Eylemsizliğin sonu kara bulutlar

HER eylemsizlik arkasından, sınır ötesi operasyon geliyor.

Haberin Devamı

Her operasyon arkasından çok sayıda ölüm geliyor, her ölüm bizleri barıştan biraz daha uzaklaştırıyor. Her eylemsizlikte barışa yaklaşıyoruz derken, barış çok uzağımızda kalıyor.
Ağustos 1989’da PKK geri çekilme kararı alıyor. Türkiye o kararın ertesinde sınır ötesi operasyonuna yöneliyor. PKK ciddi kayıplar veriyor.
Buna karşılık, Nisan 1993’te yine bir eylemsizlik kararının ardından, PKK 33 askerimizi şehit ediyor.
Ekim 2004 ile Ekim 2006 eylemsizlik kararını izleyen çatışmalarda, çok sayıda insan hayatını kaybediyor.
Kasım 2007 eylemsizlik kararını PKK’nın Dağlıca saldırısı izliyor. O saldırı sonrasında Türkiye sınır ötesi operasyona başvuruyor. Sadece sınır ötesi değil, kendi topraklarımızda da çatışmalar birbirini izliyor.
Nisan 2009’da eylemsizlik sürerken, bu kez aniden KCK operasyonları başlıyor. O zamanki DTP’nin belediye başkanları, il ve ilçe başkanları gözaltına alınıyor.
ERDOĞAN YOK
İki aya yaklaşıyor, eylemsizlik sürüyor.
Demek ki tam zamanı, Meclis sınır ötesi operasyon süresini uzatıyor. Günün birinde nasıl olsa lazım olur güdüsüyle.
Eylemsizlik-çatışma-sınır ötesi operasyon-çatışma-gözaltı-eylemsizlik döngüsünde yuvarlanıp gidiyoruz. Güneydoğuda hayat kendini tekrar ediyor.
İmralı dahil, içeride ve komşu ülkelerle terörü sona erdirmek üzere yoğun görüşmeler var. Sanki bu kez daha ciddi, daha umut verici bir durum gibi.
Tam bunu derken, önceki gün Meclis’te bu konuyla ilgili gizli oturum yapılıyor. Ne konuşulduğunu on yıl sonra öğreneceğiz, ama en azından şunu biliyoruz.
Başbakan Erdoğan gizli oturuma katılmıyor, Pakistan’a gitmeyi tercih ediyor. Bu da, gizli oturumun pek de gizli olmasını gerektirecek önemde olmadığını gösteriyor.
AKP Kürt Sorununu çözmek için, sanatçılar dahil, pek çok kişi ve sivil toplum kuruluşuna danışıyor, ama gizli oturumla hepimizden bir şeyleri kaçırma telaşında.
Hani, Kürt Sorunu toplumsal uzlaşma ile çözülürdü, gizli oturumda toplum nerede?
Sınır ötesi operasyon izni ile KCK tutuklamaları kara bulutların habercisi gibi.

Maçta utandık, nerede utanmadık

Haberin Devamı

AZERBAYCAN’a 1-0 yenilince, dün gazetelerde bol bol “utandık” manşetleri yer aldı.
Maç haberlerinin yanı sıra, iç sayfalarda kalmış bir başka haber, sıradan başlıklarla veriliyor.
Dünya Ekonomik Forumu raporuna göre, “Türkiye kadın-erkek eşitliğinde 134 ülke içinde 126. sırada yer alıyor”. Kadın-erkek eşitliği, meşitliği yok. Tam utanılacak durum. Sosyal devletin yerlerde sürünmesinin aynası.
Türkiye türbanda birinci, kadın-erkek eşitliğinde 126. Biz toplumda kadının yerini tartışmıyoruz, biz türban kavgası yapıyoruz. O zaman da, 134 ülke arasında 126. olarak utanç verici sıraya düşüyoruz.

Yusuf Ziya ters köşede

YÖK Başkanı Yusuf Ziya kendi çapında bir manevra ile Anayasa Mahkemesi, Danıştay ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin türbana yasak getiren kararlarının arkasından dolaşıyor.
Üniversitelerde türban fiilen serbest hale geliyor. “Türbana engel olan varsa, bize bildirsin, gereğini yaparız” gibi, üniversite yönetimlerine tehdit savurmayı da unutmuyor.
Son numarası evlere şenlik. “Türbansız öğrenciler de teminatımız altında” diye buyuruyor hazret. Yusuf Ziya kimi aldatıyor? O öğrenciler Anayasanın teminatı altında, sana ihtiyaçları yok.
Türban fiilen serbest hale gelince, YÖK Başkanı sözüm ona türbanlı ile türbansız öğrencileri dengeliyor.
Dengeleme ötesinde, bu söz büyük gaf. Sanki türbanlı olmak kural, türbansız olmak istisna ve Yusuf Ziya da türbansızların hakkını koruyor vaziyetinde.
Bu tür demagojilere son vermek üzere, türbanın Mecliste ele alınması artık kaçınılmaz.

Üç kilo et parasına kıyamet kopuyor

KENDİ yandaşları birkaç gün önceden davul çalmaya başlıyor.
“Başbakan Erdoğan emeklilere yapılacak zammı açıklayacak” naralarından geçilmiyor. Şu kadar mı olacak, bu kadar mı, diye çark dönmeye başlıyor. Sanırsınız ki, emekli aylıklarına müthiş bir artış geliyor.
Erdoğan önceki gün emeklilere 2011’de yapılacak zammı açıklıyor, 80 ile 91 lira arasında artış.
Geçenlerde Erdoğan kasaba gidiyor. Et alacak, fiyatını soruyor, 32 lira olduğunu öğrenince, almaktan vazgeçiyor.
Şimdi emeklilere 80 ile 91 lira arasındaki artış, üç kilo eti bile karşılamaktan uzak.
Dün yandaş medyaya bakıyorum, davul çalmaya hâlâ devam ediyor. Üstelik, bazılarında artış oranı çarpıtılarak yer alıyor.
Demek yandaşlık böyle bir şey.

Yazarın Tüm Yazıları