Yağmur suları zehirli hale dönüştü! 'Bu gerçekten korkutucu'

Güncelleme Tarihi:

Yağmur suları zehirli hale dönüştü Bu gerçekten korkutucu
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 22, 2022 15:42

Yağmur genelde suyun en zararsız hali olarak bilinir. Ancak Stokholm Üniversitesi'ndeki araştırmacılar şok bir doneye ulaştı. Üzerimize ne yağıyor? Uzmanlar Hurriyet.com.tr için yorumladı

Haberin Devamı

‘Perfloroalkiller’ ve ‘polifloroalkiller’ maddelerinin kısaltması olan ‘PFAS’, 1940'lardan beri var olan insan yapımı binlerce kimyasaldan oluşan bir sınıf. Ayrıca sonsuz kimyasallar olarak biliniyorlar. Adlarının sonsuza kadar olmasının altında yatan neden ise bu kimyasalların asla parçalanıp yok olmamaları. 

PFAS'ın su geçirmez giysilerde, teflon tavalarda, fastfood kutuları ve kâğıtlarında, kek kalıplarında, leke tutmayan cephe boyalarında, böcek ilaçlarında, yanmaz yapışmaz mutfak ekipmanlarında ve yangın önleyicileri gibi pek çok üründe bulunduğu biliniyor.

Yapılan pek çok araştırmaya göre bu kimyasala maruz kalınca böbrek kanseri ve prostat kanseri olma riski artıyor. Ayrıca kolesterol seviyesini de artırıyor ve karaciğerde sorunlar yaratıp bağışıklık sistemini çökertebiliyor. 

Şimdi ise sorun daha büyük! Son yapılan bir çalışma küresel olarak yağmur ve kar içindeki PFAS miktarlarının güvenli limitleri aştığını ortaya koydu.

YAĞMURLAR ZEHİRLİ HALE DÖNÜŞTÜ

Stokholm Üniversitesi'ndeki araştırmacılar PFAS’ın hayatın her alanına direkt etkisi olduğu gerçeğinden yola çıkarak daha önce üzerinde çok fazla durulmayan bir duruma odaklandı: Yağmur ve kar sularındaki PFAS değerleri!

Bu doğrultuda bilim insanları seçilen dört PFAS maddesinin küresel olarak yağmur suyu, toprak ve yüzey sularındaki miktarlarını hem birbirleriyle hem de önerilen kılavuz seviyeleriyle karşılaştırdı.

Çalışmanın sonucuna göre de küresel olarak yağmur suyundaki PFAS seviyelerinin, Amerika Birleşik Devletleri Çevre Koruma Ajansı’nın belirlediği güvenli seviyelerini büyük ölçüde aştığı sonucuna varıldı. Çalışmanın baş yazarı olan Ian Cousins “Şu anda gezegenin hiçbir yerinde yaşayamayacağımız konuma doğru gidiyoruz. Özellikle yağmur sularında böyle değerlere rastlamak korkutucu. Her ne kadar sanayileşmiş dünyada yağmur suyu içmek için tüketilmese de dünyanın birçok yerinde insanlar bu suyun güvenli olmasını bekliyor ve içme suyu kaynağı olarak da kullanıyor” dedi.

Haberin Devamı

‘İÇME SUYU KAYNAKLARI İÇİN YAĞMUR DA ÖNEMLİ BİR KAYNAK’

Konuyla ilgili görüşlerine başvurduğum Çukurova Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi’nde plastik kirliliği ve bu tarz kimyasallar üzerine çalışmalar yapan Doç. Dr. Sedat Gündoğdu, “Son araştırmanın ortaya koyduğu veriler çok değerli. Çalışmayı yürüten bilim insanları, atmosferdeki kimyasal kirlilik için var olan gezegensel sınırı aştığı yorumunu yapıyor. Zaten bu sebeple de çalışmalarının ismine gezegensel limitin aşıldığı tespitini koymuşlar. Bu gerçekten korkutucu” ifadelerini kullandı ve şöyle devam etti:

Haberin Devamı

-- Burada şunu belirtmekte fayda var; Yapılan çalışmalarda yağmur suyunun içilmesi açısından risk teşkil ettiği belirtiliyor. Ancak şunu da gözden kaçırmamak lazım ki o da bu suların kullanım suyu olması ve içme suyu kaynaklarına da karıştığı... Yani doğrudan içmesek de birçok ülkede doğrudan tüketiliyor. Çünkü içme suyu kaynaklarının beslenmesinde yağmur önemli bir kaynak. Kar da aynı şekilde önemli…

