Dile kolay, 75 yıl

Emin ÇÖLAŞAN
Haberin Devamı

Tam 75 yıl önce bugün, saat 20.30'da Türkiye'nin dört bir yanında 101 pare top atılıyor ve az önce ilan edilen cumhuriyet kutlanıyordu.

Bu olay aslında, geleceğin müjdesini veren ilk işaretti.

Devrimler yapılacak, Türkiye karanlıktan, bağnazlıktan, yobazların sultasından kurtarılacaktı.

En büyük atılımlar yapılacaktı.

Bir iktidar değişikliği olduğunda, yeni gelenlerin genelde dillerinden düşürmediği bir söz vardır:

‘‘Enkaz devraldık.’’

Bu söz, kendilerinden önceki iktidarı suçlamak ve kendi işlerinin ne kadar zor olacağını anlatmak için söylenir.

Ama 29 Ekim 1923 tarihinde ortada kesin bir gerçek vardı.

Cumhuriyet yönetimi, her yönden enkaz devralmıştı.

Ortada ülke diye bir şey yoktu. Sadece toprak ve üzerinde yaşayan bilinçsiz, ezik, horlanmış, aile bireyleri savaşlarda can vermiş fakir fukara insanlar vardı.

Daha 11 yıl önce Balkan Savaşı'ndan 5 yıl önce Birinci Dünya Savaşı'ndan yenik çıkmıştık. Üstelik 4 yıl önce Yunan orduları İzmir'e çıkmış ve Polatlı'ya kadar ilerlemişti.

Millet yorgun ve bezgin. Anadolu sefil. İnsanlar aç, hasta, yorgun. Sanayi yok, fabrika yok, yol yok, üretim yok. Hiçbir şey yok.

Ortada gerçek bir yokluk var.

Dahası, insanımız da yok. İmparatorluğun en seçkin kadrolarını savaşlarda şehit vermişiz. Sadece Çanakkale'de, bir bölümü yedeksubay olan 250 bin şehit bırakmışız. Ülkede doktor kalmamış, mühendis, veteriner kalmamış.

***

İşte bu ortamda ortaya bir kahraman çıkıyor ve bir milleti yoktan var etme savaşına girişiyor. Yanında ve emrinde görev alan asker ve sivil kahramanlarla, dünyanın en zor işini başarıyor.

İlk kez bir millet, ulusal kurtuluş savaşını kazanıyor.

Yüzyıllar boyu padişahın kulu ve peygamber ümmeti olarak yaşamış kitleler, artık cumhuriyetin vatandaşı oluyor.

Dikkat ediniz, bütün bunlar yapılırken kitlelerde millet bilinci yoktur. Türklük kavramı yoktur.

Cumhuriyet yönetimi bu açıdan da işe sıfırdan başlıyor. Bu kavramları insanların kafasına sokmak için uğraş veriyor. Atatürk ‘‘Ne mutlu Türk'üm diyene’’ gibi bazı sözlerini boşuna söylemiyor.

Sonra devrimler geliyor. Harf devrimi, kılık kıyafet devrimi, kadın hakları, hukuk devrimi...

Türkiye 1920'li yılların ortalarından başlayarak silkelenmeye ve yeni yüzünü göstermeye başlıyor. Genç kuşaklar bilmezler. Atatürk'ün ölümüne kadar dünyanın en saygın ülkelerinden biriyiz.

Güçlü değiliz ama saygınız.

***

O yılların devlet adamlarına bakın!

Almanya'nın başına Hitler geçmiş. Eli kanlı bir diktatör.

İtalya'nın başında Mussolini var. Hem soytarı, hem diktatör.

Rusya'yı ise Stalin isimli bir diktatör yönetiyor.

Aradan yıllar geçmiş, şimdi üçü de lanetle anılıyor. Hele ilk ikisi, milyonlarca insanın ölümüne neden olmuş katiller.

Aralarında sadece Mustafa Kemal Atatürk var ki, Türkiye'yi seven ya da sevmeyen herkesin gözünde bugün ‘‘saygın devlet adamı’’ olarak anılıyor.

Zaten dünya çapında yetiştirdiğimiz ilk ve tek devlet adamı.

***

Bizim yobaz güruhu işte bu insana yıllar boyu sövdü durdu. Benim aklımın almadığı olay budur. Bu utanmazlarda ne kin varmış ki, bunu yapabildiler.

Çünkü Atatürk, müminleri iliklerine kadar sömüren bu üçkâğıtçıların ne mal olduğunu çok iyi görmüştü.

‘‘Gerçek Müslüman’’ ile yobazı birbirlerinden çok iyi ayırabilen bir devlet adamıydı.

Gerçek Müslüman din adamlarımız bütün İstiklal Harbi boyunca ona destek verip vatanı yüceltirken, yobaz takımı onun öldürülmesi için fetvalar yayınlıyor, üzerine Anzavur orduları gönderiyor ve yurdun çeşitli yerlerinde iç isyanlar çıkarıyordu.

Ordularımız cephelerde Yunan ordusuyla savaşırken, Konya, Düzce, Yozgat, Gerede gibi yörelerde ayaklananlar, Türk askerini arkadan vurup Yunan ordusuna hizmet veren, işte bu yobaz takımı idi!

Bunları yargılayıp hak ettikleri cezayı veren de, İstiklal Mahkemeleri idi. O yüzden bu mahkemelere günümüzde de küfür ve hakaret yağdırırlar.

Cumhuriyet kuruldu, bu kez de Doğu'da Kürt isyanları başlatıldı. Hepsinin üstesinden gelindi.

Bizi rahat bırakmayacakları daha o zamandan belliydi!

Yakın tarihimiz ilginçtir, renklidir.

***

Bugün tam 75 yıl oldu. Türk milletine hayırlı olsun. Daha nice 75. yılları kutlayacağız.

Bu güç yolda vatan uğruna can veren şehitlerimize, Mustafa Kemal Atatürk'e, onun yanında yer alan asker ve sivil kahramanlara Allah rahmet eylesin. Nur içinde yatsınlar.

***

Emin Çölaşan'ın notu: Dünkü yazımda Onuncu Yıl Marşı'nı kimin bestelediğini bilmediğimi belirtmiştim. Cemal Reşit Rey olduğunu dün öğrendim. Cahilliğim için özür diliyor, Rey'i de burada saygı ve rahmetle anmayı bir görev biliyorum.



Yazarın Tüm Yazıları