İlter Türkmen: Yol haritaları

İlter TÜRKMEN
Haberin Devamı

Başkan Clinton'ın ziyaretinde büyük bir sembolizm vardı. Bir ABD Başkanı'nın TBMM'de ayakta heyecanla uzun uzun alkışlanması, bundan 20-25 yıl önce kolay kolay hayal bile edilemezdi. Bugün, bütün belli başlı siyasi partiler Türk-ABD ortaklığının önemi, vazgeçilmezliği ve Türkiye'nin çıkarlarına uygunluğu üzerinde fikir beraberliği içindeler. Eski demode nağmelerinden bir türlü vazgeçemeyen bir iki gazete hariç, bütün medya ziyarete coşkulu bir övgü yağdırıyor. Söylemleri artık sadece gülümsemelere yol açan bazı solcu parti ve gruplar ise, belki de Yunanlı meslektaşlarından geride kalmamak için, bazı gösteriler tertiplediler, fakat bunlar son derece anlamsız ve cılız kaldı. Polis üstlerine gitmeseydi bu kadar bile fark edilmeyeceklerdi. Türkiye ABD ile ilişkilerin stratejik boyutu ile gurur duyuyor, bunun egemenlikten feragat anlamına gelebileceğini kimse ileri sürmüyor. Türkiye küreselleşen dünyada ABD ile yeni ufuklara doğru el ele yürümeye hazır.

***

İyimser ve ileriye bakan bu psikolojik ortamın yaratılmasında Başkan Clinton'ın sergilediği imrenilecek performans büyük rol oynadı. Clinton bütün konuşmalarında, medyaya açıklamalarında ve TBMM'deki nutkunda Türk kamuoyunu duygulandıran mesajlar verdi. Türkiye'deki değişik kutuplarda bulunan siyasi çevrelerin hassasiyetini gözönünde bulundurdu. Temalarını en iyi şekilde tarihi perspektif içinde oturtmasını bildi. Türkiye'ye şu veya bu şekilde baskı yapıldığı izlenimini yaratmamaya özellikle itina etti. Clinton'ın mücadeleci olduğunu biliyorduk. Büyük bir ikna ve etkileme yeteneğine sahip olduğunu gördük. Deprem bölgesinde halk ile kaynaşması ne kadar güzel bir tablo oluşturuyordu!

***

Clinton'ın Türkiye için 21'inci yüzyılda öngördüğü iddialı misyonun iki parametresi var. Birincisi, Balkanlar'dan Hazar Denizi'ne kadar uzanan ve Ortadoğu'yu kapsayan bölgede güvenlik, istikrar, enerji ve demokratik alanlarında kapsamlı bir stratejik işbirliği. ABD Başkanı, bu bağlamda Türkiye'nin bütün diğer müslüman ülkelere örnek oluşturacağını ve bu suretle Türkiye'nin İslam dünyası ile Batı arasında yaygın bir uzlaşmaya katkıda bulunacağını umuyor.

***

İkinci parametre, Türkiye'nin AB'ye üyeliği. Clinton bunu yalnız Türkiye için değil, fakat AB için gerekli görüyor, Türkiye'siz AB'nin Avrupa'nın barışı ve refahı için üstlendiği görevi yerine getiremeyeceği kanaatinde.

***

Bütün bunlar çok iyi. Fakat Clinton, Türkiye'nin hedeflerine varabilmesi için bir de yol haritası çizdi. Bu Avrupa Birliği'nin haritasına o kadar çok benziyor ki: Demokratikleşmenin derinleştirilmesi, özgürlüklerin geliştirilmesi, toplumda kimsenin ve hiçbir grubun kendini dışlanmış hissetmemesi. Hükümetin ve Meclis'in iyi çalışması, IMF'i olumlu etkileyecek bir mali disiplin, Kıbrıs sorununun bir an önce çözümü ve Türkiye ile Yunanistan arasında uzlaşma.

***

Clinton'ın Türkiye'ye ana mesajı bence şu idi: ‘‘Kendinize güvenin ve bu güvenle 21'inci asra girin.’’ Fakat New York Times'ın üzerinde durduğu şu uyarıyı da ihmal etmedi: ‘‘Türkiye birçok eski uygarlıkların kalıntıları üzerinde kurulmuştur. Bu uygarlıkların o zaman bugün bizim olduğumuz kadar iyimser olduklarını hiç unutmayalım. Onların kaderine uğramak istemiyorsak sözlerimizi ve umutlarımızı eylemle desteklemeliyiz.’’ Altın değerinde bir öğüt.

***

Bir nokta daha: Genç lider fena olmuyor. İnsan onda maziyi değil, istikbali görüyor.



Yazarın Tüm Yazıları