-- Dolayısıyla bu kimyasallar atmosferde asılı halde ya da bir şekilde su döngüsüne katılıyor ve buharlaşma yoluyla tekrar atmosfere yükseliyor. Yani bu kimyasallar su döngüsüne katılmış durumda. Şöyle düşünün yağmurdan korunmak için giydiğiniz su tutmaz ve su geçirmez montunuza bu özelliği veren kimyasal yağmurla birlikte üstünüze tekrar yağıyor. Yağmur suyunda bu denli yüksek olması da bu kimyasalların sürekli olarak yeryüzünde kalmaları ve birimsel olarak artıyor oluşu. Bir yerden sonra bu musluğun kesilmesi lazım ama endüstri bunu üretip kullanmaya devam ediyor.

Haberin Devamı

Araştırmacılar, 2007 ve 2009 yılları arasında ölü bulunan 50 su samurunun bünyesinde PFAS tespit etti. Hayvanların yüzde 80'inin karaciğerinde en az 12 farklı kimyasal türü vardı. Başka bir çalışmada da 2014-2019 yılları arasında ölen hayvanların tümünde iki tür PFAS içerdiğini buldu.

Yağmur suları zehirli hale dönüştü! Bu gerçekten korkutucu

Araştırmacılar, 2007 ve 2009 yılları arasında ölü bulunan 50 su samurunun bünyesinde PFAS tespit etti. Hayvanların yüzde 80'inin karaciğerinde en az 12 farklı kimyasal türü vardı. Başka bir çalışmada da 2014-2019 yılları arasında ölen hayvanların tümünde iki tür PFAS içerdiğini buldu.

TARIM ÜRÜNLERİ TEHDİT ALTINDA

Tarım alanları doğal olarak yağmur sularından da besleniyor. Bu noktada da akla şu soru geliyor; ‘Yağmurdaki bu değişim soframıza gelen ürünlerde de sorunlara neden olur mu?’

Doç. Dr. Sedat Gündoğdu, “Yağmurla PFAS'ın yeryüzüne inmesi artık bir sonuç ve engellenmesi de ne yazık ki imkansız. Tarım alanlarının yağmur suyuyla beslendiği gerçeğini de göz önüne alırsak doğal olarak ürünlerin de zararlı bir şeye dönüşme ihtimali çok yüksek. Bu saatten sonra sorunun daha da büyümesini önlemekten başka bir çare yok” dedi.

Yağmur suları zehirli hale dönüştü Bu gerçekten korkutucu

‘TEHLİKE ÇANLARI DA DAHA ŞİDDETLİ ÇALMAYA BAŞLADI’

Daha önce yapılan çalışmalar, Antarktika ve Tibet‘in kentsel, kırsal ve uzak bölgelerindeki yağışların Çevre Koruma Ajansı‘nın perflorooktanoik asit (PFOA) için belirlediği güvenli limitleri aştığı biliniyordu. Şimdi ise sorunun daha da küresel olduğu vurgulanıyor. Peki PFAS doğrudan öldüren bir kimyasal mı?

Haberin Devamı

Doç. Dr. Sedat Gündoğdu bu soruma “PFAS doğrudan öldürmez ama süründürür” cevabını verdi ve şu bilgileri paylaştı:

“Son çalışmada yağmur sularındaki PFAS sınırın çok fazla aşılmasından kasıt artık sadece belirli bölgelerde sınırın biraz üstünde değil hemen hemen her yerde ve sınırın çok üzerinde bir seviyede bulunması. Artık tehlike çanları daha şiddetli çalmaya başladı. Daha önce Antarktika ve Tibet’teki yağışlara dikkat çekilmesi de insan faaliyetlerinin çok sınırlı olduğu yerde bile ne kadar tehlikeli olduğuna vurgu yapmak içindi. Yani insan yok ama insan kaynaklı kirleticiler oralarda bile çok yüksek seviyelerde… Küresel olarak kanser vb hastalıkların sayısında da ciddi bir artış olduğunu düşünürsek işte bu tür kimyasallar bunların altında yatan nedenler olabilir.”

Haberin Devamı

‘ARTIK GÜVENLİ SINIR DİYE BİR ŞEY KALMADI’

PFAS’a dair Avrupa'da da Türkiye'de de çok sayıda çalışma olduğunun bilgisini paylaşan Doç. Dr. Gündoğdu, 2018’deki çalışmayı hatırlatarak şu bilgilerin altını çizdi:

-- 2018’de balık, et, sakatat, yumurta, kraker, cips, kek, çikolata, sebze, süt ve meyve suyu gibi çeşitli ürünler üzerinde yapılan bir çalışmada iki PFAS türünün (perflorooktanoik asit (PFOA) ve perflorooktansülfonat (PFOS)) seviyeleri risk teşkil edecek seviyede bulundu. Hatta yazarlar makalelerinin sonunda balık tüketmenin risk teşkil ettiğini belirtti.

