Her şeyin başı sağlık

ANNEMİN "kayıt düğmesi" arızalı bir süredir. Yok, o "moda" hastalık değil, yaklaşık iki yıl önce kahrolası bir pıhtı gitti, beyindeki bir kılcal damarı tıkadı sadece. Doktorun ifadesiyle "gayet önemsiz" bir damarı.

Ama işte o gün bugündür kaydetmiyor annem. Yeni hiçbir şey yok artık... İsim, olay, kişi...

Fakat bunu fark edebilmek için çok yakınında olmak lazım, beraber yaşamak, en azından bir 24 saat geçirmek. Yeni tanıştığı yahut seyrek görüştüğü biri asla anlamıyor. İnanmıyor da. Zekásıyla öyle bir idare ediyor ki durumu...

Bir kere "pıhtı"ya kadar olan bütün kayıtlar duruyor. Sonra konular hakkındaki fikirleri, tespitleri... Değer yargıları... Hepsi yerli yerinde. Tatlı dili, güler yüzü de duruyor. E, hal böyle olunca kapıdan çıkarken "Annenizin bir şeyi yok, siz kendinize bakın" diyen arkadaşlarımızın sayısı az değil.

Bizim de inanmak istediğimiz bu aslında. Ama ah!..

* * *

Aslında annemin başına gelen, hepimizin yapmak istediği, zaman zaman denediğimiz ama beceremediğimiz bir şey.

Beyaz sayfa açmak.

Evet, annem her sabah yeni bir beyaz sayfa açıyor.

Her yeni gün onun için gerçekten yeni bir gün. Bir gün öncesiyle hiçbir bağlantısı olmayan...

Ve bu ne demek biliyor musunuz... Daha heyecanlı olmak demek.

Heyecanı yok eden şey "ezber" bana sorarsanız.

Bizim, ezbere bildiğimiz için kanıksadığımız bir sürü şeyi annem yeniden yeniden fark ediyor mesela.

Sonra, artık öğrenmiyor olmak da iyi bir şey olabilir. Çocuklukta, ilk gençlikte hayata dair "gerçek" diye bellediklerimizi bir düşünün... Zaman içerisinde çoğu taban tabana zıt kalıcı gerçeklerle yer değiştirmedi mi?

Ezberimiz bozulmadı mı?

Keşke donup kalsaydı o gençlikteki kayıtlar.

Annemin hálá "insan"dan umutlu olmasının nedeni biraz da budur belki.

* * *

Bir de şu var; biz "pıhtısız"lar ne kaydediyoruz Allah aşkına?

Kim, ne öğreniyor?

Tersine, direniyoruz öğrenmemek için.

Bakın televizyonlardaki tartışma programlarına... Herkes "kapalı". Yeni bir fikre, karşı teze...

Herkes 30 yıl önce öğrendikleriyle idare ediyor.

Kimse öğrenmeye, eskisinin yerine yenisini koymaya istekli değil.

Bütün bunlar "annesine çok üzülen bir evladın kendini tesellisi" olarak adlandırılabilir elbet. Ama hiç mi gerçek payı yok?

Son olarak...

Gençlikte umursamadığınız, anlamını bile düşünmediğiniz, çok beylik bulduğunuz bir sürü söz gelip dilinize yerleşiyor bir yaştan sonra.

Mecburen.

Bugünlerde öyle sık "Her şeyin başı sağlık" diyorum ki...

MIŞ-MUŞ

Mustafa Sarıgül DSP’ye dönmüş.

Hizmet söz konusu olduğunda parti teferruattır!

Çevre Bakanlığı, Uzungöl’ün çevresine duvar örüp yol yapmış.

E, yakışanı yapmış; bakanlığın esas adı Çevrenin Canına Okuma Bakanlığı!
Yazarın Tüm Yazıları