Gelişen piyasalar parlamaya devam ediyor

GELİŞMEKTE olan piyasalara (emerging markets) mali sermaye akımı devam ediyor. Geçen yıl 250 milyar doların üzerinde tahmin edilen bu ülkelere giden fon akımının bu yıl da artarak devam edeceği tahmin ediliyor.

Amerika’da faizlerin artmaya başlamasıyla gelişmekte olan piyasalara giden fonlarda bir azalma olacağı tahmin ediliyordu. En azından böyle bir risk söz konusuydu. Ama, risk şimdilik gerçekleşecekmiş gibi görünmüyor.

O dönemden bu yana, Amerika beş kez faizleri artırdı. Gelişmekte olan piyasalara giden fonlar da arttı. Bu ülkelerin bonolarının fiyatları yükseldi, getirileri azaldı.

BALON MU?

Gelişmekte olan piyasalarda devlet bonolarının getirilerine bakarak hesaplanan J.P. Morgan endeksine
göre, Amerikan bonosuyla gelişmekte olan ülkelerin çıkardığı bonolar arasındaki faiz farkı (spread) ortalama yüzde 3.5’e düştü. Söz konusu fark Rusya Krizi döneminde yüzde 14’e yaklaşmıştı.

Gelişmekte olan piyasalar içinde Arjantin, Venezüella, Uruguay gibi ülkeler sorun olmaya devam ediyor. Örneğin, Arjantin’in alacaklılarla yaptığı borçlarının bir bölümünü yapılandıran anlaşmaya göre geçmişte (5-7 yıl önce) 100 dolara Arjantin bonosu alanların bugün 34 doları olacak. Yani, uluslararası yatırımcılar Arjantin’den ciddi bir dayak yediler, daha da yiyecekler gibi görünüyor.

Piyasalar Arjantin olayını diğer gelişmekte olan piyasalardan ayırıyorlar. Dolayısıyla, Arjantin’in borçlarını ödememekte ısrar etmesi bizim gibi ülkelere giden fonlarda bir kesinti yaratmıyor. Belli ki, Amerika’daki faizlerin artması uluslararası yatırımcılar için hala yeterli bulunmuyor.

Böyle bir ortamda, gelişmekte olan ülkeler ekonomik büyümede rekorlar kırıyorlar. Döviz rezervleri katlanarak artıyor. Birçok gelişmekte olan ülke cari işlemler fazlası verdiği halde, özel sektör borçlanmaları yoluyla göreli olarak ucuz borçlanmaya devam ediyorlar. Bu arada, işlerin iyi gitmesi gelişmekte olan ülkelerin yapması gereken reformları da geciktiriyor. Bir anlamda, bu ülkeler şımarıyor. Rusya, Hindistan, Pakistan, Macaristan ve hatta Türkiye buna en iyi örnekler.

İşlerin bu kadar iyi gitmesinden de doğal olarak şüphelenmek gerekiyor. Yaşananlar ve gözlenenler, ‘acaba bu bir balon mu?’ sorusunu da doğal olarak akıllara getiriyor. Balonsa, bu balon patlar mı yoksa söner mi? Sönmesi çok ürkütmese de, patlarsa, ne zaman patlar?

Hiç kimse balonun patlamasını beklemiyor. Piyasaların en büyük güvencesi de, Amerika’da FED (Merkez Bankası) Başkanı Greenspan’in kendisi. Bu piyasalarda Greenspan’in konuyu ustalıkla yöneteceği beklentisinden kaynaklanan bir iyimserlik söz konusu.

TÜRKİYE DE RAHAT

Gelişmekte olan ülkelere giden fon akımlarından yararlanan önemli ülkelerden biri de Türkiye
. Alışılmamış boyuttaki bir cari işlemler açığını Türkiye geçen yıl çok rahat bir biçimde finanse edebildi. Büyük bir olasılıkla, içinde yaşanan şartlarda, bu yıl da benzer boyuttaki bir cari işlemler açığını finanse etmek zor olmayacaktır.

Kabul edilmelidir ki, son üç yıllık yüksek ekonomik büyüme performansının arkasında, diğer şartların yanında, Türkiye’nin uluslararası piyasalardan rahatlıkla borçlanabilmesi gerçeği de vardır. Bu gerçek bizleri bir ölçüde tembelliğe itmektedir.

Bu olgunun bilincinde olarak uluslararası piyasaları çok iyi takip etmek zorundayız. Çünkü, gelişmekte olan piyasalara giden fon akımı düzeyi bir balon olup patlamaya kalkarsa, bizde de ciddi patlamalar yaşanabilecektir.
Yazarın Tüm Yazıları