-- Bir başka çalışmada da içme suları incelendi. Hem şişe sular hem musluk suları. Ancak o çalışmada güvenli sınırların altında bulundu diye bir değerlendirme yapıldı. Oysa ki güvenli sınır diye bir şeyin olmadığını artık biliyoruz.

-- Çünkü eskiden sağlık otoriteleri PFAS için litrede 70 nanogram (70 ppt) gibi bir güvenli seviye belirlemişti. Yani bir şeyi incelediğinizde içindeki herhangi bir PFAS türü için 70 ppt üst sınırı vardı. Dolayısıyla yapılan çalışmalarda bulunan değerler bu miktarın altında çıkınca güvenli sınırın altında diye değerlendiriliyordu. Ancak 2016 yılında bu değiştirildi ve güvenli sınır olarak ‘sıfır’ belirlendi. Yani yokluk. Sonuç olarak Avrupa’da ve ülkemizde yapılan çalışmaların sonuçlarının hepsinin yeniden ele alınmasına ihtiyaç var.

Bazı üreticiler PFAS kullandıklarının farkında bile değilken bazıları için alternatif bulmak daha kolay olabiliyor. Örneğin tekstil sektöründeki bazı şirketler PFAS içeren malzemeleri, plastik lifli giysiler gibi insan sağlığı için görece daha iyi ama yine de gezegen için zararlı olan başka malzemelerle değiştiriyor.

Yağmur suları zehirli hale dönüştü! Bu gerçekten korkutucu

Bazı üreticiler PFAS kullandıklarının farkında bile değilken bazıları için alternatif bulmak daha kolay olabiliyor. Örneğin tekstil sektöründeki bazı şirketler PFAS içeren malzemeleri, plastik lifli giysiler gibi insan sağlığı için görece daha iyi ama yine de gezegen için zararlı olan başka malzemelerle değiştiriyor.

Doç. Dr. Gündoğdu şöyle konuştu:

-- Örneğin PFAS ile ilgili endişe uyandırıcı bir gerçek açıklanınca arkasından hemen endüstri ile ilişkili ve bağlantılı insanlar PFAS kirliliğine çözüm olacak ‘x’ bulundu gibi manipülatif ve gerçeği yansıtmayan haberleri yayabiliyorlar. Bunu biz geri dönüşüm ve benzeri şeylerde de görüyorduk. 

-- Sonuçta bu bir savaş; Sağlıklı bir çevre mi yoksa ekonomiye kurban edilmiş ekoloji mi savaşı. Düşünün ki tarımsal üretim artık pestisitlere bağımlı hale getirilmiş vaziyette. Dolayısıyla siz bu kimyasalları üreten şirketlerin ürettiği tohumları kullanmak zorunda bırakılıyorsunuz.

Yağmur suları zehirli hale dönüştü Bu gerçekten korkutucu


NE YAPMAK GEREKİYOR?

Ortada çok güçlü bir endüstri olsa da genel olarak PFAS sorunu ile mücadele etmek için neler yapmak gerekiyor? Sorusunun cevabı da çok önemli…

“Gördüğümüz kadarıyla dünyada buna dair bir farkındalık ortaya çıkmış durumda ama adım atma konusunda güvenli limitlerin belirlenmesi dışında bir adım yok” diyen Doç. Dr. Sedat Gündoğdu, “Artık PFAS üretiminin ve kullanımının sıkı bir şekilde kontrol altına alınması lazım” dedi ve ekledi:

“Mutfak ekipmanlarında, ev ya da diğer tekstil ürünlerinde de kullanımının kati suretle yasaklanması lazım. Hangi ürünlerde kullanıldığının açıkça belirtilmesine dair bir etiket düzenlemesi şart.”

Bireysel olarak PFAS’a karşı alınacak önlem için yanmaz yapışmaz ya da leke tutmaz gibi özellikler konusunda daha dikkatli ve seçici olmaktan başka bir çare yok gibi. Bu kimyasallar yüksek ısı, çizilme kırılma ya da deforme olma gibi durumlarda daha fazla sızar. Bunlara dikkat edip ona göre davranmakta fayda var.

Doç. Dr. Sedat Gündoğdu
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!