Bizi istemeyen namert, ortaya çıksın

Ege CANSEN
Haberin Devamı

Başta Alman olmak üzere, İngiliz, Fransız, İtalyan ve İspanyol başbakanları, Türkiye'yi mutlaka Avrupa Birliği'ne almak istiyor. Bir tek Yunanistan açıkça bunu istemediğini beyan ediyor. Hoş, iş Yunanistan'a kalsa bizi Orta Asya'ya geri yollayacak; ama bu çözüm pek pratik değil. Derken bir oylama yapılıyor; Türkiye Avrupa Birliği'ne giremez sonucu çıkıyor. Hayda, başlıyor ‘‘Bizi yanlış anladınız’’ muhabbeti. Her bir ülke başbakanı, ‘‘Aslında sizi biz istiyoruz, ama diğerleri istemiyor’’ diyor. Bir türlü bizi aralarına almak istemeyen namertler (?), Yunanistan hariç, açıkça ortaya çıkmıyor. Vallahi ben, bizi aralarına almaya uygun bulmadıklarına hiç kızmıyorum. Nihayet bu onlara kalmış bir karar. Ama şu ‘‘Yanlış anladınız, aslında almak istiyoruz’’ gönül alması yok mu ya, işte ona dayanamıyorum.

***

Tekrar başa dönelim. Geçen hafta önemli bir olay oldu. Neydi bu olay? Avrupa Birliği yetkili kurulu, Türkiye'yi Avrupa Birliği'ne almayacaklarını ‘‘bir defa daha’’ açıkladı. Olay önemlidir; ama bundan ibarettir. Şimdi ustamız Drucker'in tavsiyesine uyarak, problemi çözmeye girişmeden ‘‘var olanları, gerçekten oldukları gibi görmeye’’ çalışalım.

1. Türkiye'de egemen nüfusun önemli bir bölümü, yani ‘‘laikler’’, Müslüman kimliğinden vazgeçmeden ‘‘Batılılaşmayı’’ hayat felsefesi olarak benimsemiştir. Bu kesim, ‘‘Avrupai’’ bir yaşam tarzını tercih etmektedir. Dolayısıyla, Avrupa ile bütünleşmek onlar için bir ülküdür. Nüfusun azımsanamayacak bir bölümünü teşkil eden, ‘‘gelenekçi (tabiri caizse ortodoks) Müslümanlar’’ ise, kendilerini daha rahat hissettikleri için, Arapvari bir yaşam tarzını tercih etmektedir. Onların dahi önemli bir kısmı, Batı medeniyetinin sunduğu maddi ve manevi imkânlardan yararlanmakta hiçbir beyis görmemektedir. Onlar için, Avrupa ile birleşmek bir ülkü değildir; ama Avrupa ile işbirliği yapmak iyidir.

2. Türkiye, Gümrük Birliği üyesidir.

3. Türkiye, NATO üyesidir.

4. Türkiye, iktisadi, sosyal, kültürel ve sportif birçok Avrupa teşkilatında üyedir. Hatta Eurovision şarkı yarışmasına katılmaktadır.

5. Avrupa Birliği, ülkelerüstü bir kuruluştur. Üye ülkeler teker teker veya ‘‘birlik’’ içinde hareket ederek, ‘‘birlik’’ üyesi olmayan ülkelerle her tür ilişkiye girmektedir. Türkiye'nin de bu ülkelerle sıkı teması vardır; olmaya da devam edecektir.

Bütün bunlar, Türkiye ‘‘Avrupa Birliği’’ üyesi olmadan olan şeylerdir. Biz aksini istemedikçe aynen devam edecektir. Türk toplumunun siyasi tercihi değişmediğine göre, ortada ‘‘düne göre değişen bir şey’’ yoktur. Sadece bir hayal kırıklığı vardır. Bu sendromu da çok kısa sürede aşmak mecburiyetindeyiz. Hiçbir duygusallığa kapılmadan, ‘‘hakkımızı yediler abi’’ muhabbetine gark olmadan işimize bakalım. Önümüze çıkan fırsatları ‘‘Batılılaşma stratejisi’’ içinde değerlendirelim. Rusya ilişkileri de buna dahildir.

SON SÖZ: Zorla üyelik olmaz.

Yazarın Tüm Yazıları