olarak sizin tercihiniz hangisi;

Kahve mi, çay mı? Kahve

Espresso mu, latte mi? Latte

Soğuk kahve mi, yoksa sıcak kahve mi?  Hava biraz da olsa sıcaksa soğuk kahve :) yoksa sıcak

Kruvasan mı, poğaça mı? Kruvasan

Türk kahvesi mi, latte mi? Latte

Sütlü mü sade mi? Sade

Şekerli mi, şekersiz mi? Şekersiz

Kupa mı, cam bardak mı? Kupa

Kek mi cookie mi? Cookie

 

Röportaj: Erkmen Özbıçakçı

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!